SONKALEİZMİR-Kazdağları'nda geçtiğimiz yıl altın arayışı için yüzbinlerce ağacın kesilmesinin ardından başlayan direniş birinci yılında devam ediyor. Doğayı korumak için başlatılan nöbet için Türkiye'nin dört bir yanından gönüllüler Kazdağları'na akın etti. İzmir Yaşam Alanları ve Kazdağları Dayanışması da direnişin birinci yılında yazılı bir açıklama ile 'Doğaya sahip çık' mesajı verdi.
Yazılı açıklama şöyle: Kazdağları nöbetinin 1. yılında bir aradayız.
Kazdağları'na çok uluslu ya da yerli şirketlerin madencilik saldırısı, 2000’li yıllardan beri devam ediyor. Dağların, nehirlerin, ormanların talana açık yerler olmadığını haykırıyoruz. Sadece Kazdağları’ndan değil, ülkenin dört bir yanından yükselen ‘doğaya sahip çık’ sesine kulak verdiğimiz için buradayız.
Doğaya hayat veren İda Dağı, civarındaki tüm pınarlarıyla, güzellikleriyle birlikte madencilerin talanına karşı ‘kurtarın bizi’ diyor.
Kazdağları ekosistemi içinde yer alan Kirazlı bölgesindeki maden proje sahası, geçtiğimiz yıl yüzbinlerce ağacın kesilmesiyle hepimizin yüreklerini acıtmıştı. Kanadalı şirket Alamos Gold’un ve onun yerli iştiraki olan Doğu Biga Madencilik’in Kirazlı’da, altın madeni için yaklaşık 350 bin ağacı katledişi, hepimiz için bardağı taşıran son damla olmuştu.
Tam bir yıl önce katliamı görmeye gelenlerin kaderine bırakıp gidemediği ve Kirazlı’daki Balaban tepesinin eteklerinde nöbet beklediği bir direniş başladı. Nöbet yeri, burada yaratılan dayanışma ile dostluklarla çoğaltıldı. Dayanışmayla kendi yaşam alanını ördü, köylüsünden kentlisine, gencinden yaşlısına, yerlisinden yabancısına herkes Kazdağları için Kirazlı’da buluştu.
Yaşam hakkı için farklılıklarını, çeşitliliği zenginlik olarak görenler, birbirlerine ve Kazdağları’na kenetlendi. Karda kışta, yağmurda, fırtınada, sıcak güneşin altında 4 mevsim Kazdağları’nın kucağında geçirildi. Nöbeti bitirmek için her türlü baskı ve suçlamalara, hala süren idari para cezalarına karşı kimse vazgeçmedi, vazgeçmiyor.
Madenci şirket Alamos Gold’un yani Doğu Biga Madencilik’in işletme ruhsatının yenilenmemesini ve kanunsuz ağaç kesimlerini yasaklayıp, şikayetlerle durdurulmasını sağlayan nöbet, kamuoyunun vicdanı oldu. Dünya iklim kriziyle boğuşurken, tüm dağlar, dereler, ormanlar rant projelerine peşkeş çekilip yok ediliyor. Yerli ya da yabancı şirketlerin kâr hırsına kurban ediliyor. Böyle bir dönemde Kazdağları’nda yükselen ses, tüm Türkiye’nin doğasının, para uğruna katledilmesi karşısında bir haykırışa dönüştü.
Yaşam Savunucuları “Ormanda kalmak yasak”, “Covid-19 pandemisinde burada kalamazsınız”, “ormana giriş yasak, “sokağa çıkma kısıtlamasında burada kalınmaz” gibi saçmalıklara karşı itirazlarını ve dava açma haklarını kullanıyorlar. Tüm bu nedenlerle yansıtılan para cezaları toplamı şimdilik 333 bin 744 liraya ulaştı. Bu rakam muhtemelen daha da artacak.
Buradan sesleniyoruz: hukuk işlemiyor, kamu görevlileri ve kolluk güçlerine kanunsuz emirler veriliyor. Bu uygulamalardaki sorumluların hemen yargılanmasını bekliyoruz. Verilen gerçek dışı idari para cezaları da iptal edilmeli! Adaletin tesisi için hemen şimdi adım atılmalı, bu büyük yanlıştan dönülmelidir.
Her ağacı tek tek savunan bizler, ne paranın ne de altının yaşamdan daha değerli olmadığını, mücadele ettikçe kazanılacağını biliyoruz. Ormanı, dağlarımızı savunmak suç olmamalı, değildir !
Kazdağları nöbetinin 1. yılında tüm Türkiye’den tek bir ses çıkıyor artık: Kazdağları Yalnız Değildir ve Her yer Kazdağları’dır.
Artvin Cerattepe’den Alakır Nehri’ne, Efemçukuru’ndan, Munzur’dan Amanos Ormanları’na, Hasankeyf’ten Murat Dağı’na, Kaz Dağları’ndan Erzincan’a kadar neredeyse her dağın başında, her dere kenarında bir doğa katliamı ve o katliama direnen, suyunu doğasını koruyan yaşam savunucuları var. Derdimiz büyük ama bir o kadar da ortak.
Bunun için Kazdağları direnişi sadece Kazdağları için değildir artık, baskı altında tutulmaya çalışılan tüm ekoloji mücadeleleri için de bir umuttur. Kazdağları’ndan yükselen ses, sular altında bırakılan Hasankeyf’in çığlığıdır da... Tüm yeryüzü evimizdir.
-Kazdağları’nı kurtarın!
-Alamos Gold’u tahliye edin ve tahrip edilen alanı rehabilite ederek tekrar yaban hayata kazandırın!
-Kazdağları’ndaki tüm madencilik projelerini iptal edin ve Kazdağları bölgesini koruma altına alın!
- Yaşam savunucularına kesilen tüm cezaları iptal edin!"