GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Kültür-Sanat
9 Haziran 2019 Pazar 10:11

Kızlarağası Hanı'nda müthiş müzik ziyafeti

33. Uluslararası İzmir Festivali kapsamında, Soprano/Bas Allaturca, Kızlarağası Hanı’nda benzersiz bir müzik deneyimi yaşatacak.

İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın (İKSEV), Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Kalkınma Ajansı’nın katkıları, Eczacıbaşı Topluluğu’nun ana sponsorluğu, Portekiz Büyükelçiliği, İzmir İtalya Konsolosluğu ve İzmir Goethe Enstitüsü işbirliği ile düzenlediği 33. Uluslararası İzmir Festivali, 12 Haziran 2019 Çarşamba günü bir “ilk”e sahne olacak. Türk Müziği piyanisti Nihat Demirkol, soprano Oya Ergün ve bas Alparslan Mater’den oluşan Soprano/ Bas Allaturca, Festival izleyicisine “Yani Yorumlar”ını sunacak.

Türk Müziği Piyanisti Nihat Demirkol’un 2017'de Bas Alparslan Mater ve 2018’de Soprano Oya Ergün ile birlikte oluşturduğu “iki kişilik iki butik grup”, 33. Uluslararası İzmir Festivali için “ilk kez ve özel olarak” bir araya geliyor.

Demirkol, 12 Haziran 2019 Çarşamba günü 21.00’de Kızlarağası Hanı’nda seslendirecekleri 'Yeni Yorumlar' için şunları söyledi:

“Yeni Yorumlar repertuvarı, 3 eski öykünün buluştuğu, sıradışı bir yolculuktur... Ergün’ün, Barok repertuvarının yanında, ilk kez Hocası Margreet Honig’den duyup da unutamadığı;  'Her şarkıcı kendi anadilinde daha mutludur...' sözünün sevincini deneyimleme isteği, bu öykülerin bir tanesiydi. Mater, sanat hayatının başlangıcındaki 'eski üslûba' süzülmüş bir deneyim ve güncel yorumlar ile yıllar sonra yeniden ses olmayı düşünüyordu... Demirkol ise, Münir Nureddin Selçuk’un, Türk Müziği’nin piyano ile icrasında;  'kendisi bir orkestraya bedeldir' dediği Feyzi Aslangil ekolünü, saz eserleri ve tek piyano refakatindeki sözlü eserlerde yaşatmak istiyordu. Dinleyeceğiniz repertuvar, sert, keskin ve parlak tavrıyla, eşlikten fazlasını üstlenen piyanoyu, dinleyiciye, yeni bir resim olarak takdim ederken, gelenekten geleceğe uzanan şâheserlerin lezzetinden asla vazgeçmiyor... Onları, Soprano rengiyle, başka bir ses tekniğinin evrensel rüzgârıyla yelpazeliyor... Aynı tekniğin Bas renkleri ise Türk Müziği repertuvarına, makam ve usûllerin sırça köşküne dokunmadan, ama özgün bir bakış açısıyla bestelenmiş yeni soluklar ekleyebilmeyi düşlüyor.”