CHP Genel Başkanı Özgür Özel, gözaltına alınan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için açıklama yaptı. Özel, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Bu ülkenin umudunu, geleceğini çalmak isteyenler yargı eliyle uzun zaman önce başlattıkları tacizleri en hadsiz evresine getirdiler. 16 milyon İstanbulluya hizmet etmek için 3 kez seçilen Ekrem İmamoğlu ve 105 arkadaşımız, belediyemizin bürokratları, çağrıldıklarında gidebilecekleri bir yere çağrılmadan, ayıplı bir muameleyle İstanbul'un iradesine saldırdılar. Yapılan iş bir darbe girişimidir.
Haftalar önce bir darbe mekanizmasının işlediğini anlatmıştım. Bunun İstanbul'a gönderilen bir aparat ile yapıldığını anlatmıştım. Kendisi 20 davayla seyyar bir adalet giyotini olarak görevlendirilmişti. Bir partinin genel başkanının görev verdiği kişi, İstanbul'da Cumhuriyet Başsavcısı oldu. 9 Ekim'den bu yana adaleti katletmeye, bunları haber yapanı suçlu görmeye hapse atmaya, bizleri yıldırmaya çalışıyor.
Bunun nedeni 31 Mart Seçimleri'nin Erdoğan tarafından hazmedilememiş olmasıdır. Güya meşruiyetini sandıktan alıyordu. İlk kez kaybetti ve 2. parti oldu. İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder dediği şehri 3. kez kaybetti. Beylikdüzü dahil Ekrem İmamoğlu onu 4 kez yendi. O yüzden her gece kendi sesiyle uyanıyor. İstanbul'u kazanan Ekrem İmamoğlu Türkiye'yi kazanacaktı.
İşte bu ruh hali, bu hazımsızlık, demokrasi treninden indi darbecilerin safına inip o istasyona katıldı. Tayyip beyin indiği istasyonda 15 Temmuz'u yapanlar, Kenan Evren vardır. Artık onların yol arkadaşıdır. Bu yüzden tercihi milletin karşısına devleti dikmek olmuştur. Bu halk devletini sever, askere gider, vergi verir. Ama devlet, milletin karşısına dikilirse, millet kazanır. Kenan Evren daha önce 'Şu adayı seç' dediğinde sivil adayı seçen bu milletin feraseti hasıl 31 Mart'ta TRT, AKP'nin TV'si olduğunda milletin adayı kazandıysa; bu sefer de milletin karşısına Erdoğan'ı dikseler de millet kazanacaktır.
İMAMOĞLU ONA HİÇ YENİLMEDİ
Bu millet, bu halk devletini sever, saygı duyar, çağırın askere gider, ister vergi verir, evladını şehit verir ama devlet milletin karşısına dikilirse, devletle millet yarıştığında millet kazanır. Daha önce Kenan Evren bu millete "geç bu kişiyi seç" dediğinde, parmağıyla işaret ettiğinde sandığın birisinde kendi varken onun dediğini değil bir sivil adayı seçen bu milletin feraseti 15 Temmuz'da demokrasinin karşısındaki o meczuplar ordusuna karşı sandığı ve sandığın seçtiklerini koruyan bu millet nasıl 31 Mart'ta valiler il başkanı, kaymakamlar ilçe başkanı, Anadolu Ajansı Cumhur İttifakı ajansı, TRT AKP'nin televizyonu olmuşken, karşımıza devlet dikilmişken millet kazandıysa, milletin adayı Ekrem İmamoğlu kazandıysa bu sefer de milletin karşısına devleti diken Erdoğan'a karşı bu millet yine kazanacaktır.
Bütün kazanımlarının, camisinden özgürce okunan ezanın da, dalgalanan al yıldızlı bayrağın da, ay yıldızlı bayrağın da, kendisinin tüm özgürlüklerinin de, elindeki tapusunun da, diplomasının da, banka hesap cüzdanının da cumhuriyet ve onun var ettiği sandık güvencesinde olduğunu bilir. Siz anayasayı askıya alırsanız 35 yıl önce gazete ilanıyla çağırdığınız, 3 yıl boyunca kendinden önce ve kendinden sonra da olan yüzlerce arkadaşıyla birlikte başvuran birinin evraklarını inceleyip iki dersi hariç diğer dersleri baştan aldırtıp ona diploma düzenleyip verdiyseniz, o üniversite doktor da mezun ediyor.
31 yıldır ameliyata girebilirsin deyip milletin canının emanet edildiği o diplomayı veren üniversite gelen bir talimatla, hatta iki kez gelen o aparatın iki kez taciziyle "hadi iptal edin, hadi iptal edin" diplomayı iptal ederken aslında dün akşam Türkiye Cumhuriyeti'nde hukuk devletini, hukuk güvencesini iptal etti. Bu mantıkla artık kimsenin tapusunun, kimsenin elindeki hisse senedinin, devlet borç senedinin, banka cüzdanının hiçbirinin bir garantisi yoktur, aynı mantıktır.
27 KİŞİNİN GÜNAHI NE?"
35 yıl sonra diploma iptal edenin etme gerekçesi ne? Nedir o gerekçe? Dün, dün bir elde 28 kişinin diploması iptal edildi. Ekrem İmamoğlu benim yoldaşım, onu ayırıyorum. Diğer 27'sinin günahı ne? 35 yıl önce Türkiye'nin 2025, bilemedin 26 yılında ülkeyi yönetecek cumhurbaşkanıyla aynı sınıfta okumuş olmak.
Suçları Ekrem İmamoğlu'nun, Tayyip Bey'in bileğini bükemediği bir siyasetçinin 35 yıl önce sınıf arkadaşı olmak.
Olur mu ? Sen onunla aynı okulda okuduysan, ben onu yenemiyorum, seçime girmesin diye diplomasını iptal edeceğim. Kurunun yanında yaş da yanar. Ekrem'in yanında arkadaşları da yanar. Bu devletin bu millete verdiği en büyük değer seçebilme özgürlüğüdür. Tayyip Erdoğan seçebilme özgürlüğüne el atıyor. Ekrem İmamoğlu'nun aday olabilme özgürlüğü elinden alınmıyor. Bu milletin istediğini cumhurbaşkanı seçebilme özgürlüğü elinden alınıyor. Ben dün akşamdan itibaren 16 muhalefet partisi, özcesi Cumhur İttifakı hariç Türkiye siyasetinin gerisi gösterdikleri dayanışmaya, attıkları sosyal medya paylaşımlarına, yaptıkları sosyal medya paylaşımlarına, açtıkları bana ve Ekrem Başkan'a telefonlara, buraya kadar ziyaretlerine yürekten teşekkür ediyorum.
Ve herkes sinmişken, herkes susmuşken İstiklal Marşı'ndaki korkmayla ayağa kalkıp korkmayıp İstanbul Üniversitesi'nden başlayıp buraya kadar gelen ne barikat ne bir başka şey dinleyen gençlere teşekkür ediyorum. Elbette örgütümüze, bütün siyasi partilerin çok değerli üyelerine teşekkür ediyorum.
Ekrem Başkan hakim karşısına çıkınca yanı başında, yanında, yanında olacağım ana kadar Ekrem Başkan'a emanet edilen ve Ekrem Başkan'ın hepimize emaneti İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne burada sahip çıkacağız. Buradayız, bir yere ayrılmıyoruz.
Sayın, en son Sol Parti ziyaret etti. Sayın Müsavat Dervişoğlu sağ olsun yoldaymış, geliyor. Dayanışma ziyaretlerini de burada kabul edeceğiz. Milletin emanetini, milletin emanetine sonuna kadar sahip çıkan bir belediye başkanına, bir belediye meclisine ve İstanbul'un iradesine katkı sağlamak, onlarla birlikte olmak, onlarla mücadele etmek için ben Saraçhane'deyim. Biz Saraçhane'deyiz. Nerede olalım diye soranlara buyurun Saraçhane'ye diyoruz.
Sürecin tamamının nasıl hızlandığını, nasıl aceleye geldiğini hepiniz biliyorsunuz. Çarşamba günü İşletme Fakültesi diploma iptal etmeyeceği anlaşılınca birileri kararlar bağlarken birileri bir gün öncesine yetkisiz bir yönetim kurulunu çağırıp diplomayı iptal ettirdiler.
Bir yandan da aylardır duyduğumuz iftira ve kumpas davalarından o mu, bu mu, bu mu değil hepsini birden bu sabah devreye soktular. Bir tane amaç var. Bu millet bir demokrasi devrimine sandıklarından o kadar büyük bir önem verdi ki kısa şubatta 1 milyon 500 bin olan üye 1 milyon 750 bine çıkınca bu engel tanımaz gençler baba ocağına koşturunca, hangi siyasi görüşten olursa olsun herkes bu mücadeleyi bir demokrasi teminatı olarak görünce ve Ekrem Başkan da çıkıp bütün Türkiye'yi ayağa kaldırınca hesabı şöyle yaptılar:
Ne gün bunların ön seçimi? Pazar. Kaç gün gözaltı süresi? Dört. Dört gün geliye gelip bu pisliği bugün başlattılar. Güya bizi durduracaklar. Bugün İzmir'i durdurabildiniz mi? Ankara'yı, Adana'yı, Trabzon'u durdurabildiniz mi?
"SON CHP'Lİ HAPSE TIKILANA KADAR..."
Siz ne bizi ne Ekrem Başkan'ın mücadelesini durduramayacaksınız. Biraz önce avukat arkadaşlarım yanındaydı. Sizlere elleriyle yazdığı bir metni arkadaşlar paylaşmış olmalı. Bana elleriyle yazdığı metin ömrüm boyunca, ömrüm boyunca onur nişanımdır, saklayacağım ve avukatlar şunu söylüyor: Nezarethanelerin morali en yüksek, başı en dik, en inanan, en güvenen, en yüksek morali kendisi orada tutanlar ve onunla birlikte olanlar için de yine İstanbul'un muhafızı, hepimizin gelecek umutlarının muhafızı Ekrem İmamoğlu'dur.
Sağlığı yerindedir, morali yerindedir, kararlılığı yerindedir, umudu ve ümidi yerindedir. 23 Mart günkü sandıkları 1 milyon 750 bin üyemize emanet etmektedir. Kendisiyle 10 gün önce konuştuğumuzda, her yerden bu kirli duyumlar gelirken "Sayın Genel Başkan'ım ben o gün nerede olursam olayım o sandıklar kurulacak değil mi?" dediğinde dedim ki: "Eğer toprak altında değilsem o sandığın başında olacağım, o sandığın başında olacağım. Son CHP'li hapse tıkılana kadar, vurulana kadar o yolun yolcusuyuz."