GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
22 Aralık 2023 Cuma 14:07

İzmir'de hukukçular Can Atalay için ses yükseltti

Avukatların yer aldığı Adalet İçin Hukukçular Oluşumu, Anayasa Mahkemesi'nin ikinci kez "Seçilme hakkının ve kişi hakkının ihlal" edildiğine karar verdiği  TİP milletvekili Can Atalay'la ilgili İzmir'de basın açıklaması yaptı. Açıklamada, "Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına uyulmaması hukuken mümkün değildir. Ancak yargı, hukuk düzeninde yaşamadığımızı bir kez daha ilan etmiştir. Yargıtay darbesine ve paralel yargıya geçit vermeyeceğiz" denildi.

SONKALEİZMİR-İzmir Adliyesi önünde yapılan basın açıklamasına TİP'li avukatlar ile Çağdaş Avukatlar Grubu, Çağdaş Hukukçular Derneği, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği ve Yurtsever Hukukçular destek verdi. "Can Atalay'a özgürlük" yazılı pankart açan avukatlar adına basın açıklamasını Av. Çağan Akyürek okudu. Açıklama şöyle:

"Yargıtay darbesine ve paralel yargıya geçit vermeyeceğiz. Anayasa Mahkemesi, 25 Ekim 2023 tarihli kararında Hatay Milletvekili meslektaşımız Av. Şerafettin Can Atalay’ın tutsaklığının Anayasa’nın 19. ve 67. maddeleri ile güvence altına alınan seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine oy çokluğuyla karar vermiştir. Mahkeme bu kararında, yoruma mahal vermeksizin, ilk derece mahkemesinin Can Atalay’ın tahliyesini sağlamasını ve Anayasa’nın 83. maddesinde düzenlenen yasama dokunulmazlığının gereği olarak, vekilimiz hakkındaki haksız yargılamanın durdurulmasını hükme bağlamıştır. Anayasa’nın 153. maddesine göre Anayasa Mahkemesinin kararları kesin olmakla birlikte yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Bu hükmün bir istisnası bulunmamaktadır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin kararlarına uyulmaması hukuken mümkün değildir. Ancak yargı, hukuk düzeninde yaşamadığımızı bir kez daha ilan etmiştir.

"YARGI DARBESİNE HAYIR"

İlk derece mahkemesi, kendisine gönderilen kararın gereğini günlerce yerine getirmemiş adeta odasına çekilerek sessizce kendisine gelecek talimatı beklemiştir. Verilen ilk ihlal kararının ardından ülkedeki paralel yargı gün yüzüne çıkmış, ilk derece mahkemesinin konuyu Yargıtay’a havale etmesinin ardından Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi kararını yok saymış ve hatta mahkeme üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar vermiştir. Hukuken yok hükmünde olan bu karara karşı itiraz yoluna gidilmiş ve Yargıtay 4. Ceza Dairesi bu itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Bu karar dahi, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin vermiş olduğu kararın hukuk düzleminde bir karşılığının olmadığını, bir karşılığı olmayan karara karşı kanun yolu incelemesinin de yapılamayacağını göstermiştir.
Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmaması ve halkın iradesinin yok sayılmasına karşı yapılan ikinci başvuru da 21.12.2023 tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından görüşülmüş ve Can Atalay hakkında ikinci kez hak ihlali kararı verilmiştir. Anayasa’nın 67. Maddesinde güvence altına alınan seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ve Anayasa’nın 19. Maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine 3 karşı oy ile OY ÇOKLUĞUYLA karar vermiştir. Ancak Can Atalay’ın bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine oybirliğiyle karar vermiştir. Yani, Can Atalay’ın seçilme hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğini düşünen üyeler dahi Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmamasını kabul etmemişlerdir. Bu üyeler de Yargıtay 3. Ceza Dairesi ve ilk derece mahkemesi hakimlerinin yapmaya çalıştıkları yargı darbesine hayır demişlerdir.

"TAHLİYE ETMELERİ ZORUNLULUKTUR"

Yargıtay’da birkaç gün görev yapan bir hakimi Anayasa Mahkemesine üye seçen Yargıtay’a sadece bu utancın bile fazla gelmesi gerekirken hukuk bilmez bir tavırla Anayasa’yı yok saymaları tarihte Yargıtay’ın bir başka utanç eylemi olarak yerini alacaktır. Anayasa Mahkemesinin 21.12.2023 tarihinde vermiş olduğu karar neticesinde ilk derece mahkemesinin Can Atalay’ı derhal tahliye etmesi zorunluluktur.
Hakimlerden cesaret beklemiyoruz. Anayasa’ya uymalarını bekliyoruz. Anayasa’ya uymayan bir yargının olduğu düzene yargı düzeni denmeyeceğini biliyoruz. Hukukun yok sayıldığı, yargının devletin 3 temel erkinden biri olmaktan çıkartıldığı bu düzen çete düzenidir. Bugün, Anayasa Mahkemesi’ni hakimlere ve savcılara karşı korumak ve savunmak hukuk devletine olan inancımız gereği tarihsel bir sorumluluk halini almıştır. Bu tarihsel sorumluluğu yargının diğer unsurlarının da üstlenmeleri, kendi mesleklerinin geleceği ve hukuk güvenliği için bir zorunluluktur. Bizler bu karanlık düzende demokratik kurumlar tek tek yok edilirken nasıl ses çıkarıyorsak Anayasa Mahkemesi’ne karşı yürütülen darbe girişimine de karşı olduğumuzu bildiriyoruz.
Anayasa Mahkemesinin kararına ilk derece mahkemesi tarafından uyulmaması toplumun yargıya ve hukuk düzenine inancını ortadan kaldıracaktır. Bu duruma en çok da yargıçların ve savcıların itiraz etmesi gerekmektedir. Aksi durumun kendi kendilerini yok saymak anlamına geldiğini görmeleri gerekmektedir. 

"HALKIN İDARESİ DİNLENMELİ"

Anayasa Mahkemesi kararına uyulmaması, yargılama faaliyetini bir tiyatro oyunu, yargının sujelerini de oyuncu haline getirmek demektir. Bu duruma bizlerle birlikte yargının diğer unsurları da dur demelidir. Hukuk düzeni ile çete düzenini ayıran ince çizginin demokratik laik hukuk düzeni olduğunu hatırlatıyoruz. Geçmişte olduğu gibi bugün de kanunları eğip bükenlerin, hukuku hiçe sayanların yargı önünde hesap vereceklerini biliyoruz, temenni ediyoruz. Can Atalay’ın, hakkında verilen Anayasa Mahkemesi ihlal kararının gereği olarak derhal tahliye edilmesi gerekmektedir. Yargı mercilerinin önceki tutumlarını devam ettirmeleri, yargı darbesinin tescillenmesi olacaktır. Bu durumun hukuk devletinin tasfiyesi anlamına geleceği açıktır. Hakimlerin siyasi hamileri yerine hukuku ve Hatay halkının iradesini dinlemelerini ve Anayasa Mahkemesi kararına uyarak milletvekili meslektaşımızı derhal serbest bırakmalarını bekliyoruz."