SONKALEİZMİR-İzmir'in Konak İlçesi'ne bağlı, çoğunlukla Roman yurttaşların oturduğu Emir Sultan Mahallesi'nde yaşanan olay, eğitim-öğretim döneminin birinci yarı yıl tatiline girmesiyle ortaya çıktı. Barbaros Hayrettin Paşa Orta Okulu'na kayıtlı, 11-14 yaşları arasındaki 61 öğrencinin aylardır okula gitmediğine ilişkin devamsızlık tebligatları oturdukları Emir Sultan Mahallesi'nin muhtarlığına ulaştı. Muhtar Hüseyin Heptepe, tebligatarı tek tek çocukların adreslerine teslim etti.
(Hüseyin Heptepe)
Ancak bu devamsızlıklarla ilgili dikkat çeken iddialar ortaya atıldı. Çocukların bir kısmının, bazı cemaat ve tarikatların kontrolündeki, bölgeye yakın kaçak kuran kurslarına gönderildiği ileri sürüldü.
SONKALE'ye Emir Sultan Mahallesi Muhtarı Hüseyin Heptepe, kayıtlı 550 öğrenciden 61'inin okula gitmediğini belirtirken şunları söyledi:
"3 ay önce okulun müdürü tarafından muhtarlığıma 61 devamsızlık mektubu getirildi. Üst yazısıyla birlikte kendisi tebliğ etti. Bu devamsızlık yapan 61 öğrencinin devamsızlıklarını kendilerinin beyan edemeyeceğini söyledi. 'Muhtarlık aracılığıyla bunları tebliğ eder misiniz' dedi. Ailelere gidip 'çocuğunuz okula gitmiyor' diye mektupları ulaştırmamızı istedi. Tabi ben mahalle muhtarı olarak bunların gerekçesini araştırmakla yükümlüyüm. Bu çocuklar bizim çocuklarımız. Neden bunlar okula gitmiyor. Bunun peşini araştırmak ve gerekçelerini iyi öğrenmek, analiz etmek lazım. Ben kendi azalarım ve kanaat önderlerimle birlikte 61 haneyi tek tek dolaşıp bu çocukların neden okula gitmediğinin bir raporunu hazırladım. Bu çocukların derin yoksulluk nedeniyle okula gitmediğini öğrendik. Roman oldukları için bu çocuklarımızın ayakkabılarının olmadığını, terlikle okula gittiklerini, bu çocukların aç olarak okula gidip verimli olamadıklarını ailelerden öğrendik. En üzücü olanı da bu çocuklarımızın okula gönderilmeyip cemaatlere kuran kursu için gönderildiğini ve daha da kötüsü bazı çocuklarımızın da erken yaşta evlendiği için şehir dışına gittikleri için okula gitmediğini öğrendik. Analizini çıkarttık."
İZMİR BÜYÜKŞEHİR EL KOYDU
Yoksullukla ilgili sorunun çözümü için hemen İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı ile irtibata geçtiklerini anlatan Muhtar Heptepe, "Bu çocukları okula kazandırabilmek için mont, ayakkabı, ailelere nakdi yardım sözünü aldık. Bugün listeyi kendilerine verdik. Onlar da şehir dışında olanlar hariç, 59 çocuğumuza mont ve ayakkabı yardımını gerçekleştirecekler. Ama maalesef bu tampon politikası. AK Parti hükümetinin Roman eylem planı vardı. Bu eylem planı için AB fonlarından 20 milyon Euro mevcut hükümete para geldi. Bakanlıklar afişler bastırdı. Bu paranın bir miktarı eğitimdeki rehber öğretmenler için harcandı. Onarımlar için kaymakamlıklara aktarıldı. Ama ben mahalle muhtarı olarak alanda hiçbir şey göremiyorum. Nerede bu rehber öğretmenler? Milli eğitimdeki rehber öğretmenler nerede? Ben mahallemin rehber öğretmeni oluyorum. Ben çocuklarımızın peşine düşüp vatanımıza milletimize kazandırabilmek için çalışıyorum" dedi.
"CEMAATLERİN PEŞİNE DÜŞMEK BENİM GÖREVİM DEĞİL"
Muhtar Hüseyin Heptepe, çocukların gönderildiği iddia edilen tarikat yuvaları konusunda ise şunları söyledi:
"Bu cemaatlerin peşine düşmek mahalle muhtarı olarak benim görevim değil. Ben velilerle konuştum. 2 veli 2 öğrenci... Delilli ispatlı. Bir cemaate bir medreseye gönderildiğini ailelerin beyanatı ile aldık. Ve bu konu hakkında da ailelere demiştik; sosyal politikalar (İBB'yi kast ediyor) çalışma yürütür, sizin maddi ve nakdi destekleriniz kesilir, bu çocukları okula kazandıralım demiştik. Ama maalesef hali hazırda okula kazandırılmadılar. Bu çocukların gittiği yer merdivenaltı medreseler. Sonuçta devletin imam hatip okulları var. Devlet gözetiminde. Ama bu çocuklar imam hatibe gitmiyor, yani medreselere gidiyor. Bunun da takipçisi olmak devlet büyüklerinin ve emniyet kolluk kuvvetlerinin işidir. Burası Emir Sultan Mahallesi olarak geçiyor. Emir Sultan Mahallesi 7 mahallenin ortak noktasında. Aşağısı Güney mahallesi, yukarısı Zeytinlik, yukarısı Boğaziçi, onun aşağısı Hilal... Roman nüfusunun yoğunlukta yaşadığı bir yer. Ama nerede, hangi merdivenaltında bu cemaatler var, bunu emniyet biliyordur. Vatandaş da biliyordur."
EĞİTİM-SEN: EĞİTİMDE DİNSELLEŞME HIZ KESMİYOR!
Olayı, değerlendiren Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Necip Vardal ise son yıllarda eğitimde ticarileşme ve dinleselleştirme uygulamalarının hız kesmeden sürdüğünü, çocuk ve gençlerin dini cemaat ve vakıfların kreşlerine, yurtlarına ve kurslarına yönlendirildiğini belirtti. Vardal, şunları söyledi:
"Ekonomik kaygılar, ailenin geçimini sağlamak üzere her bireyin çalışmak zorunda kalması, cemaat ve tarikatların yoksul mahallelerde açtıkları merdiven altı kurslara çocukların ve gençlerin yönlendirilmesi devamsızlıkların temel nedenleri olarak değerlendirilmelidir. Çocukların ve gençlerin eğitim hakkından yoksun kalmaları bir yönüyle de hak ihlalidir. Devletin, Milli Eğitim Bakanlığının okullarda yaşanan devamsızlıklara hızla müdahale ederek zorunlu eğitim çağındaki her bireyin anayasa ve yasalarca güvence altına alınan eğitim hakkından kesintisiz yararlanması sağlanmalıdır. Devamsızlık nedenleri konusunda çalışmalar yürütülerek ailelerin ekonomik olarak desteklenmesi, merdivenaltı kursların kapatılması gerekmektedir."
"MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI VE DEVLET GÖREVİNİ YERİNE GETİRMELİ"
İzmir'de birçok okulda devamsızlık sorununun ortaya çıktığını vurgulayan Vardal, şöyle devam etti:
"Bunlardan bir tanesi Barbaros Hayrettin Paşa okuludur. Bu okulumuzda 60 öğrencinin sürekli devamsız olduğu bilgisi kamuoyuna ulaşmıştır. Bu konuda okul yönetiminin çeşitli çalışmaları olmasına rağmen birinci yarı yılda bu öğrencilerin devamı ne yazık ki sağlanamamıştır. Bu öğrencilerle ilgili çeşitli iddialar mevcuttur. Bunlardan biri öğrencilerin büyük bir kısmının çeşitli işlerde çalışmaları, ailelerine ekonomik destek sağlamaları nedeniyle okula devam edemediklerine ilişkindir. Bir başka neden ise bu öğrencilerin bir kısmının tarikat ve cemaat yurtlarının, medrese dedikleri yapılanmaları ile merdivenaltı diye ifade edilen kurslarda eğitim öğretim gördüklerine ilişkindir. Bu çocuklarımızın tamamının mutlaka ikinci yarı yıl başında okulla ilişkilendirilerek devamlarının sağlanması gerekmektedir. Anayasa ve yasalarla güvence altına alınan eğitim hakkından yoksun kalmamaları gerekir. Milli Eğitim Bakanlığı ve devletin bu konudaki görevini yerine getirmesi gerekmektedir."