Göztepeliler'in çoğu, düşme hattında olan takım ile ışık vermeyen futbolcular nedeniyle kızgın ve şaşkın...
Haliyle işin bu noktaya gelmesinin de nedenini sorguluyorlar..
Peki kim bu durumun sorumlusu?
- 'Uyan uyan Gürsel Kaptan, topçuların haline bak" tezahüratının tam karşılığı olan mevcut topçular mı?
- Devre arası Kemal Özdeş'e gereğinden fazla güvenip forvet transferi yapmayan Başkan Mehmet Sepil mi?
- Takıma hiçbir şey katamazken, olanı da alıp götüren Kemal Özdeş mi?
- Sezon başında yerlileşme sevdasıyla tıkır tıkır işleyen takımı bozan Bayram Bektaş mı?
- Taraftar,"Göztepe'nin çocuğu" diye tribüne çağırırken havalarda olan, eleştirildiğinde ise arabadan inip maskesini düşürün Halil mi? Yoksa King Kong'luğunu sahada değil de dışarıda gösteren Alparslan mı?
- Mağlup olunan en kritik maçlardan biri sonrası oyuncuların kendi otomobilleriyle stattan ayrılmasına izin veren yöneticiler mi?
- Ya da Göztepe taraftarı mı?
Bu işte en az sorumlu olan taraftardır tabi… Ancak Kemal Özdeş geldiğinde göklere çıkaran, Bayram Bektaş'ı kısa sürede yerin dibine sokan, ani tepkiler ile yönetimi olumsuz etkileyen taraftarın da bence artık özeleştiri yapma zamanı geldi.
Yukarıdaki tüm maddeler mevcut duruma gelinmesinde etki etmiştir mutlaka. Herkesin oldukça sinirli olduğunu gayet iyi biliyorum. Ancak herkesin toparlanması gerektiğini de biliyorum.
BU TAKIM DAHA DÜŞMEDİ ve DÜŞMEYECEK…
Önümüzde oynanmamış 5 hafta var. Fikstür avantajından da bahsedebiliriz ancak asıl önemli olan Göztepe’nin kendi potansiyelini ortaya çıkarıp taraftar coşkusuyla oynamasıdır. Bunun için de herkesin üzerine düşeni yapması elzemdir..
Hesaplar ise sezon sonu görülür…
NOT: İzmir’in emekçi gazetecileri olarak yeni limanımız www.sonkaleizmir.com ve yine aynı adla yayın hayatına başlayacak haftalık gazete olacak… Dün ne yaptıysak bugün de yarın da aynısını yapacağız. Yazacağız, yazacağız, yazacağız…