GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Murat Baran Uygun
YAZARLAR
24 Temmuz 2024 Çarşamba

Tüzük kurultayında ne yapmalı!

Bundan önceki üç yazımı 2016 yılında hazırladığımı ve parti içinde düzeltilmesini gerekli gördüğüm noktaları içerdiğini söylemiştim. Geçen üç yazıda özetle şunu ifadede etmek istedim; 

CHP mutlak suretle kendi içinde bir yeniden yapılanmaya girmeli. “İşte mükemmel bir fikir!” ya da “İşte sorunlarınızın bütün çözümünü buldum” demiyorum. Sadece sorunun doğru şekilde ortaya konması için çaba sarfediyorum.

Odaklanılması gereken gereken doğru yer kongre süreçleridir. Hatta kurultaydaki adaletsiz gibi duran ‘illerin kurultay delege sayıları’ konusu bile gözden geçirilebilir. Temel mesele parti içinde adil bir mekanizmayı oluşturmaktır. Çünkü partililer arasındaki zayıflayan, hatta her kongrede yok olan bağları, aksine kuvvetlendirerek hedefe giden yolda önce büyük bir birlik sağlanmalıdır.  

Bu önerilerimde en çok eleştiri aldığım konu kura ile delegelerin seçilmesi oldu. Ancak Montesquieu kitabında demokrasiden bahsederken kura ile seçim için şöyle bir ifadede bulunur: 

“Kura ile seçim demokrasi mahiyetinden doğar, oy ile seçim de aristokrasinin mahiyeti icabıdır. Kur’a kimseye zarar vermeyen bir seçim tarzıdır; her vatandaşa, vatanına hizmet etmek gibi akla yatkın bir umut verir.” Yani kriterleri amacına göre doğru belirlendiğinde kura aslında en demokratik seçim biçimidir.  

Sağ partilerde genellikle böyle sistemler işletilmiyor. Tek merkezden verilen kararlarla yönetildikleri için CHP içinde sıkça şahit olunan çatışmalı görüntüler verilmiyor. Ancak zannetmeyin ki oralarda da güç savaşları olmuyor. Bence demokratik yollarla bir yere gelinemeyen siyasi kurumlarda, demokrasi ve hukuk dışı yöntemler kaçınılmazdır. Dolayısı ile daha feci şeyler yaşanmasına rağmen ‘aile arasında’ bırakıldığı için kimsenin ruhu duymuyor. Ancak bu antidemokratik yöntemler CHP özüne hem uygun değil hem de üyelerinin içselleştirebileceği bir yol olmadığına göre, daha kurumsal daha demokratik metotlar geliştirmeli. 

Üstelik bu zaten sadece bir iktidara gelme meselesi de değil, iktidara geldikten sonra da bugünlerde oluşacak birlik, beraberlik ve bütünlük mutlaka o günlerde daha çok lazım olacaktır. Olası ve bugünlerde çok yakın olduğu hepimizce malum olan bir seçim zaferinde anlayacağız ki iktidarda kalmak, iktidar olmaktan çok daha zor olacaktır. İşte bu zorluğu Cumhuriyet Halk Partisi kendi içinde oluşturduğu birlik bütünlükten aldığı kuvvetle aşacaktır. 

Önümüzdeki tüzük kurultayı bunun için en uygun zaman. Doğru yere odaklanır, doğru analizler yaparsanız doğru sonuçlara ulaşırsınız. Bu da sizin doğru işler yapmanızı sağlar. Dolayısıyla bu tüzük kurultayında sorunların üzerine açıklıkla ve cesaretle gidilmeli ve çözüme kavuşturulmalıdır. Böylelikle  Cumhuriyet Halk Partisi 31 Mart seçimlerinde ayağına gelen tarihi fırsatı en iyi şekilde değerlendirmiş olur ki bu da ülkenin ihtiyacı olan tüm yapısal reform ve değişimleri gerçekleştirmek için Cumhuriyet Halk Partisi’ne güçlü ve kalıcı bir iktidarın kapısını açacaktır. Yani

Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin ihtiyacı olan reform ve yenilikleri hayata geçirmek istiyorsa önce bunu kendi içerisinde gerçekleştirmelidir.