HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, reform tartışmaları ve gündeme ilişkin Yeni Yaşam gazetesinden Hüseyin Kalkan’a konuştu.
Bülent Arınç’ın Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’ndan istifasına değinen Temel, “İstifanın MHP talebi olduğu tezi ağırlık kazanıyor. Bu istifa bir itiraftır. Çöküşte olduklarının itirafıdır” tezini dile getirdi.
“AK PARTİ ŞÜPHESİZ MHP İLE YOL ALINAMAYACAĞININ FARKINDADIR”
Son krizin bir yönü ile iktidar ortaklarının bir kavgası olarak da okunabileceğini belirten Temel, şunları söyledi:
“Son üç-dört hafta içinde karşılıklı hamleler yapıldı. Birbirilerine kendi kanalları üzerinden cevaplar verildi. Bir yandan mafya diğer yandan da daha derin tehdit ve dizayn çalışmaları, üst perdeden propagandalarla karşılıklı tüketildi. İki parti de ittifaka sadık kalma sözü verdi. Fakat şunu söyleyebiliriz: AKP, MHP’den kurtulmak için fırsat kollayacaktır. AKP-MHP kavgası özü itibariyle büyüktür. Fakat bu kavga demokrasi-reform veya başka bir şeye dair değil. Alan ve rant kapma kavgasıdır. Kamu ve bürokrasinin en gözde yerlerine kendi müritlerini akıtma kavgasıdır.
MHP, AKP’nin yeni cemaatidir! Kim nasıl işine yarıyorsa öyle ilişkilenerek, toplumun duyguları ile oynayarak sürekli aks değişikliklerine giden ve bir gün hümanist, ertesi gün milliyetçi, sonraki gün dinbaz olan AK Parti, şüphesiz MHP ile yol alınamayacağının farkındadır.”
“ÇÖZÜMÜ İLİKLERİMİZE KADAR İSTİYORUZ”
Tayip Temel, yeni bir çözüm sürecinin mümkün olup olmadığı yönündeki soruya, “Barışın kıymetini en iyi biz biliriz” diye yanıt verdi ve HDP’nin barış için üzerine düşeni yapmaya hazır olduğu belirtti.
Temel, partisi açısından yeni bir sürecin anlamını şöyle açıkladı:
“Çözümü iliklerimize kadar istiyoruz, çünkü barışın kıymetini en iyi biz biliyoruz. Onurlu bir barış talebimiz karşılandığı gün, adına çözüm diyebiliriz. HDP bu uğurda üzerine ne düşüyorsa yapmaya hazırdır, bir müzakere partisi olarak da rolünü oynamaktan, tarihe, topluma ve özgürlüğe karşı sorumluluklarını yerine getirmekten asla geri durmayacaktır. Buradan seslenmek istiyorum: iktidarın, özel savaşın bu içerikten yoksun bir biçimselliğine, zamandan kopuk yüzeyselliğine takılıp kendini bırakmasın kimse. İktidarın bencilliği ve sahteliği bizi çalışmalarımızdan koparmamalı.”
“Henüz ortada bir şey yokken, ‘çözüm süreci’ söylemleri yılgınlık yaratmak dışında bir şeye hizmet etmiyor. Bir sürecin varlığı ve yokluğundan öte dikkatle bakmamız gereken bazı somut gerçekler vardır” diyen Temel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mesela hukuk ve yargı reformunu yapacak durumda değiller, yapamazlar. Mesela Kürtlere şu an en geniş tasfiye planının devrede olduğu sürecin tam ortasındayız. Reform, süreç, demokrasi dendiği ortamda daha saldırgan bir politika yürütecekleri kesin. Gerçek budur! Haliyle bu gerçeğe göre yol almak doğru olandır. Özellikle vurgulamak isterim ki; bizim amentümüz 3. yol hakikatidir. Biz bugün kavga eden iki tarafa göre değil, toplumun gerçekliğine göre yani üçüncü bir politika üzerinden gideceğiz.”