GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Türkiye
13 Ekim 2019 Pazar 12:42

KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı: Barış Pınarı da desek akan su değil kandır

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik askeri hareketinde bir an önce diyalog ve diplomasinin devreye girmesini istedi. Akıncı, "Türk- Kürt- Arap hiçbir çocuğun burnunun kanamasını arzulayamam. Daha önce de söyledim 1974’te biz adına Barış Harekatı desek de bu bir savaştı ve akan da kandı. Şimdi Barış Pınarı desek de akan su değil kandır," ifadelerini kullandı.

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik askeri hareketinde bir an önce diyalog ve diplomasinin devreye girmesini istedi.

“Bana göre Türkiye’nin mutlu ve huzurlu geleceği Türkü – Kürdü – Arabı ve Türkmeni ile tüm bölge halklarının diyalog içinde inşa edecekleri bir düzenle mümkün olacaktır. Suriye’nin toprak bütünlüğü içinde kendi sınırlarına sahip çıkabileceği ve Türkiye’nin de kendi sınırlarını güvende hissedebileceği bir durumun yaratılması gerekiyor,” diyen Akıncı, “Türkiye’nin iyiliğini ve terör belasından kurtulmasını istemeyen olduğuna inanmadığını” da belirtti.

Kıbrıslı cumhurbaşkanı, Suriye topraklarının artık neredeyse onuncu yılına girmekte olan savaşa doyduğu noktasında düşüncesini paylaşarak, “On yıldır akan kan bundan böyle de akmaya devam ederse barışa ulaşmak mümkün olmayacaktır” dedi.

Akıncı’nın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım şu şekilde oldu:

Bazen sessiz kalmak söyleyecek sözünüz olmadığından değildir. Bazen durumlar o kadar karmaşıktır ki, bazı kestirmecilerin kolaycılığında “Evet” ya da “ Hayır “la geçiştirilmesi mümkün değildir. Söyleyeceklerinizle durumu etkileme olanağını göremediğiniz durumlarda sessiz kalmak da gerekebilir. Ancak Türkiye’nin Suriye’deki son operasyonu konusunda sürekli üzerime geliniyor. Kimi görüşümü merak ettiğinden, ama bir çoğu da kendi politik amaçlarına malzeme yapmak telaşı ile sabırsızlanıyor. Bazı çok bilmişler de bu sessizlik üstüne komplo teorileri bile icat etmeye başladılar.

Bu durumda ne düşündüğümü açıklamak kaçınılmaz oldu: Her şeyden önce içimizde Türkiye’nin iyiliğini ve terör belasından kurtulmasını istemeyen olduğuna inanmıyorum. Mesele “Türkiye’nin iyiliği nerededir?” sorusunun yanıtındadır. Bu sorunun gerçek muhatabı elbette Türkiye’de yaşayanlardır. Ama benim inancım Suriye topraklarının artık neredeyse 10. yılına girmekte olan savaşa doyduğu noktasındadır. On yıldır akan kan bundan böyle de akmaya devam ederse barışa ulaşmak mümkün olmayacaktır. Bana göre Türkiye’nin mutlu ve huzurlu geleceği Türkü – Kürdü – Arabı ve Türkmeni ile tüm bölge halklarının dialog içinde inşa edecekleri bir düzenle mümkün olacaktır.

Suriye’nin toprak bütünlüğü içinde kendi sınırlarına sahip çıkabileceği ve Türkiye’nin de kendi sınırlarını güvende hissedebileceği bir durumun yaratılması gerekiyor. Bunun için kanımca Türkiye ile Suriye arasında en erken zamanda ilişkilerin yeniden tesis edilmesinin büyük yararı olacaktır. Bunun da ötesinde Türkiye’nin Mısır dahil diğer bölge ülkeleriyle bozulan ilişkilerinin de düzeldiğini görmek en büyük dileğimdir. AB ile kavgalı değil işbirliği içinde bir Türkiye herkes için daha iyi olacaktır. 1974 yılında 27 yaşındayken, Faşist Yunan Cuntasının neden olduğu Türkiye’nin askeri harekatında ben de her genç Kıbrıslı Türk gibi görev aldım.

Lefkoşa’da Dereboyu’ndaki savaşta arkadaşlarım yanımda şehit düştüler; pek çoğumuz gibi ben de savaşın ne demek olduğunu yaşayarak öğrendim. Bu nedenle savaşın acılarını hiçbir toplumun yaşamasını istemem. Türk- Kürt- Arap hiçbir çocuğun burnunun kanamasını arzulayamam. Daha önce de söyledim 1974’te biz adına Barış Harekatı desek de bu bir savaştı ve akan da kandı. Şimdi Barış Pınarı desek de akan su değil kandır. Bu nedenle bir an önce dialog ve diplomasinin devreye girmesi en büyük dileğimdir.