GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mustafa Akbaş
YAZARLAR
10 Ekim 2019 Perşembe

İzmir onlarla ne kadar gurur duysa azdır!

Gazeteci olarak hep aksaklıkları, olumsuzlukları yazmaya alışmışız. Malesef mesleğin cilvesi, kalemin namusu bu. Ancak, karanlıklar içinde bir avuç aydınlık gördüğümüzde, dünyayı bir parça da olsa güzelleştiren birşeyler fark ettiğimizde bunu alkışlamasını, içinde halen insanca duygular besleyenlerle paylaşmasını bilenlerdenim.

Ne söylemek istiyorum! Anlatayım...

Dün akşam Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nun galasına davetliydim. Bornova Büyük Park'ta, etrafı huzur veren ağaçlarla çevrili, Uğur Mumcu Kültür ve Sanat Merkezi'nin içinde, son derece modern bir tiyatro salonunda yerimizi aldık. Salon tamamen dolu. Üniversiteliler, sanatseverler, gençler, yaşlılar bir bir koltuklarını bulmuş. Bornova Belediye Başkanı Dr. Mustafa İduğ da zarif eşi Ufuk hanımefendi ile birlikte gelip protokolde kendilerine ayrılan yere oturmuş. Sahne ve ambians dört dörtlük...

Oyun ise tek perdelik, 90 dakika süren, Jordi Galceran'ın yazdığı, Bekir Coşar'ın Türkçe'ye çevirdiği ve yönetmenliğini Onur Erdoğan'ın yaptığı 'Metot'...

Ana hatlarıyla Metot'un içeriğinden bahsetmek gerekirse; dört aday, Grönholm adlı bir personel seçme yöntemi kullanan Dekia şirketine başvurur. Çok uluslu bir şirket olan Dekia, aynı anda görüşme odasına aldığı dört adaya çeşitli testler uygulamaktadır. İçlerinden sadece birini işe alacaktır.

Sürprizler, gerilimler ve komedi unsurunun başarılı bir şekilde işlendiği oyunda, günümüz dünyasındaki, plazalara sıkışmış, beyaz yakalı çalışanların dramı ele alınmaktadır. Sadece ama sadece 'daha fazla kar' düşüncesiyle hareket eden şirketlerin, çalışanlarını nasıl kişiliksizleştirdiği; kimliklerinden, ailelerinden hatta cinsiyetlerinden bile ne denli uzaklaştırdığı ustaca anlatılmaktadır.

Oyunun içeriğinden çok etkilendiğimi söylemeliyim. Ama içerik kadar, belki çok daha fazla, oyuncuların performansı, yönetmen ve teknik ekibin maharetinden bahsetmek gerekir. Uzun yıllar yaşadığım Ankara ve İstanbul da bile ancak anlı şanlı tiyatrolarda bulabileceğimiz bir sanatsal başarı vardı ortada... Üstelik küçük bir ilçe belediyesinin imkanlarıyla ve bir avuç İzmirli tiyatro tutkununun emekleriyle...

Nitekim bu hislerin sadece bende olmadığı ve tüm salona yayıldığı oyun bitince net bir şekilde anlaşıldı. Muhteşem bir performans sergileyen oyuncular İbrahim Güngör, Jülide Kara, Murat Niyazi Emre ve Esra Tarhan ile yönetmen Onur Erdoğan ve tüm diğer Bornova Belelediyesi Şehir Tiyatrosu oyuncuları ve teknik ekibi, oyunun sonunda ayakta alkışlandı. Abartısız izleyicilerin tamamı ayağa kalkıp uzun süre ekibi alkışladı. İzmir onlarla ne kadar gurur duysa azdır...

Sahneye davet edilen ve "tiyatroyu sonuna kadar destekleyeceğini" söyleyen Başkan İduğ'u da es geçmeyelim. Ayrı bir parantez açalım. Yoğun tempoyla geçen mesainin sonunda bile eşi ile birlikte salonda yerini alan ve dikkatle Metot'u izleyen Başkan İduğ da oyuncuların her zaman yanında olduğunu ve sanatı ne kadar önemsediğini tüm samimiyetiyle hissettirdi.

Bizlerse Bornova'yı ve Bornovalılar'ı biraz kıskandık... Çok şanslılar! Çünkü, haftada birkaç gün, son derece profesyonel oyuncuların sahnelediği oyunları izleme imkanına hepimizden daha yakınlar... Aslında İzmir'in diğer bölgelerinde oturanlar için de burası hiç uzak değil... Haydi İzmir, Bornova'ya, tiyatroya...