“Ülkeyi yönetenlerin ‘iklim krizi’ ile yüzleşmesi ve ciddiye alması için başımıza daha ne gelmesi gerekiyor merak ediyorum” diyen CHP’li Bakan, “Son yıllarda dünyanın başına gelenler felaketleri hatırlayın; virüs salgını, Avustralya büyük yangını, aşırı sıcaklar, hızla eriyen buzullar, seller, dolu, hortum, tsunami, kuraklık… Sadece İzmir’de önce ani ve yoğun yağışlar büyük bir sele yol açtı, hemen ardından Çeşme’de hortum çıktı, dolu yağdı... Yıl içinde Giresun’da, Rize’de ve Bursa’da da sel felaketleri meydana geldi. İnsanlar yaşamını yitirdi, maddi ve manevi çok büyük zarar oluştu. Ülkeyi yönetenlerin ‘iklim krizi’ gerçeği ile yüzleşmesi ve ciddiye alması için başımıza daha ne gelmesi gerekiyor merak ediyorum. Ulusal İklim Krizi Eylem Planı için neyi bekliyoruz?” ifadelerini kullandı
CHP’li Bakan yaptığı açıklamada şunlara değindi:
“İktidar bir Karadeniz’de doğalgaz buluyor, bir uzaya gidiyor, bir yargıda reform yapıyor, bir yerli aşı çalışıyor… Şimdi de çıkmış Türkiye Cumhuriyeti yıkılmış gibi ‘yeniden kuruluş anayasası’ hazırlıyor. Bir yanda salgın diğer yanda ekonomik kriz… İktidarın gündemi çok, icraatı yok. İktidarı kaybetme korkusundan travma geçiriyorlar. Vatandaşın gündemi ise geçim derdi, işsizlik, ekonomik krizle mücadele... Fakat bir an önce devlet aklının devreye girmesi, iktidarın da günlük gündemciklerinden sıyrılıp gelecek sorunumuza odaklanması gerekiyor. Şu an Meclis’in en acil ve öncelikli gündemi iklim krizi olmak zorunda. Kuraklık, ani yağışlar, doğa olayları artacak. Geleceğimiz için hemen şimdi harekete geçsek bile sistematik bir uygulama için zamana ihtiyaç duyacağız. Ertelediğimiz her gün, geri dönülmez yolda hızla ilerlememiz demek. Alacağımız nefes, içeceğimiz su, ekecek toprağımız, yiyecek aşımız yaşayacak kentimiz kalmayacak. Geç kalıyoruz ama başlatacağımız topyekûn bir mücadele ile durumu toparlayabiliriz. Yeter ki yola çıkalım.”
“İklim krizi sadece ‘çevre’ meselesi değildir”
“Çevre ve Şehircilik Bakanı, geçen ay 30 büyükşehirden başlayarak yerel iklim değişikliği eylem planlarını devreye aldıklarını ve İklim Yasası’nı Meclis’e getireceklerini açıklamıştı. Yasanın hazır olduğunu anlıyoruz. Neden Meclis’e gelmediği ise ciddi bir izaha muhtaç. Tabi diğer yandan biz isterdik ki dünyanın varoluş sorunu olan bu konu hakkında yapılan yasa çalışmasının hazırlık aşamasında tüm partilerden temsilcilerin yer aldığı bir komisyon da olsun… Sivil toplumuyla, akademisiyle, meclisiyle, Bakanlık bürokratlarıyla hep birlikte çalışılıp oy birliğiyle hazırlanacak kapsamlı bir eylem planı ve yasa tasarısı olsun isterdik. İklim Yasası neleri kapsayacak Meclis’e geldiğinde göreceğiz artık. Ancak şunu belirtmek gerekiyor ki; iklim krizi sadece çevre meselesi değildir. Bu bir varoluş meselesidir. Sadece Çevre ve Şehircilik Bakanlığı üzerinden yürütülemeyecek büyüklükte ve önemde bir konu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı başta olmak üzere iklim krizi ile ilgili topyekûn bir mücadele gerekiyor. Temiz sudan fosil yakıtlara, çöp ithalatından orman yangınlarına, tarımsal üretimden plastik üretimine, yeşil ekonomiden yeşil ulaşıma kadar tüm alanlarda birbiriyle bağlantılı bir kriz yönetimi gerekiyor. Bunun için de merkezi yönetimden belediyelere, valilerden muhtarlara kadar tüm yönetim kademeleri hep birlikte çalışmak ve Ulusal İklim Krizi Eylem Planı’nı hayata geçirmek zorundayız.”