- Demokrasinin temel taşlarından biri olan basının en zor dönemlerinden birini yaşadığını vurgulayan Başkan Mutlu, “Biz halktan ve gerçeklerden yana olanların her zaman kazanacağını biliyoruz. Demokrasi ve adaleti yeniden tesis ederek yalnızca gazetecilerin değil tüm toplumun özgürleşeceği günler için mücadelemiz. Bir kez daha buradan haykırıyoruz: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” dedi.
Konak Belediyesi ve Konak Kent Konseyi tarafından düzenlenen “Türkiye’de Gazeteci Olmak: Zorluklar ve Mücadele” başlıklı panel Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’nde yoğun katılımla gerçekleştirildi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkan Vekili ve İstanbul Milletvekili Doç. Dr. Gökhan Günaydın, Birgün Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Dursun Yaşar Aydın ve Halk TV Ege Bölge Temsilcisi Mustafa Akbaş’ın konuşmacı olarak yer aldığı panelin moderatörlüğünü ise İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi üstlendi. Medya üzerindeki baskılara dikkat çekilen ve mücadele yöntemlerinin masaya yatırıldığı panele ev hapsinde tutulan Gazeteci Özlem Gürses de online bağlantı ile katıldı.
Mutlu: Basın çok zor günlerden geçiyor
Yaşamın her alanına çöken karanlığın demokrasinin temel taşlarından basına da en zor dönemlerinden birini yaşattığını belirten Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, “Ülke olarak çok zor günlerden geçiyoruz, basın çok zor günlerden geçiyor. Yerel yönetimler zor günlerden, büyük baskılardan geçiyor. Ve tüm bunlar yaşanırken yapacağımız şey dayanışmak. 23 yıldır, özgürlük ve demokrasi noktasında sürekli geriye giden bir ülkede artık hiçbir tahammülümüzün kalmadığı günlerdeyiz. Bu sansür artık baskı ve tehditle bambaşka bir noktaya geldi. İşte burada birlikte olmamız bu yüzden çok önemli” dedi.
“Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz”
Demokrasi ve özgürlükler için kararlılıkla mücadele edeceklerinin mesajını veren Başkan Mutlu, “Biz halktan ve gerçeklerden yana olanların her zaman kazanacağını biliyoruz. Yolumuz demokrasi, irademiz halk, sözümüz adalet… Demokrasi ve adaleti yeniden tesis ederek yalnızca gazetecilerin değil tüm toplumun özgürleşeceği günler için mücadelemiz. Doğru haberciliğe, basın özgürlüğüne duyduğumuz özlemle, bu zor şartlarda ilkelerinden ödün vermeden çalışan tüm basın emekçilerine selam olsun. Buradan mesleğini onurlu bir şekilde icra ettiği için dört duvar arasına hapsedilen tüm basın emekçilerine selam olsun. Gerçeklere kelepçe vurulamaz, diyor; sevgili Özlem Gürses’e, sevgili Suat Toktaş’a en kısa sürede özgürlüklerine kavuşacaklarını ve onlarla birlikte olacağımızı söylemek istiyoruz. Bu uğurda bedel ödeyen, yaşamını yitiren değerli kalemleri saygıyla, minnetle anıyoruz. Ve bir kez daha, yüksek sesle, buradan haykırıyoruz: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” ifadelerini kullandı.
Gappi: Meslektaşlarıma hakikat savaşçısı olarak bakıyorum
Medya üzerindeki baskıların sadece gazetecileri değil Türkiye’deki her yurttaşın fikir özgürlüğünü hedef aldığını dile getiren İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, şunları söyledi: “Dünya ve Türkiye artık gerçeklerin ne olduğu hakkında fikir edinmenin gittikçe güçleştiği, hakikatin kaybolduğu, iktidarın kurgulayıp önümüze serpiştirdiği, bir hakikat sorunu yaşayan ülke haline geldi. Aslında ben meslektaşlarıma ve sevgili Özlem Gürses’e hakikat savaşçısı olarak bakıyorum. Her zaman olduğu gibi, bugün de gelecekte de bizlerin görevi gerçeği ve hakikati bulmak, halkımızla paylaşmak. Tüm erklerin söyledikleriyle yaptıkları arasındaki uçurumu göstermek. Bunu gösterdiği için de tüm cezaları, bedeli neyse ödeyen meslektaşlarıma selam olsun.”
Gürses: Bir kelimeden dolayı yargılanıyorum
Ev hapsinde tutulduğu için panele online bağlantı ile katılmak zorunda kalmaktan üzüntü duyduğunu söyleyen Gazeteci Özlem Gürses, “Ben bir kelime ve bir bağlaçtan dolayı yargılanıyorum. Sürekli kendinizi izah etmek durumunda kaldığınız bir ülkedeyiz. Ulustan çıkış kavramı var. Bu iş dünyasında sessiz istifaya benziyor. O çalıştığın işyeriyle, işin kendisiyle duygusal bağını kopartıyorsun ama gidip çalışıyorsun. Bir insanın memleketine, vatan toprağına bağlanmasıyla ilgili de bu kavram ulustan çıkış kavramı. Oradasın ama hiçbir duygu bağın kalmamış. İşte bu çok büyük bir beka sorunu. Biz, Türkiye, vatan, memleket, diyen, mana arayan bir kuşaktık. Genç kardeşlerimiz ne o anlamı ne hikayeyi bulabiliyor. Hikayeyi bulamayınca kahraman da olamıyorlar. Bunun adı ulustan çıkış. Bu iktidarın verdiği en derin yara bu. İnsanların kendi ülkelerinde, ülkeleriyle bağını koparttı” diye konuştu.
“Genel olarak daha umutluyum”
Süreçte toplumun tüm kesimlerinden gördüğü dayanışmanın umutlarını yeşerttiğini kaydeden Gürses, “Düşünürken dibe vurduğum da yükseldiğim de oluyor. Ama genel olarak daha umutluyum. Nezarethanede olduğum zaman dışarıda kıyamet kopuyormuş. Ben bir çıktım telefonumda bin 600 mesaj vardı, üç gün sürdü okumam. Bunun bu kadar değerli ve güçlü olduğunun farkında değildim. Umutlarımız yeşerecekse buradan yeşerecek diye düşünüyorum. Dostluğumuzu, muhabbetimizi, neşemizi kaybetmeyelim. En güzelini İzmir biliyor bu işin. Şu kelepçeyi çıkartayım, koşa koşa geliyorum Nilüfer Başkanım. Peynirler, zeytinler, çiçekler hazır olsun” dedi.
Günaydın: Bu ülkede gazetecilik hep hedef alındı
Son dönemlerde giderek artan hukuksuzluklara dikkat çeken Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, “Bu ülkede, gazetecilik hep hedef alındı. Yeni de değil. Bu mesleği yapanlar vuruldular, öldürüldüler, tehdit edildiler, hapse atıldılar. Bugün basının yüzde 90’ından fazlası, iliştirilmiş bir hale dönüştürüldü. Yandaşlaştırıldı. Neden yüzde 10 ile bu kadar uğraşıyorlar? Çünkü o yüzde 10’un etkisi yüzde 90’dan daha fazla. Erdoğan konuştuğunda 30 küsur kanal onun konuşmasını vermeye başlıyor. Ama onlar izlenmiyorlar. Onların yerine muhalif basın, gazetecilik görevini yerine getirmek isteyenler izleniyor. O yüzden baskılanıyorlar. Asıl mesele, haber alma özgürlüğü ortadan kalksın. Haber verme konusunda da basının yüreğine, tutuklanır mıyım, gözaltına alınımıyım şüphesi yerleşsin ve otosansür uygulaması başlatalım. Bir iktidar rıza üretmeye çalışır. Basın da rıza üretilen kanallarından biridir. Bu topraklara, çocuklarımıza ve geleceğimize sorumluluğumuz var. Bunlar ağır sorumluluklar. Bugüne kadar direndik. Bundan sonra yenme ve yeniden inşa etme zamanıdır” mesajını verdi.
Aydın: Doğruyu söyleyenlerin öyküsü kalacak geriye
İktidarın kalıcılığını sağlamak için tutuklamalar ve gözaltılarla ‘olağanüstü’ bir süreç oluşturmaya çalıştığını kaydeden Birgün Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Aydın ise şunları söyledi: “Her şey gelip geçecek. Doğruyu söyleyenlerin öyküsü kalacak geriye ve onların hikayesi anlatılacak. Bugün memlekette işini hakkıyla yapan her insan aynı zorluğu yaşıyor. Öyle bir rejimle yaşıyoruz ki 22 yıldır… Adalet yok, yoksulluk toplumun yazgısı haline gelmiş. Sandığa normal koşullarda gidilirse kaybedeceğini biliyor ve otoriterleşiyor. Böyle bir rejim nerede yaşanırsa yaşansın özgürlükten ve demokrasiden yana olan insanların başına hep bunlar geldi. Bu coğrafya kolay kolay hizaya sokulabilecek bir coğrafya değil. O yüzden bu kadar öfkeyle saldırıyorlar.”
Akbaş: Yan yana olmazsak karanlığın da karanlığı vardır
Dayanışma ve birlikte mücadeleyle güçlü olunduğunu belirten Halk TV Ege Bölge Temsilcisi Mustafa Akbaş da, “Suat Toktaş, tuhaf bir soruşturmanın sonunda tutuklandı. Kaçma şüphesi olmamasına rağmen beş gündür tutuklu. Her zaman karşı tarafa da söz hakkı tanıyan biri. Gazeteciliği yaşatmaya çalışan ve yaşatan biri. Böyle birinin haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklanması yüreğimizi acıtıyor. Sadece Halk TV çalışanlarına değil, ülkede gerçekten gazetecilik yapmak isteyen, gerçeğin peşinde koşan insanlar da verilmiş bir gözdağı var. ‘Ama her türlü baskı ve sindirme politikalarına rağmen gazetecilik yapmak isteyen insanlar asla trollük yapmayacak. Bu uğurda ne türlü bir bedel ödenmesi gerekiyorsa… Karanlığın dibi yoktur, daha da karanlığı vardır. ‘bundan daha kötü ne olabilir’ demesinler. Daha da kötüsü olur. Yan yana olmazsanız, dayanışmazsanız karanlığın da karanlığı vardır” ifadelerini kullandı.
Mumcu: Dayanışma yaşatır
Konak Kent Konseyi ve Ege Kent Konseyleri Birliği Başkanı Hamit Mumcu ise davalar, soruşturmalar ve tutuklamaların da bir çeşit sansür olduğunu belirten Mumcu, “Türkiye’de bir takım şeyler, yıllar geçiyor, hiç değişmiyor. Ancak değiştirme iradesi koyan bizlerin azim ve kararlılığında da hiçbir değişiklik olmuyor ve olmayacak. Bu duygu ve düşüncelerle bugün bizleri yalnız bırakmayan değerli konuşmacılarımıza ve siz değerli konuklara saygılarımı sunuyorum. Dayanışma yaşatır, diyorum” açıklamasını yaptı.