GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
17 Haziran 2020 Çarşamba 14:30

İzmir Barosu 'hukuki eylemlilik' sürecini başlattı

İzmir Barosu, iktidar tarafından baroların parçalanıp sindirilmek istendiğini savunarak, buna karşı 'hukuki eylemlilik süreci' başlattıklarını açıkladı. Baronun açıklamasında, "Cumhuriyetin, demokrasinin, hukuk devletinin, laikliğin ve hak arama özgürlüğünün savunucuları; hiçbir ayrım gözetmeksizin haksızlığın karşısında yer alan ve evrensel hukuk ilkelerini kendine varlık sebebi yapan baroların teslim olmasını beklemeyin" denildi.

SONKALEİZMİR- Adli yıl açılışını protesto etmesiyle tüm Türkiye'de kıvılcım yakan İzmir Barosu, barolara ilişkin yeni düzenleme konusunda da kritik bir hamle yaptı. İktidar tarafından baroların parçalanıp sindirilmek istendiğini savunan İzmir Barosu, buna karşı 'hukuki eylemlilik süreci' başlattıklarını açıkladı. İzmir Barosu'ndan yapılan açıklamada, "Ülke kamuoyu bir süredir; salgın koşulları, ekonomik zorluklar, işsizlik, pahalılık, ölümler yok sayılarak; Avukatlık Kanunu değişikliği ve özellikle de seçim sistemlerine yapılacak müdahale ile meşgul edilmektedir. Her akşam televizyon kanallarında, her gün gazete köşelerinde baroları siyaset malzemesi yapmaya çalışan konuşmacılar, baroların seçim sistemi üzerine ahkam keserek, baroların siyaset yaptıklarından ve artık çok olduklarından söz ediyorlar" denildi.

Açıklamada, barolara ve baro başkanlarına kapalı yandaş medya ekranlarının her türden çarpıtmaya açık olduğu, pervasızca gerçek dışı beyanlarda bunulduğu belirtilirken, şöyle denildi:

"Barolar olarak, sürecin başlangıcından bu yana ortak bir tavrı sürdürme kararlılığı ile hareket ettik. Görüşmeler dahil tüm süreçleri titizlikle uygulayarak, parçalamayı, yok etmeyi, susturmayı ve ele geçirmeyi hedefleyen bu ezeli projeden vazgeçilmesi talebimizi tüm muhataplar nezdinde ısrarla yineledik. Geldiğimiz nokta itibariyle; tüm görüşmelerin sonuçsuz kaldığını ve suskunluğumuzun, sözümüz olmadığı şeklinde algılandığının farkındayız. Gerçek niyetin, demokrasinin ve hak arama özgürlüğünün güvencesi, her kesimin hak savunucusu, doğanın ve hayvanların sesi, yargının tek sivil ve ele geçirilememiş parçası olan baroları susturmak olduğunu biliyoruz. 19 Mayıs ve 1 Haziran bildirilerimizde ortaya koyduğumuz kararlılık içerisinde meslektaşlarımıza ve halkımıza verdiğimiz sözün arkasında durarak eylemlilik sürecinin başladığını ilan ediyoruz."

"Hakikat için tüm halkımıza sesleniyoruz" denilen İzmir Barosu açıklamasında, şu ifadelere yer verildi:

"Duydunuz ve artık biliyorsunuz; baroların seçim sistemini değiştirmek ve baroları bölüp parçalamak istiyorlar. Süslü gerekçeler ardına saklanarak gerçekleri çarpıtıyorlar! Barolar meslek sorunlarıyla değil siyasetle uğraşıyor diyorlar. Onlara verilecek cevabımız elbette ki var;

Adil yargılama talebimize,

Bağımsız yargı isteğimize,

Hak arama hürriyetine sahip çıkmamıza,

İstanbul Sözleşmesi’ne uyun çağrılarımıza,

İşkence ve kötü muameleye karşı çıkışımıza,

Seçme ve seçilme hakkına sahip çıkmamıza,

Laikliği savunmamıza,

Hayvan hakları mücadelemize,

Toplumcu ve demokratik bakış açımıza,

Avukatlar için gerçek ve kalıcı çözümler istememize,

Her insan ayrımsız haklara sahiptir dememize,

Kimseyi avukatsız bırakmamamıza ve savunma hakkına sahip çıkmamıza,

Cinsiyet ve cinsel yönelim ayrımcılığını lanetlememize,

Kadına yönelik şiddetle mücadele etmemize, katledilen kadınlar için duruşma salonlarında adalet aramamıza,

Yurtlarda ya da kurslarda istismara uğrayan, iltica teknelerinde hayatını kaybeden çocukların sesi olmamıza, Aliağa'nın havasını, Foça'nın doğasını, Bergama/Ovacık ve Kozak ormanlarını, Kazdağlarını,  Efemçukurunu, Yatağan'ı, Soma'yı, Murat Dağı’nı, Salda’yı, Cerattepe’yi, Hasankeyf’i, Munzur Çayı’nı, Meriç-Ergene Havzası’nı ve yok edilmeye çalışılan her karış yurt toprağını savunmamıza,

“Doğa ranta kurban edilemez” dememize siyaset diyorsanız, o zaman bilin, barolar “siyaset yapmaya” devam edecekler.

Çünkü hak temelli bu siyaset, ettiğimiz yeminin, Anayasa ve yasalardan kaynaklanan görevin, teslim olmayan savunma tarihinin ve avukatlığa duyduğumuz saygının gereğidir.

SUSMAMIZI, TEPKİ GÖSTERMEMEMİZİ, TESLİM OLMAMIZI İSTEYENLER…

Yalnızca baroları değil, çocukları, kadınları, ağaçları, parkları, kentleri, adalete erişimde dezavantajlı tüm grupları, yani bütün ülkeyi susturmak, hukuk devletinin son kırıntılarını yok etmek ve ülkemizde insan onurunun güvencesi olan tüm kaleleri yıkmak istiyorsunuz.

YURTTAŞIN VİCDANI OLAN BAROLARI SUSTURMAK İSTİYORSUNUZ...

Cumhuriyetin, demokrasinin, hukuk devletinin, laikliğin ve hak arama özgürlüğünün savunucuları; hiçbir ayrım gözetmeksizin haksızlığın karşısında yer alan ve evrensel hukuk ilkelerini kendine varlık sebebi yapan baroların teslim olmasını beklemeyin…

Bizler, en zorlu koşullarda HALKIMIZA SES OLMAK İÇİN MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEK, hukuktan başka kimsesi olmayan herkes adına hiç yılmadan umudu savunmaya devam edeceğiz.

İzmir Barosu olarak bu bilinç ve sorumlulukla 19 Mayıs ve 1 Haziran tarihlerinde 80 Baromuz tarafından imzalanan bildirilere tam bir sadakatle;

Bu süreçte bir kez daha, tüm yetkilileri sağduyuya, Anayasa'ya, evrensel ve milli hukuki değerlere ve aklı selime davet ediyoruz.

Türkiye Barolar Birliği'ni bu ortak iradeye sahip çıkmaya, 2018 Şubat sürecinde olduğu gibi, tam bir kararlılık, söz, inanç, samimiyet ve eylem birliği içerisinde, kanuni ve fiili görevlerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmeye davet ediyoruz.

19 Mayıs ve 1 Haziran bildirilerimizde ortaya koyduğumuz kararlılık içerisinde, meslektaşlarımıza ve halkımıza verdiğimiz sözün arkasında durarak, demokratik hak kullanımı çerçevesinde, hukuki eylemlilik sürecini başlatıyoruz.

1-Eylemlik sürecine başlama yönündeki irademizi ilk olarak şu anda yapmakta olduğumuz açıklama ile somutlaştırmak,

2-Bu süreçte tarihi sorumluluğunu yerine getirmek amacıyla Türkiye Barolar Birliği'ni tüm delegelerin katılımıyla olağanüstü toplantıya davet etmek üzere yönetim kuruluna başvuruda bulunmak,

3-19 Haziran 2020 tarihinde Baro Başkanları olarak illerimizden Ankara istikametine doğru ‘savunma ‘ yürüyüşü başlatmak,

4- Hukuk devleti, yargı bağımsızlığı ve adalet nöbeti tutmak,

5- Ankara'da cübbeli bir yürüyüş gerçekleştirmek gibi bir dizi eylem planı çerçevesinde mücadelemizi devam ettirmek yönündeki kararlılığımızı kamuoyuyla paylaşıyoruz."