Ahmet Bahadır Alpsan, 1972 yılında rahatsızlanan annesine uygun kan bulunamaması üzerine kan bağışçısı olmaya karar verdi. O yıllarda pek çok hastanede kan grubu uyan hastalara bağışta bulundu. Alpsan, 1984 yılında doğum sonrası sarılık teşhisi konulan oğlu Muzaffer Olcayto Alpsan için de kan bulunmasında zorluk yaşadı.
Hastalara kan vermeye devam eden baba Alpsan, 1988 yılında Türk Kızılaya düzenli kan bağışlamaya başladı ve 219 kan bağışı sayısıyla rekortmen oldu.
Alpsan, 58. kan bağışına ulaştı.
"İnsan hayatına dokunuyoruz"
Muzaffer Olcayto Alpsan, AA muhabirine, babasının vefatının çok ani olduğunu, bir yıl geçmesine rağmen hala onun yokluğuna alışamadığını söyledi.
Babası sayesinde kan vermeye başladığını anlatan Alpsan, "Bir ünite kan ya da trombosit veriyoruz, bir insanın hayatına dokunuyoruz. Bu hayatta bir insanın hayatını kurtarmaktan daha değerli ne olabilir ki? En büyük sevaptır, hem de vicdanı rahatlatır. Babam böyle biriydi, insanları mutlu ederek kendi de mutlu olurdu. Benim de böyle bir huyum var. Ondan kaptığım en önemli özelliklerden biri o." dedi.
Alpsan, babasının birçok kişiyi bağışçı olmaları için ikna ettiğini belirterek, vefatının ardından Türk Kızılaya yalnız gelmesinin kendisini çok üzdüğünü ifade etti.
Babasına olan sevgisinden bahseden Alpsan, duygularını şu sözlerle dile getirdi:
"Benim için Kızılay demek babam demek. Babam demek Kızılay demek. Duygulanıyorum. Babamı aklıma getiriyor. Arkadaşlarımı ve çevremi hep Türk Kızılaya yönlendiriyorum. Herkes kan versin, bir cana dokunsun. Bu bir iyilik zincirine dönüşsün. Kendinizi çok iyi hissedeceksiniz. Babamın bana da herkese de vasiyetiydi. 'Kan vermek bir cana dokunmak, hem insanlık adına hem de kendi sağlığınız için önemli.' diyordu."
Alpsan, babasının kan bağış rakamına ulaşmayı çok istediğini, bunun için ömrü yettikçe bağışta bulunacağını sözlerine ekledi.
Türk Kızılay Ege Bölgesi Kan Merkezi Müdürü Barış Dolaş ise Türkiye rekortmeni Ahmet Bahadır Alpsan'ın 219'u kendilerine olmak üzere hayatı boyunca 440 kez (hastanelerle birlikte) kan bağışında bulunduğunu söyledi.
Alpsan'ın hayattayken birçok hastaya kanıyla şifa olduğunu belirten Dolaş, "Vefat etti ama çocukları aynı kültürü yaşatmaya devam ediyor. 70 yaşına kadar kan bağışına devam etti. Vefat ettiği güne kadar 3 ayda bir kendisi kan bağışı veriyormuş gibi kırmızı minibüsüyle evlerinden 10 kişi alır, onlar burada kan bağışı yaparken kendilerine refakat eder, onları bizimle kan bağışı hakkında bilgilendirir, sonrasında yemek ikram eder, onları evlerine kadar götürürdü." ifadelerini kullandı.
"Şimdi oğlu trombosit aferezinden, kök hücre numunesi bağışından tam kan bağışına kadar 58. bağışını yapıyor. Lösemi, talesemi hastası çocuklardan, kan ihtiyacı duyan bebeklerden yeni doğum yapmış anneye kadar herkese o şefkat elini babasının gölgesinde uzatmaya devam ediyor. İnsanlar birbirlerine bağ, bahçe, ev ve arabayı miras olarak bırakabilirler ancak hiç tanımadıkları insanlara, toplumun en hassas noktaları lösemi ve talesemi hastası çocukları emanet eden bir mirasa tıp eğitimim ve mesleki kariyerim boyunca ilk defa şahit oluyorum."