GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
8 Ocak 2021 Cuma 17:58

MESLEK FABRİKASI'NDA MADALYONUN ÖTEKİ YÜZÜ!

İzmir'de günlerdir süren ve yandaş medyanın da devreye girmesiyle İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik karalama kampanyasına dönüşen Meslek Fabrikası eğitmenlerinin eylemi, içeride rahatsızlık yarattı. Eyleme katılmayan birçok eğitmen, kendilerine hiçbir zaman "daimi iş sözü" verilmediğini, yıllardır Halk Eğitim'den çok daha iyi koşullarda İBB bünyesinde çalıştıklarını anlatırken, eylemci arkadaşlarına sitem etti.

SONKALEİZMİR (ÖZEL)- İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Projeler Dairesi Başkanlığı’na bağlı olarak 13 kurs merkezinde faaliyet yürüten Meslek Fabrikaları, günlerdir amacının çok dışında bir tartışmanın içine çekilmiş durumda... Meslek Fabrikaları'ndaki kurslarda görevli bir grup eğitmen, bugüne kadar taşeron firma ile yapılan sözleşme çerçevesinde çalıştırıldıklarını, artık "kalıcı iş" istediklerini belirterek Kemeraltı Çarşısı'ndaki İzmir Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binası önünde eylem başlattı. "Daimi iş istiyoruz" diye pankart açan eğitmenler, Başkan Tunç Soyer seslerini duyana kadar eyleme devam edeceklerini açıkladı. Ancak, eylem, yandaş basının devreye girmesiyle İBB'ye ve bugüne kadar binlerce kişiye meslek, iş olanağı sağlayan Meslek Fabrikaları'na yönelik karalama kampanyasına dönüştü.

(Bir grup eğitmenin, Kemeraltı'ndaki İBB binasının önünde başlattıkları eylem sürüyor)

BİZ RANDEVU İSTEDİK, ONLAR GREV İSTEDİ...

Eylemci eğitmenlere, kendi arkadaşlarından tepki geldi. SONKALE'ye konuşan eğitmenlerden aşçılık ve pastacılık öğretmeni Aysun Kandemir, "Arkadaşlarımızın birçoğunu tanıyorum ve seviyorum. Ancak verilen beyanlar ve yapılan eylemi doğru bulmuyorum. Hatta bu beyanları okudukça, hem kurum adına hem arkadaşlar adına çok üzülüyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesi hiçbir şekilde bizim hakkımızı yemedi. Tersine, ücretlerimizin hepsini fazlasıyla ödedi. Fazla mesailerimizi bile dakikası dakikasına yatırdılar. Müdürlerimiz, amirlerimiz hiçbir zaman eğitimcileri geri çevirmedi. Taleplerimizi hep karşıladılar. Bizler de o eylemci arkadaşlarımızla aynı ücretleri alıyoruz. Bu grev kararının doğru ve hakkaniyetli olmadığını söyledik. Başkanımızdan randevu isteyelim, daimi işle ilgili taleplerimizi iletelim dedik. Ama onlar bizim bu önerimizi reddedip 'grevle sesimizi duyuralım' dediler. Sonuçta ortaya böyle bir manzara çıktı" dedi.

PANDEMİDE SIRF ÇALIŞABİLELİM DİYE İYİLİK YAPTILAR

Eğitmen Aysun Kandemir, bazı basın organlarında çıkan haberlere de tepki gösterirken, "Yok başkanımız (Soyer'den bahsediyor) yanına gidenleri makamından kovmuş. Yok iş sözü tutulmamış. Bunların hiçbiri doğru değil. Ben tüm arkadaşlarımızla iç içeyim. Ayrıca bize istihdam garantisi verilmedi zaten. Biz geçici süreli öğretmenleriz. Türkiye'nin her yerinde de bu böyle. Hatta pandemi başlayıp kurslar kapanınca sıkıntı çekmememiz için hemen bizi maske bölümüne yolladılar. 'Ben pastacılık öğretmeniyim, ne anlarım dikişten' dedim. Olsun gel sen yine, getir götürde, paketlemede, sayımda çalışırsın dediler. Sırf alacağımız para kesilmesin diye bize böyle iyilik yaptılar. 9 ay boyunca herkes evinde otururken biz fazlasıyla paralarımızı aldık. Evlerimizi geçindirdik. Şimdu bu iyiliklere karşı böyle mi davranmak gerekiyor" diye konuştu.

İNSANLARI KIRIP İNCİTEREK OLMAZ

Halk Eğitim'de aynı şartlarda çalışan eğitmenlerin kendilerinden çok düşük, "asgari ücret" düzeyinde paralar aldığını aktaran Kandemir, "Tabii ki daimi iş istiyoruz. Ama bu şekilde insanları karalayarak, kırarak, inciterek olmaz. Böyle olduğu için, iş bu noktalara gittiği için çok üzünüz" dedi.

BANKA DEFTERLERİ KONTROL EDİLMELİ

Meslek Fabrikaları'ndan seramik öğretmeni Yeşim Dizer Nur ise şunları söyledi: "Gazetelerde çıkan haberler, yazılar ve demeçler tahammül edilebilecek gibi değil. Birçok arkadaşımızın yola çıkış amacı ile şu an durduğu yerler çok farklı. Ben şu son pandemi döneminde annemin sağlık durumu yüzünden pek faaliyetlere katılamadım. Ama belediye her zaman yanımızdaydı. Paramızı alamadığımız, kandırıldığımız gibi iddialar kesinlikle doğru değil. Dakikası dakikasına fazla mesailerimizi, maaşlarımızı fazla fazla aldık. Hiç hakkımız yenmedi. Çıkan haberlerin hiçbiri doğru değil. Hatta bence herkesin banka defterlerini kontrol etmeliler. İnsanlar biraz vicdanlı olmalı..."

İBB'DE ÇALIŞMAK KESİNLİKLE BİR AYRICALIK

Eylemin başlangıç amacından farklı yerlere taşındığı görüşünü yineleyen Nur, "Ben 2 yıldır Meslek Fabrikaları'nda çalışıyorum. Ama burada 11- 12 yıldır çalışan öğretmenler var. Yapılan bir rutin işlem vardır. Her yıl 27- 28 Aralık'ta sözleşme biter. Yine ihaleye girilir, sözleşme tamamlanır. Çalışacağımız bölgeler, kurslar belirlenir. Biz de işimize devam ederiz. Bu böyledir. Ama kimseye daimi istihdam sözü verilmez. Bize de verilmedi. Ben Halk Eğitim'den geçmeyim buraya... Şunu açık yüreklilikle söyleyeyim; İBB'de çalışmak kesinlikle bir ayrıcalık ve devam etmek istiyoruz. Bence arkadaşlarımız da eylemine son versinler" ifadelerini kullandı.

İYİLİK İÇİN VARIZ DEYİP BU NOKTAYA GELMEK ÇOK VAHİM!

Bilgisayarlı muhasebe ve klavye öğretmeni Rabia Kama ise pandeminin başından beri aralıksız çalıştığını ve insanların sağlığını korumaya vesile olan maskeleri diktiği için mutlu olduğunu söyledi. Yapılan eylemi "çok ayıp ettiler" diye eleştiren Kama, "Ben aslında muhasebe öğretmeniyim. Ama pandemi ile birlikte maske gerektiği için aralıksız çalışmaya başladık. Bu süreçte Tunç başkan bize iki kez ziyarette bulundu. Bu ziyaretlerde hiç bir şekilde kadro sözü vermedi. Sadece (meslek fabrikasıyla ilgili iyi şeyler düşündüğünü) söyledi. Biz de İzmir için biz de varız dedik. İyilik için varız dedik. Şimdi iyilik için varız deyip bu noktaya gelmek çok vahim" dedi.

ÇOK AYIP ETTİLER...

Kama, şöyle devam etti: "Maskematiklere konulan o maskeleri insanlar ellerine aldığında biz çok mutlu oluyoruz. Acaba bunu hangimiz dikmişti diye düşüyoruz. Biz iyilik için başladık bu işe. Zeki müdürümüz, belediyemiz hep arkamızdaydı. Her hakkımız verildi. Zannedersem arkadaşlar burayı çok sevdi, kalıcı olmak ve buradan gitmek istemiyor. O yüzden böyle bir hamle yaptılar. Ama çok ayıp ettiler. Ne Zeki müdürümüze, ne Tunç başkanımıza yapılabilecek bir şeydi bu..."

ŞUNU HAYATIM BOYUNCA HİÇ UNUTMAYACAĞIM

Uzun yıllardır emek veren eğitmenlerin beklemesine rağmen, Halk Eğitim'den daha kısa süre önce gelen eğitmenlerin bu eylemi tetiklediğini vurgulayan Kama, "Bu çok büyük bir haksızlık.. Özellikle şunu hayatım boyunca hiç unutmayacağım; pandeminin ilk anından itibaren evimin önünden alınıp işyerine bırakıldım, işyerinden alınıp evimin kapısının önüne bırakıldım.. Yani bizim canımızı, sağlığımızı bu kadar önemseyen bir anlayış var. Maaşlarımız tam ve kesintisiz şekilde verildi. Bunların hakkını ödeyemeyiz. Keşke bu taşeron sözleşmesi nedeniyle 2-3 ay ara verilmese... Ama bu her yıl yaşanan bir şey. İşten çıkarılma filan söz konusu değil. Aynı insanlar 2 ay sonra gelip bu kurumda çalışacaklar. Biraz sağduyulu ve hakkaniyetli olmalarını istiyorum. Bu kötü pandemi koşullarını fırsata dönüştürmemek gerekiyordu" diye konuştu.

SONKALE'nin ulaştığı, ismini vermek istemeyen çok sayıda eğitmen de benzer görüşler dile getirip, eylemi haksız bulduklarını söyledi.