Gazeteci- Yazar Murat Yetkin, YetkinReport’ta yayınladığı son yazısında MetroPoll Araştırma’nın “Türkiye’nin Nabzı” anketini değerlendirdi. “Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’na hem iyi hem kötü haberler” diyen Yetkin, en beğenilen siyasetçiler anketini açıkladı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in listede olduğu görüldü.
İşte Yetkin’in o yazısı ve liste:
"MetroPoll araştırma şirketinin Nisan başında yayınlanan Mart 2020 “Türkiye’nin Nabzı” raporunda hem Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Tayyip Erdoğan, hem de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu için iyi ve kötü haberler var.
Bunların bir kısmı medyada çıktı. Örneğin, Mart sonu itibarıyla seçim yapılmış olsa AK Parti’ye oy vereceklerini söyleyenlerin oranının yüzde 33,7, CHP’ye vereceklerin ise 17,7 olduğu yayınlandı. AK Parti oylarında binde 2 düzeyinde belli belirsiz bir artış varken, bir önceki aya göre aynı kaymış sayılabilecekken, CHP oylarında bir önceki aya göre yüzde 3’lük bir düşme olduğu gözleniyordu. Aynı şekilde HDP, İYİ Parti ve hatta MHP oylarında da birer puanlık düşüşler gözleniyordu. Buna karşın kararsız oylarda 6 gibi bir yükseliş vardı, hem de bir ay içinde.
MetroPoll Genel Müdürü Özer Sencar’a sorduğumda bunun iki nedeni olabileceğini söyledi. Birincisi, Koronavirüs salgını nedeniyle insanların medet umdukları hükümet ile ters düşmeme kaygıları olabilirdi. İkinci ihtimal de yine salgın nedeniyle anketin yüz yüzde değil telefonla yapılmış olmasından kaynaklanıyordu. AK Parti’ye oy vermeyecek bazı vatandaşların telefonda renklerini göstermekten çekinip, kararsızlık beyan ettikleri anlaşılıyordu. Böylece kararsız olduğunu, boş atacağını ve sandığı protesto edeceğini söyleyenlerin toplamı ise yüzde 23,4 ile AK Parti ardından ikinci sıraya yerleşiyordu. Zaten kararsızların dağıtılarak tahmin yapılmamış olmasının nedenlerinden biri de bu olsa gerek.
Erdoğan’ın popülaritesinde artış ne demek?
Ancak “Türkiye’nin Nabzı” araştırmasının kamuoyuna yansımayan başka sonuçları da vardı. Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şubat sonu itibarıyla 42,4 olan popülaritesi, beğenilirliği sadece bir ay içinde, Mart sonuna dek tam yüzde 14,8 sıçrayarak yüzde 57,2 olmuştu. Bu, Cumhurbaşkanlığından memnuniyet oranıyla aynı şey değildi. Gerçi o da hemen hemen aynı oranda, yüzde 14,7 artarak 41,4’ten 55,8’e çıkmıştı.
Bu Erdoğan için iyi haberdi. Erdoğan için kötü haber ise, kendi popülaritesinin yüzde 14,8, neredeyse yüzde 15 artıyor görünmesine karşın partisinde neredeyse yaprak kıpırdamamış olmasıydı.
Erdoğan’ı bu sonuca bakıp erken seçime gideceğini düşünen yok zaten. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye ekonomisi de koronavirüs salgınıyla sarsıldı. Ama bir konu daha var. Şu anda dünyada iş başında olup da popülaritesi artmayan hiçbir lider yok zaten. Geçenlerde New Yok Times’ta yayınlanan bir makale (Türkçesini buradan okuyabilirsiniz) her gün binlerce kişinin öldüğü ABD’de Başkan Donald Trump’ın popülaritesinin de yüzde 50’lerde olduğunu yazıyor. Fransa’da Emmanuel Macron hayatında görmediği yüzde 59’u koronavirüs krizinin ülkesini kasıp kavurduğu sırada görmüş. Ülkesi adeta bir felakete sürüklenmiş olan İtalyan Başbakanı Giuseppe Conte’nin popülaritesi yüzde 71; tam 27 puan artmış. Almanya’da Angela Merkel yüzde 79.
Neler mi oluyor? İtalya’nın Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Yöneticisi Nathalie Tocci “Savaş gibi bir durumda” diye bir açıklama getirmiş salgınla benzetme yaparak, “Sizi yönetenlere güvenmek istersiniz ve bu güven hissi, kötü liderler için de başarılı olanlar için de geçerlidir.”
“Türkiye’nin Nabzı” raporunda ise “Kriz ve kaos dönemlerinde artan belirsizlikler iktidara olan meyli güçlendiriyor olabilir” yorumu var; “Toplumlar, olağanüstü ve kaotik dönemlerle karşılaşınca, “güçlü liderliğe” ihtiyaç duyarlar. Türkiye’de de “COVID-19 tehdidi” ile karşısında toplum genelinde güçlü liderliğe özlem duyulduğu gözleniyor.”
İbre çabuk tersine dönebilir
“Ancak” diye şerh düşüyor İtalyan analist Tocci, “Öngörüm, eninde sonunda herkesin gerçek rengini göstereceği yönündedir.”
Sadece toplu ölümler değil, son bir ayda 13 milyon kişinin işsizlik başvurusu yaptığı ABD’de Trump’ın durumu da böyle. Nasıl açıklanabilir? Avrupa Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Direktörü Mark Leonard’ın açıklaması “İlk içgüdü bayrağın altında toplanmaktır, çünkü aksini yapmak vatanseverlikten uzak ve yararsız görünür” olmuş; “Ancak toplumlar uzun süre seferber edilemezler. İster istemez bir yorgunluk hâkim olur ve insanlar daha zor sorular sormaya başlar.” Önceki NATO Genel Sekreterlerinden George Robertson ise kriz anlarında hızla bir araya toplanan insanların “hızla buharlaşabileceğini” söylemiş kestirmeden giderek.
Nitekim Fransa’da Macron’un yeniden inişe geçtiğine dair işaretler var. Hayat normale döndükçe sorular başlıyor çünkü. Son haftalarda Türkiye’de hükümetin hâlâ kontrol altına alamadığı medyaya gözdağı verdiği görülüyor. Yeniden gazeteci tutuklamalarına başlanması, Fox TV’ye verilen cezalar, Sözcü, Cumhuriyet, Birgün, Evrenseli, Yeniçağ, Milli Gazete muhalif ya da eleştirel gazetelere siyasi ve ekonomik baskılar yoksa daha fazla soru sormaktan caydırmayı mı amaçlıyor?
Erdoğan deneyimli ve anketlerle çalışmayı seven bir siyasetçi, bu sonuçlar ve çok daha fazlası onun da önüne gidiyordur. Herhalde kendi popülerliği bir ayda yüzde 15 sıçrarken, partisinde yaprak kıpırdamamasının çok da iyi bir haber olmadığını görüyordur.
Kılıçdaroğlu’na da haberler var
Birinci sırada söz ettiğimiz üzere yüzde 57,2 ile Erdoğan’ı görüyoruz.
İkinci sırada Kılıçdaroğlu yok, ama İstanbul’un CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu var. Üstelik yüzde 53 ile hemen arkasında. Üçüncü sırada yine bir CHP’li, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, %44. Dördüncü İYİ Parti lideri Meral Akşener (%37,3), beşinci sırada MHP lideri Devlet Bahçeli (%35.2), altıncı sırada önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül (%34,3), yedi CHP’li İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer (27,3) ve sekizinci sırada yüzde 25,2 ile CHP lideri Kılıçdaroğlu yer alıyor. Yüzde 21,9 ile Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, yüzde 18,2 ile DEVA Partisi lideri Ali Babacan ve yüzde 15,6 ile hâlâ tutuklu bulunan önceki HDP eş-başkanı Selahattin Demirtaş’ın hemen üzerinde. Bu Kılıçdaroğlu için iyi haber mi, yoksa kötü haber mi? Nereden baktığınıza bağlı. Bir açıdan bakarsanız popüler siyasetçiler listesinin ilk onunda, “Top Ten” de 4 CHP’li siyasetçi var, dördü de aktif görevde. Başka açıdan bakarsanız, CHP’de üç aktif siyasetçi halkın gözünde CHP liderinden daha popüler görünüyor. Bunu da Kılıçdaroğlu’nun “oyun kurucu” olarak başarısı saymanız mümkün ilk açıdan bakmaya devam ederek. Parti içi demokrasi güzel bir şey, ama CHP Kurultayı öncesi çok rahat bir durum değil bu.
İlginç bir başka durum listede Erdoğan’dan başka AK Parti üyesi bulunmaması. Bu da Erdoğan için dikensiz gül bahçesi gibi görünebilir. Ama bakın Gül, Davutoğlu, Babacan gibi isimlerin yollarını Erdoğan’dan ayırdıktan sonra popülaritelerini devam ettirdiği görülüyor.
Koronavirüs her şeyin üzerine kalın bir örtü sermiş gibi görünüyor ama örtünün altında ekonomik çalkantılar da, siyasi çalkantılar da olanca hararetiyle devam ediyor. Örtü umarım en kısa zamanda halka ve ülkeye olabilecek en az hasarla kalkar da bu gündeme dönebiliriz. O zaman hayaller ve gerçekler daha iyi anlaşılabilir.