GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mustafa Akbaş
YAZARLAR
6 Mart 2020 Cuma

Çeşme, Bağcılar olmasın?

Çeşme Yarımadası.. Dünyanın en güzel yerlerinden biri... Muhteşem denizi, pırıl pırıl plajları, vicdanlı insanların bakmaya kıyamadığı doğası, ormanları, lezzetli meyveleri, sebzeleri, zengin tarihi, termal kaynakları ve daha neler neler...

Uzun yıllardır bu ve benzeri nedenlerle turist çeken, Ankara'da İstanbul'da parayı vuran kaymak tabakanın iştahını kabartan Çeşme, zaten yapılaşma kapasitesini çoktan aştı. Hatta, öyle ki önceki dönemin Belediye Başkanı CHP'li Muhittin Dalgıç'la birlikte bu "betonseverlik" pik yaptı diyebiliriz..

Kural tanımaz yandaş müteahhitlerin ve türlü türlü kurnaz fırıldakların girişimleriyle hamdolsun Çeşme'yi Çeşme yapan güzellikler tamamen yok oldu. İmar Barışı denilen garabetle de betonseverliğe adeta tüy dikildi. Binlerce kaçak yapı, yasal kılıfa büründü.

Koskoca yarımadada geriye sadece sahilden biraz uzak kısımlar ve Urla yakınındaki Alaçatı Mahallesi'nin kırsalları kaldı..

Tarım azaldı, Çeşme acuru, topan patlıcanı, lezzetli pembe domatı, kınalı bamyası, yüz yıllık sakız ağaçları, ballı incirleri, limonları, zeytinleri yok oldu gitti...

Ormanlarında seken ceylanlar izini kaybettirdi, Ildır'daki balık meraları Arap çölleri kadar bereketsiz oldu. Kurtlar kaçtı, kuşlar göç etti. Dört bir yan RES'lerin rüzgar gülleriyle doldu.

***

Peki bitti mi herşey! Tabii ki hayır... Tüm bunlar yetmez gibi, bir de bizim son derece çevreci hükümetimiz yarımada için yeni rant planları yaptı. Neymiş, turizm daha iyi değerlendirilebilirmiş...

Hemen Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle vandalların saldırısına henüz tam olarak uğramamış, kısmen bakir bölgeler "nitelikli turizm alanı" ilan edildi. Haritalar çizildi. Peşinden şahıs arazisi, atadan kalma, dededen kalma, orman, SİT, MİT hiçbirine bakmadan kamulaştırıldı.

"Ne hakla benim arazime el koyuyorsunuz, tapu delinir mi" diyen yurttaşlar çıktı tabi. Çıkmadı değil.  Ama, gazete köşelerinden, "bunlar istemezükçü" diyen namussuzlar da çıktı.

Araplara hazırlatılan, içinde kanallar, göletler filan bulunan uçuk planlar da ortaya döküldü. Nihayet tepkiler artınca, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, devreye girdi. "Arap planı yok ama bizim planımız var" diyebildi.

İzmir'deki "aşırı faaliyet nedeniyle dilinde pütür kalmamış" bazı meslek erbaplarının ortamı hazırlamaları sonrası Bakan Ersoy, bu planları da açıklayıverdi...

Ne dedi hazret! Otoyolun üst tarafı ve alt tarafı diye ikiye ayırdıkları, 9 bin 574 hektarlık alanı kullanacaklarmış. Tam 9 bin 574 hektar... Dile kolay... Çeşme'nin toplam alanı 26 bin hektar.. Yani üçte birini planlayacaklar, turizm tesisleriyle donatacaklar...

Peki neler yapacaklar! 20 adet golf sahası, doğa ve ekstrem turizm alanları, spor tesisleri, termal merkezler, kongre, fuar ve etkinlik merkezleri, galeriler, sergi salonları, müzeler, film platoları, sağlık merkezleri, hastaneler...

Ha unutuyordum! Bir de şeker veriyorlar tabi! En az 100 bin lisan bilen nitelikli yetişmiş elemanı istihdam edeceklermiş... Bu da şu demek aslında, yarımadaya yaklaşık 1.5 milyon kişilik yeni nüfus! Bu kadar insan, küçücük bir yarımadada ne yapacak? Bunu hangi altyapı kaldıracak. Bunların cevabı yok tabi..

Oldu olacak bir de metrobüs yapın tam olsun... Çeşme'ye bay bay, gelsin Bağcılar...

***

İyi de siz bu cennet gibi yere tüm bunları niye yapacaksınız ki? Neden? Niçin yani? Para kazanalım diye öyle mi? Yahu, kazanılıp size verileni nasıl harcıyorsunuz, ona bakalım... Saraylarınıza para yetmiyor. Milli Eğitim'den çok Diyanet'e bütçe ayırıyorsunuz. Dünyanın öbür ucuna cami yapıyorsunuz. Bakanların bacanağının damadında bile makam aracı var... Har vurup harman savuruyorsunuz. Eee! Sonra dönüp; cennet gibi Çeşme'den para kazanacağım!

Yok öyle... Halka sordunuz mu? Çeşmeli, İzmirli böyle çılgınca bir yapılaşmayı, ormanların, meraların, hatta hatta makilerin, çalıların, işe yaramaz kayalıkların bile yok olmasını istiyor mu? Bu yarımadaya doluşacak karınca sürüsü gibi kalabalığa cevaz veriyor mu? Kendisine bile yetmeyen suyu golf sahalarına verip Kerem'in arpa tarlası gibi yanmayı istiyor mu?

Ben kimsenin bu saçmalığa izin vereceğini sanmıyorum. Onlar da bunu bildikleri için halkla değil, bölgenin ranta açılmasını isteyen iş adamlarıyla toplanıyor. Çeşme'nin seçilmiş belediye başkanını bile davet etmiyorlar...

Ama yağma yok! Köşelerinde, yemlenmiş namussuzlar istediği kadar bu talanı parlatmaya çalışsın, halk yaşam alanlarını yok ettirmez. Ettirmemeli...

Sözün özü, Çeşme Bağcılar olmasın, rantçıların cepleri dolmasın... Biz de azıcık denize girip kıyılarda, ormanlarda nefes alabilelim...