GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Murat Baran Uygun
YAZARLAR
10 Ekim 2024 Perşembe

Türkiye'de 'Vigilantizm' tehlikesi var mı?

Her gün gazete ve televizyonlardan aldığımız haberlere kuş bakışı baktığımızda ülkede yönetimsizliğin genel hal aldığını söyleyebiliriz.

Uzun bir süredir devlette yerleşen kayırmacılık, liyakatsizlik, boş vermişlik, iş yapmak yerine üst düzey siyasilere yaranma çabası temel sebepler olarak karşımızda duruyor. Bakalım gündelik olarak aldığımız, adeta artık vaka-i adiyeden sayılan olaylara;

Kadın cinayetleri, çocuk istismarları, sokak ortasında çatışmalar, bitmeyen milli eğitim skandalları, son olarak restaurantlarda yiyeceklerin içinden olmadık(yasaklı) ürünlerin çıkması.

Hele bir konu daha var ki yalnız bizim ülkemizde oluyordur dedirten cinsten. Adaletteki kayırma ve hukuksuzluklar ayrı, suç işleyen bir zanlının önce serbest bırakılıp, daha sonra “gelen tepkiler üzerine” gözaltına alınıp tutuklanması. Bu başlı başına bir garabet değil midir? İşlenen suç tutuklanmayı gerektiriyorsa neden serbest bırakıyorsun? Madem gerek yoktu tutuklamaya, sonra tepki geldi diye neden içeri alıyorsun? Büyük bir gayri ciddilik. Tepki olmadı diye salınan kaç kişi var acaba? Hukuk devleti olduğunu iddia edipte, adalet mekanizması böyle tepkiye göre işleyen başka bir ülke var mıdır bilemiyorum. Elbette bütün bunlar ülkedeki liyakatsizliğin, denetimsizliğin ve boş vermişliğin bir sonucu. Devlet sistemi her yeri ile dökülmüş bir görüntü veriyor. Ama en önemlisi adalette çökme. Bunun yansımaları çok daha tehlikeli sonuçlar doğurabilir.

***

Vigilantizm nedir? Bir ülkedeki insanların, yaşanan olaylar karşısında devletin müdahalede yetersiz kaldığına ya da devletin tehlike veya adalet anlayışının hatalı olduğuna inandığında, yasal bir görevi olmadığı halde, adaleti sağlamak ve tehlike olarak gördüğü durumlara müdahale etme hakkını kendinde görmesi olarak özetleyebiliriz. Yani tam bir hukuksuzluk ve düzensizlik hali. Ülkede herkesin yanında şu yada bu nedenle tabanca, bıçak, biber gazı vs taşımaya başlamasının, işlenen suçlarda suçlulara linç girişimlerinin yaşanmasının, toplumun hiç beklenmeyen kesimlerinin yaşadığı adaletsizliği duyurmak adına (yol kapatma, çalışmayı engelleme gibi) düzeni bozan eylemleri son çare olarak görmesinin sebebi, çözüm yaratamayan hükümete karşı, kendini koruma ve adaletini sağlama içgüdüsü olabilir mi? Bence konuşulmaya değer. Şimdilik vigilantilist hareketlenmeler görülmüyor, olaylar münferit. Ancak uzun süreli bu tür travmaların nelere yol açacağını kestirmek de zor değil. Üzerine düşünülmesi ve önlem alınması gereken bir durum olarak görüyorum.

***

Bunu AKP yapabilir mi? Yani sorunun kaynağı, çözümü de yaratabilir mi? Sanmıyorum. Zira hükümet ve yandaşları ülkedeki durumu tarafsız gözle görmekten ne yazık ki uzak. Yani onlara göre her konu çok abartılıyor. Olağan, küçük bir türbülanstan geçiyoruz. Meselenin bu kadar basit olup olmadığını ileride yaşananlardan görüp öğreneceğiz..