GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
13 Ekim 2022 Perşembe 09:41

İzmir'den "Mesai sonrası hasta kabulü" tepkisi...

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın "Beyaz Reform" paylaşımıyla duyurduğu "Mesai sonrası hekim isteğine bağlı hasta kabulü" uygulamasına İzmir'den tepki geldi. İzmir Tabip Odası Başkanı Doktor Süleyman Kaynak, yeni düzenleme ile birçok hekimin yoğun mesai sonrası hasta bakmaya zorlandığını öne sürerek, "Akşama kadar mesai saatinde 100 hastaya bakan bir hekimin, 101’inci, 102’nci, 103’üncü hastası olmak ister misiniz?" diye konuştu.

SONKALEZİMİR-Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın duyurduğu "Mesai sonrası hekim isteğine bağlı hasta kabulü" uygulamasını eleştiren İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak, "Bu düzenleme gerçekten bir kısım hekimimizin çok yoğun bir mesai sonrasında hala hasta bakmaya zorlanması anlamına geliyor" dedi. 

"SAĞLIK BAKANLIĞI ALGI YARATMA ÇABASINA GİRDİ"

Süleyman Kaynak, son 20 yıllık dönemde uygulanan sağlıkta dönüşüm programının hastanın müşteri olarak görülmesine neden olduğunu vurguladı. Kaynak şöyle konuştu:

"Özellikle son dönemlerde merkezi randevu alma sistemindeki tıkanıklıkla kendini gösteren ve insanların sağlık hizmetine ulaşamaması ile ilgili ciddi sıkıntılar kamuoyunu meşgul etmeye başladı. Seçim dönemine giriliyorken Sağlık Bakanlığı, sağlık sisteminin çok iyi çalıştığı hususunda bir algı yaratmak için bazı çabalara girdi. Bu çabalardan bir tanesi geçtiğimiz haftalarda ayda 3 randevudan fazla alınamayacağına ilişkin bir düzenleme idi. Fakat bunun hem gerçek hayatta karşılığının olmaması hem de kamuoyundan ciddi bir tepki gelmesi nedeniyle hemen ertesi gün kaldırıldığını biliyoruz. Bu tıkanıklığı açmak için önce 10 dakikada sonra 5 dakikada hastane muayenesi öngören randevu sistemleri devreye sokuldu. Bizler hep şunu söyledik. '5 dakikada hasta muayenesi mümkün değildir. Dolayısıyla 5 dakikada hasta ile hekimin karşı karşıya kalması hiçbir tıbbi imkan ve olanak yaratmayacaktır. Ancak şiddeti körükleyecektir' diye bu konudaki düşüncelerimizi paylaşmıştık. Uluslararası kuruluşlar gelişmiş olan ülkelerdeki standartlar en az bir hastaya 20 dakika ayrılmasını öngörmektedir. Dolayısıyla Türkiye’de bir hekim, dünya standartlarıyla karşılaştıracak olursak 20 dakikada bir hasta bakacağı yere o sürede en az 4 hasta bakmaya zorlanmaktadır. Bu hasta, hekim ve sistem açısından da gerçekten ciddi bir verimsizliktir. Dolayısıyla gerçek tedaviye ulaşamayan hastalar ertesi gün ya da bir sonraki gün tekrar sisteme müracaat etmekte ve böylece sistem tıkanmaktadır."

(Süleyman Kaynak)

"TÜKENMİŞLİK SENDROMU YAYGINLAŞIYOR"

Sağlık Bakanlığı'nın tıkanan sağlık sistemi için yeni formül arayışına girdiğini söyleyen Süleyman Kaynak şöyle devam etti:

"5 dakikada bir hasta bakarak mesaisini tamamlamış olan bir hekim, yaklaşık olarak 8 saatte 96 ile 100 arasında hasta bakmış olur. Bu gerçek hayatta bazı durumlarda bu rakamların da üzerine çıkmaktadır. Soru şu; akşama kadar mesai saatinde 100 hastaya bakan bir hekimin 101’inci 102’nci 103’üncü hastası olmak ister misiniz? Önce bu sorunun cevaplandırılması gerekir. Dolayısıyla mesai sonrası çalışma hekimlerin ve sağlık personelinin çok hızla zaten tükenmişlik sendromunun, yorgunluğun, psikolojik travmanın, depresyonun daha da yaygınlaşmasına yol açacaktır.  Türkiye’de sağlık sistemi, sağlıkta dönüşüm programının 20 yıldır bilim dışı inatla uygulanması neticesinde artık tıkandı. Maalesef sağlıkta terör diyebileceğimiz, sağlıkta aşırı şiddetin yer alması nedeniyle genç hekimlerimiz artık bu ülkede hekimlik yapmak istemiyorlar. "

"3 BİNİ GEÇKİN HEKİM YURTDIŞINA GİDECEK"

Bu yıl itibariyle 3 bini geçkin hekimin yurtdışına gideceğini düşünüyoruz. Çünkü şu anda 2 bini geçkin hekimin Türk Tabipler Birliği'nden iyi hal belgesi aldığını biliyoruz. Genç hekimlerimiz artık Türkiye’de, kendi yetiştikleri ülkede hekimlik mesleği itibariyle bir gelecek görememekte. Ne yazık ki bu konuda en üst düzeyden 'Giderlerse gitsinler' şeklinde söylenen ifadelerden hekimlik camiası çok ağır bir şekilde olumsuz etkilemiştir. Çok ağır bir travmadır hekimlik adına ve bu nedenle belki de söylenen bu söz nedeniyle pek çok hekim arkadaşımız bu ülkede hekimlik yapmayı arzu etmemekte ve yeni arayışlara girmiş bulunmaktadır. Bu Türkiye için ciddi bir manevi ve manevi bir kayıptır. Ne yazık ki bu özlük hakları, çalışma koşulları gelir düzeyi sağlıkta şiddet, liyakatsiz atamalar gibi ya da idari, hukuki birçok baskı nedeniyle hekimler kendilerini daha uygar, sağlıklı, iyi koşullarda mesleklerini sürdürebilecekleri ülkeler aramaktadır. Bu da son derece üzücüdür."