GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Murat Baran Uygun
YAZARLAR
18 Temmuz 2024 Perşembe

Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı ama önce CHP-3

Bugün 2016’da kaleme aldığım 3. makale ile devam edeceğiz. Önceki iki yazıdaki tespitlerimin çözümü için önerimi sunuyorum. 2020 yılında yine Son Kale’de değerli gazeteci arkadaşım Mustafa Akbaş haberini yapmış güzel de bir başlık bulmuştu “Dijital Delegelik”. Tüzük kurultayı öncesi öneriyi bir kez daha hatırlatmak ve gündeme getirmek istiyorum...

Yazı dizisi kapsamında bahsettiğim konular bugüne kadar parti içinde “seçim sırasında bunları konuşmanın sırası mı?”, ”iktidara giderken bunları konuşmanın sırası mı?” diye diye yıllarca halı altına süpürülerek kronikleşen sorunlardır. Ancak ne o iktidar geldi ne de sorunlar çözüldü. Şunu herkes iyi anlamalı, ancak bu konular konuşulup düzeldiğinde, doğru işler yapıldığında iktidar gelecektir. Sihirli bir el ile değil. Şimdi önerilerimize gelelim:

  1. Mahalle Delege Seçimleri: Tüm sıkıntıların başladığı ilk noktadır. Bu süreçten insan unsurunu olabildiğince uzak tutmak gerekir. Öncelikle delege olma ölçütleri belirlenmeli. Çünkü CHP bir kitle partisidir. Kapısından giren her vatandaşı, vatandaş istediği sürece üye yapmak zorundadır. Üye olmanın kriteri olmaz. Ancak üye, “ben ilçe yönetimini, il yönetimini belirleyeceğim, bu partinin yöneticilerini belirleyeceğim” diyorsa, yani karar verici olmak, delege olmak istiyorsa belli özellikleri taşıması gerekir. Bunlar şu şekilde olabilir;

a) En az 1 yıl parti üyesi olmak,

b) Üye temel eğitimini almış olmak,

c) Her yıl en az 1 sosyal proje gerçekleştirebilmiş olmak ya da katkı sağlamak,

d) Düzenli aidat ödüyor olmak, (Her ay ilçeye başkanlığına gelinerek makbuz karşılığı ödenmelidir. Amaç, hem aidiyet duygusunu güçlendirme hem ilçe gelirini arttırma hem de ayda 1 kere bile ilçe binasına uğrayamayan üyeye delegelik hakkı vermemektir. Toplu halde ya da otomatik ödeme geçerli olmamalıdır.)

Bu ölçütlere uyan üyeler, kongre süreci başladığında delege olmak için aday olurlar. Aday olanların ölçütlere uygunluğu ilçe yönetimi tarafından kontrol edilir ve liste hazırlanır. Liste askıya çıkar ve itiraz için 15 günlük müddet verilir. İtirazlar il yönetimine yapılır ve burada karara bağlanır. İtirazların değerlendirilmesi sonucunda liste kesinleşir.

Önceden belirlenen ve ilan edilen bir günde ilçe yönetimi tarafından öğretmen atamalarının yapıldığı gibi tüm üyelerin karşısında bilgisayardan rastgele kura çekimi yapılarak tüm delegeler belirlenir.

  1. Üyeler “seçen üye” ve “seçilen üye” olarak ikiye ayrılır. Seçen üye, seçilen üye olamaz. Yani delege olan bir üye, başka bir ana kademe yönetici kadrosuna veya başka bir delegeliğe talip olamaz. Yeni dönemde ana kademe yönetici olmak isteyen üye ilçe, il ya da kurultay delegeliğine talip olamaz. Delege veya ana kademe yöneticisi olmuş üye Meclis Üyeliği aday adaylık dosyası alamaz. Kongre dönemlerinde görev bekleyen partili sayısı doğal olarak son derece fazla oluyor.1 üyeye birden fazla görev (yetki) verip küskünler ordusu yaratmak yerine parti içinde daha geniş bir görev dağılımı yaparak olası sıkıntıların önüne geçilmeli. Bu, aidiyet hissi ve motivasyonu yüksek üye sayısını arttıracaktır. (Bu konuda da adalet mutlaka sağlanmalı, adil bir mekanizma içinde yarışmayan üyeye “niye küsüyorsun” diye kızmak doğru bir davranış değildir. Dengesizliği, adaletsizliği gören insan tabiidir ki tepki verir.)

  1. İl ve ilçe başkan adayları seçim tarihinden en az 1 ay önce adaylıklarını ve yönetimlerini açıklamalı. (delege seçimleri tarihi bu duruma göre ayarlanabilir.) Denilebilir ki ortaya çıkan yönetim kadrosu 1 ay boyunca konuşulur yıpranır veya kendi aralarında ihtilafa düşerek parçalanabilir. Oysa daha 1 ay boyunca ekip olabilmeyi başaramamış bir gruba, 2-3 yıl boyunca bir partinin il veya ilçe yönetimi zaten emanet edilebilir mi? Buradaki ana amaç, yönetici de, başkan adayı kadar yönetici olmak için çalışmalı çaba sarf etmeli ve örgütten onay almalıdır. Bu 1 aylık süre boyunca en ekip ruhuna sahip, yıpranmayan, ayakta kalan aday yönetim grubu parti yönetimini alır. Böylelikle yönetimler delege ağalarının veya bir kısım nüfuz sahiplerinin iki dudağının ucunda rastgele oluşmaz, her şey önceden belirli olduğu içinde muhakkak ki küsmelerin ve ayrışmaların önüne geçilir. Seçim kazanamadığı için küsen partilininse zaten bu partinin içinde yeri yoktur. Dolayısıyla gitmesinden dolayı bir kayıpta yoktur. Aksine partinin de yararınadır.

Özetle CHP, kongre süreçlerini daha sade, hızlı ve kurumsal hale getirmeli. “Amaç iktidar, kongreler teferruat” olması gerekirken tam tersi yaşanıyor. İktidar olmak için yapılması gereken çalışmalar, parti içi makamlara gelmek için yapılıyor. Bu iç siyasi mücadeleler sırasında yaşanan olaylar, adaletsizlik ve yılgınlık hissi yarattığı gibi kaybolan enerji ve dinamizm, bozulan birlik-beraberlik, partiyi halkın güven duyacağı sağlam bir yapı görüntüsünden uzaklaştırıyor. CHP’nin adalet getireceğine önce üyeleri inanmalı. Onlar adaleti iliklerine kadar yaşayıp hissedecek ki, halka da bu hissi geçirebilsin. Ekmek-su kadar ihtiyaç olan en büyük kutsaldır “adalet”. İşte toplumun her kesiminin ortaklaşacağı, güven duyacağı bir parti olmanın yolu önce bunu kendi içinde sağlamaktan geçiyor. Uzun lafın kısası, İktidar için önce içeriyi bir derleyip toparlamak lazım.