GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
4 Temmuz 2025 Cuma 17:31

Özgür Özel’den Manavgat tepkisi: Gizli yürütülmesi gereken süreçler önceden ilan ediliyor

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Manavgat Belediye Başkanı Niyazi Nefi Kara’nın gözaltına alınmasına ilişkin yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 gün önce “diğer şehirlerde de operasyonlar olacak” sözlerini hatırlattı. Özel, “Gizli yürütülmesi gereken bir sürecin önceden ilan edilmesi, Cumhurbaşkanı’nın doğrudan bilgi aldığını gösteriyor” dedi

Yargı süreçlerine ilişkin konuşan Özel, “Hiçbir siyasetçi ve yerel yönetici yargılanmaktan muaf değildir. Ama bu yargılamanın hukuka uygun, adil, açık, çok istisnai şekilde tutuklu ama genel kaide olarak tutuksuz olarak gerçekleştirilmesi lazım” dedi.

Eski İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer ve beraberindekilerin gözaltına alınıp tutuklamaya sevk edilmesine ilişkin, "Bugün İzmir’de Tunç Soyer 99 kişiyle birlikte tutuklamaya sevk edildi. Zaten listelerde olan herkesi çağırmışlardı. Bu kişilerin 30-40’ının konuyla alakasız olduğunu herkes biliyordu. Yani savcılık hemen herkesi tutuklamaya sevk etmiş." ifadelerini kullandı.

AK Parti dönemine ait belediyeler hakkında açılmak istenen yolsuzluk dosyalarının işleme alınmadığını belirten CHP Genel Başkanı, “İstanbul’da 36 tane dört başı mamur kanıtlı, İBB’nin AKP döneminden yolsuzluk dosyası var, ilgilenen yok. Ankara’da 92 tane var, ilgilenen yok” ifadelerini kullandı.

Özel, Silivri'deki Marmara Cezaevi'nde tutuklu bulunan Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan diploma davasına tepki göstererek, "Mesele doğrunun araştırılması değil, İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi olduğu çok açık. Saray rejimi Ekrem İmamoğlu’nu kendine risk görmüş, imha etmek için ne gerekiyorsa yapıyor" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri'deki Marmara Cezaevi'ndeki Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan diploma davasına tepki göstererek, "Mesele doğrunun araştırılması değil, İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi olduğu çok açık. Saray rejimi Ekrem İmamoğlu’nu kendine risk görmüş, imha etmek için ne gerekiyorsa yapıyor" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Genel Merkezi'nde Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan ile bir araya geldi. Özel ve Aslan açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Alamadığınız her haber 10 gün öncesinden Cumhurbaşkanı'nın elinde"

Özel, Manavgat Belediyesi'ne yapılan operasyon ve lisans diploması iptal edilen CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında “zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik” suçlamasıyla 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası ve siyasi yasak talebiyle iddianame düzenlenmesinin sorulması üzerine şu yanıtı verdi:

"Niyazi Nefi Kara haberini şimdi ben de basın toplantısı sırasında öğrendim. Kendisi önceki dönemden milletvekilimiz. Manavgat'ın çok sevilen bir doktoru, değer verdiğimiz bir arkadaşımız. Bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgim şudur; Recep Tayyip Erdoğan'ın bundan 10 gün önce 'Sadece İstanbul değil, diğer yerlerde de benzer operasyonlar olacak' demesidir. Ama bu operasyonlar zaten soruşturma kanunlara göre gizlidir. Kimseye haber verilmez bir soruşturma yapılırken. Ama Akın Gürlek'in her gün, gece saat gözetmeksizin doğrudan telefonla Cumhurbaşkanı'na bilgi verdiğini hatta gelip doğrudan Cumhurbaşkanı'yla görüşme imkanını bulduğunu, Cumhurbaşkanı'nın İstanbul'a uçakla geldiğinde gittiğindeki karşılamalar sırasında baş başa bilgiler verdiğini biliyorduk. Ardından Cumhurbaşkanı evveli gün ve bugün gerçekleşen operasyonları 10 gün öncesinden söyledi. Bu kadar gazetecisiniz. Bu kadar tecrübeli muhabirler var. Kuvvetli büroları var gazetelerin, televizyonların. Sizin alamadığınız her haber 10 gün öncesinden Cumhurbaşkanı'nın elinde. Yani demek ki açık kaynaklardan elde edilebilecek bir haber yok. Olsa birinizden birisi diğerlerinden önce onu bulur, öğrenir ama gizli kaynaklar, başsavcılıklar doğrudan Cumhurbaşkanı'na o konuda bilgi veriyor. O da onun siyasi iletişimini yapıyor.

"En büyük iyiliği gerçek hırsızlara yapıyorlar"

Hiçbir siyasetçi ve yerel yönetici yargılanmaktan muaf değildir. Ama bu yargılamanın hukuka uygun, adil, açık, çok istisnai şekilde tutuklu ama genel kaide olarak, tutuksuz olarak gerçekleştirilmesi lazım. Bugün İzmir'de Tunç Soyer 99 kişiyle birlikte tutuklamaya sevk edildi. Yani zaten listelerde olan herkesi çağırmışlardı. Bu kişilerin 30-40 tanesinin konuyla hiç alakasız olmadığını herkes biliyordu. Yani savcılık hemen herkesi tutuklamaya sevk etmiş. İstanbul'da tutuklamaya sevk edilmeyen kimseyi görmüyoruz. Bugün Manavgat'ta bakalım neler olacak. Ama hal böyle olunca en büyük kötülüğü adalete, insanların adalete olan inancını zayıflattıkları için, bu ülkeye yapıyorlar. En büyük iyiliği de gerçek hırsızlara yapıyorlar. Gerçekten hırsızlar, yolsuzlar araya kaynıyor gidiyor.

"Memlekette AK Partili olursan istediğin kadar pisliğe bulaşmış ol, soruşturma kovuşturma yok"

Ankara Büyükşehir Belediyesi 92 tane İstanbul Büyükşehir Belediyesi 36 tane dört başı mamur yolsuzluk dosyasını, kanıtları, faturaları, şahitleri, ifadelerini hazırladı. Onlara Süleyman Soylu geldi el koydu. Hiçbirisini savcılığa yollamadı. Geldi el koydu. Bir tane savcı da merak etmiyor. İstanbul'da 36 tane dört başı mamur kanıtlı İBB - AKP döneminden yolsuzluk dosyası var ilgilenen yok. Ankara'da 92 tane var ilgilenen yok. Manisa Büyükşehir'de rahmetli Ferdi Zeyrek önceki Cumhuriyet Başsavcısı'na sekiz dosyadan bahsetmiş, üç dosyayı tüm belgeleriyle teslim etmişti. Ferdi öldü gitti. Başsavcı eve ziyarete geldi. Eşine dedi ki; 'Yapabileceğin bir şey var mı?' Eşi o acılı haliyle döndü başsavcıya dedi ki; 'Ferdi yalvarıyordu size çok büyük yolsuzluklar var. Onun emanet ettiği dosyalar emanetimiz olsun' dedi. Sayın Başsavcı söz verdi gitti. İlk kararnameyle başka yere gitti. Şimdi geleni inşallah o dosyaları açar bakar. Türkiye'nin dört bir yanında Adalet ve Kalkınma Partisi, İstanbul'un, Ankara'nın, Balıkesir'in, Düzce'nin ve sekiz ilin, çok sayıda ilçenin belediye başkanlarını 'İstifa edin. Yoksa biz gereğini yaparız' diye istifa ettiler. Ben bir partinin genel başkanıyım. Bir genel başkan bir belediye başkanına istifa et yoksa gereğini yaparım dediğinde çok çok onu partiden atar. Ben belediye başkanlığı görevinden alamam. Eğer Melih Gökçek Ankara Belediye Başkanlığı'ndan istifa etmeseydi 'Biz görevden alacağız' diyor ya, iki seçenek var, ya terör ya yolsuzluk. İstifa etti. Terörden mi suç duyurusunda bulundular, yolsuzluktan mı soruşturma açtılar? Bu bütün istifa ettirdikleri için geçerli. Memlekette AK Partili olursan istediğin kadar pisliğe bulaşmış ol, soruşturma kovuşturma yok. CHP'liysen Cumhurbaşkanı'nın talep ve tensipleriyle soruşturma üstüne soruşturma. Bir kez daha söylüyoruz; yargılanmaktan kaçmayız. Ama tutuklu yargılanmak büyük bir zulümdür. Mussolini’nin ön infaz yöntemidir. Milletin gözünde belediye başkanını hapse girmiş göstermektir. Örneğin Aziz Kocaoğlu 379 yılla yargılandı. Tamamından beraat etti. Onu o gün hapse koysaydınız ne olacaktı? O yüzden tutuksuz yargılamanın esas olması lazım. 99 kişiyi birden tutukluluğa sevk etmek nedir? Gerçekten anlamak mümkün değil.

"Ekrem İmamoğlu’nu risk olarak ortadan kaldırmak için her şeyi deniyorlar"

Diploma davası ile ilgili; 8 yıl 9 ay zincirleme olarak usulsüzlük yapmaktan. Bu davanın eklerine üniversitenin cevabı girdi. ‘Niye siz üniversite yönetimi olarak diplomayı iptal ettiniz?’ Bir önceki hakim sordu ya bunlara. ‘Diploma iptali sizin işiniz mi?’ diyor. Bunun işi ağaçları falan zehirlemek ve zehir satın almak, duvarları boyamak, ring seferi düzenlemek, üniversitenin yönetim kurulu bu. Onlar öğrenci okutmuyorlar. Öğrencileri fakülteler okutuyor, sınav yapıyor ve diploma veriyor. Üniversite, fakültelerin bulunduğu yere fiziki hizmet veriyor, koordinasyon sağlıyor. ‘Niye diplomayı veren okul değil de siz iptal ettiniz?’ ‘Daha önce 15 kez toplanıp ‘Bir usulsüzlük yoktur’ dedikleri için, hata, noksan yoktur dedikleri için fakülteye değil üniversite yönetim kurulunu toplayıp iptal ettik’ diyor. Eskiden fakülte dekanı ‘sağlık sebebiyle’ diye bir dilekçe vermişti. Diyorlardı ki dekanın istifa sebebi sağlık. Yazıda açıklık getiriyor. ‘Sağlık sebebini ileri sürerek istifa etti’ diyor. İki paragraf altta diyor ‘Bu dekan bu iptali yapmadığı için istifayı tercih etmişti. Yerine de atama yapılamadı, yeni dekan gelmedi. O yüzden yönetim kurulu toplanamadığı için biz toplandık’ diyor. Bir başka gerekçe olarak da. Oysa ki çarşamba günü toplanacaklardı. Apar topar salı günü yaptılar bunu. Ve bu belgeleri isteyen mahkemeyi de heyeti değiştirdi AK Parti. Yani burada nasıl bir kötülük olduğu ortada. Efendim, üniversite ilan vermiş çağırmış Ekrem İmamoğlu’nu. Onunla bir giden 27 kişinin de diplomasi yazık zayi oldu. Sorbonne’dan doktoralı, üniversitenin dekanı lise mezununa dönüştü. Bir de organize olarak usulsüzlük yapmaktan dava açıyorlar. Bakın fakültenin ve üniversitenin cevabı o kadar net ki. ‘Bize iptal et dediler, onlar etmeyince bize ettik. Toplanmadılar, biz yaptık. 15 kere sorduk usulüne uygun dediler diye biz ettik’ diyorlar. Yani mesele doğrunun araştırılması değil, İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi olduğu çok açık. Saray rejimi Ekrem İmamoğlu’nu kendine risk görmüş, imha etmek için ne gerekiyorsa yapıyor. Bakın daha hiçbir şeyden, diplomadan sonuç alamadı, bu davadan alamadı, ahmak davasından alamadı. En son böyle omuz üstünden roket atacaklar Ekrem İmamoğlu’na. Başka çaresi yok. Ekrem İmamoğlu’nu risk olarak ortadan kaldırmak için her şeyi deniyorlar. En son bir roketatarla saldıracaklar demek ki. Başka bir çare yok. Böyle bir şey olabilir mi?"