İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı aday adayı Ekrem İmamoğlu, yurt gezileri kapsamında Ankara'da konuştu. Açıklamalarında tutuklu belediye başkanlarına da seslenen İmamoğlu, iş insanlarına da çağrıda bulundu.
İmamoğlu, "Sizin Ekrem İmamoğlu alerjiniz, Ekrem İmamoğlu olan, Ekrem İmamoğlu'na olan düşmanlığınız ya da birilerinin Ekrem ağrılarından dolayı çektiği sıkıntıdan size verdiği talimatlarınız başka kapılar açıyor. Kamudan, ihale alan tüm iş insanlarına sesleniyorum. Çok büyük bir yol açılıyor. Emsal olacak işler açılıyor. Bu hukuksuzluk son bulmazsa bundan sonra Türkiye'de ne bir kamu yetkilisi ne de kim olursa olsun hiçbir iş insanı başına ne geleceği bilemeyeceği günlere gebeyiz. Bugün olmaz, yarın olur. Bu gayrimeşru uygulamalara maruz kalmak istemeyen bu kötü akla müdahale eder." ifadelerini kullandı.
"VAKTİ DOLDU, YAŞI GEÇTİ"
İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Hiç unutmuyorum. Yine aile büyüklerimle birlikte Ankara'nın maneviyatı Hacı Bayramı Veli Camii'ne gitmiştik. Çünkü bu topraklar hepimiz için çok önemli bir yerdedir. Kurtuluş Savaşı’mızın karargahıdır. Milli İrade’nin başkentidir. Ankara Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hepimize emaneti ve aynı zamanda onun ebedi istirahatgahıdır. Aynı kötü akıl, aynı kötü zihniyeti bu ülkemizin başına bela etti. Onlara en güzel cevabı önümüzdeki seçimde vermeye hazır mıyız? Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni yeniden hak ettiği saygın konuma kavuşturmaya hazır mıyız? Biz Meclis'in Saray'dan değil Meclis'ten yürütülmesini istiyoruz.
İşte bunların vakti doldu, Şimdi yenileşme ve gençleşme zamanı. Şimdi değişme zamanı. Siyasetin kuralı budur vakti bitenler ve yaşı geçenler gider. Aramızda kalsın, vakti doldu. Yaşı geçti. Şimdi de Ekrem ağrıları başladı.
"ÜNİVERSİTE ANIMI ANLATAYIM DA BİRAZ DAHA ALINSIN"
Şimdi, yine alınacak, yine bir üniversite öğrenciliğimden bir anımı anlatayım da alınsın biraz daha. Okulda, okulda Eskişehir’den arkadaşlarım vardı. Komşu evdik böyle, ev arkadaşlarımız. Onların tutkusunu 1988-90 arasında Kıbrıs’ta görmüştüm. O gördüğüm tutkuyu, onlarda gördüğümde her zaman şunu söylemişimdir: "Yaşadığın mahalleye, yaşadığın şehre, yaşadığın, emek verdiğin kuruma ve ülkende kendini adayacaksın. Tutkuyla bağlanacaksın. Ona hizmet etmekten onur duyacaksın. Alın teri dökmekten onur duyacaksın." Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin evladı olarak 2008’den beri bu partiye hizmet etmekten, partim vasıtasıyla milletime hizmet etmekten, alın teri dökmekten, bu partinin evladı olmaktan onur duyuyorum
Şimdi, gençler, gençler bu ülkede tarih yazacak, tarih. Gençler tarih yazacak. Bana, bana Bursa’da “İmamoğlu gelecek, İmamoğlu tarih yazacak.” diye söylediler. Ben de dedim ki: “Hayır. İmamoğlu gelecek, sizlerin gücüyle. Ama bu ülkede tarihi bu ülkenin gençleri yazacak. Gençleri yazacak.
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ'Nİ BU HALE DÜŞÜRDÜLER"
Bakın sevgili dostlarım, Türkiye bir daha asla muhalefetin yargı yoluyla bastırılıp yok edilmeye çalışıldığı baskıcı bir rejimi bu topraklarda yaşamayacak. Bu bozuk düzeni hep birlikte değiştireceğiz. Atatürk’ün önümüze koyduğu hedeflerden sapmayacağız. Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkaracağız. Hem demokraside hem hukukta, özgürlükte ve adalette hem de bilimde, teknolojide, üretimde öncü olacağız. Dünyanın tüm milletlerine örnek olacağız. Bizde bu güç var. Bu ülkede bu potansiyel var. Kurumların ve kuralların yerini tek bir kişinin iradesi aldığında bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Ama bütün kurumlar, bütün kurumlar bir kişinin elinden kurtulup milletin kurumları, milletin evlatlarının yönettiği, bir avuç insanın değil, bir ailenin fertleri değil, milletin liyakatli evlatları yönettiğinde bu millet, bu büyük cumhuriyet, çağdaş uygarlık seviyesine ulaşacak. Bir kişi hukukun dışına çıkmaya başlayınca, bir kişiye bağlı olduğunda devletin kurumları da ne yazık ki hukukun dışına çıkıyor. Bakın, daha kötüsünü söyleyeyim: O bir kişi aldatılınca devletin kurumları da aldatılıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni işte bu hale düşürdüler. Peki, o bir kişi, o bir kişi ve etrafındaki bir avuç insan zenginleştiğinde memleket zenginleşiyor mu? Hayır.
"GÜÇ VE ZENGİNLİK BİR AVUÇ İNSANIN ELİNDE TOPLANIYOR"
Sadece o bir avuç insan zenginleşiyor. Asla olmuyor. Çünkü bunların düzeninde sevgili dostlarım, güç ve zenginlik bir avuç insanın elinde toplanıyor. Millete de şükretmek ve sabretmek düşüyor. Biz en zor şartlarda Kurtuluş Savaşı vermiş, dünyayı dize getirmiş bir milletiz. Sabretmeyi de, şükretmeyi de biliriz ama onun zamanı ayrı.
"HADDİNİ BİLECEK"
Bu ülkede yöneticiler, cumhuriyetten sonra vatandaşına fırça atamaz, vatandaşına talimat veremez, vatandaşına emir veremez. Çünkü 102 yıl önce bu millet tebaa olmaktan kurtarıldı. Birey oldu, vatandaş oldu, özgür oldu ve 102 yıl önce ülkemizde cumhuriyet şunu bize öğretti: Yönetici, kamuda vatandaşına hizmet eden yönetici haddini bilecek. Haddini bilecek.
Cumhuriyet her şeyden önce milletine saygı duymaktır. Yöneticilerin vatandaş karşısında haddini bilmesi demektir. Biz bu anlayışla siyaset yapıyoruz. İşte bu anlayışın adı nedir biliyor musunuz? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
"23 MART’TA DA SİZ NE DERSENIZ O OLACAK"
Cumhuriyet Halk Partisi kayıtsız şartsız millete inanmanın, millete güvenmenin partisidir. Yapacağımız ön seçim işte bu ruhun, bu anlayışın ifadesidir. Nasıl ki ülkenin ve devletin tek sahibi milletse, partilerin tek sahibi de üyelerdir. Siz saygıdeğer Cumhuriyet Halk Partililer ne derseniz o olur. 23 Mart’ta da siz ne derseniz o olacak. Cumhuriyet ve demokrasi adına yapılacak en doğru, en ilkeli şeylerden birini yapıyoruz. Partimizin cumhurbaşkanı adayını ön seçimle belirliyoruz. Ön seçim partimizin yalnız hukukunda değil, geleneklerinde ve ruhunda vardır.
"SARAYDAKİNE HADDİNİ BİLDİRECEĞİZ"
Demokrasi tarihimizin en geniş katılımlı ön seçimini, bir üyeyi bile eksik bırakmadan yol almaya hep beraber çalışacağız. Sonra da bütün muhalefeti bir araya toplayacak hamleler yapacağız. Milletten kaçanlara korku salacağız, korku. Milletimize umut kaynağı olacağız. Biz 23 Mart’ta kullanacağınız her oyla birlikte ne yapacağız, biliyor musunuz? Saraydakine haddini bildireceğiz. Ön seçimde, hep birlikte, hep birlikte ona diyeceğiz ki: "Bak, bak Erdoğan, işte bu sandıktır. Bu mühür, mühür kendini sultan zannedenlerin değil, milletindir. O sandıktan kaçamayacaksın! O mühürden kaçamayacaksın!" Bunu diyeceğiz.
TUTUKLU BELEDİYE BAŞKANLARINA SELAM YOLLADI
Sevgili dostlarım, Cumhuriyet Halk Partisi'nin İstanbul'da 3 belediye başkanını sabahın şafak vaktinden bile önce, gece karanlığında, sabahın erken vaktinde alıp hapse attılar. Buradan, buradan değerli dostlarım, Ahmet Özer'e, Rıza Akpolat'a ve en son ne yazık ki Beykoz Belediye Başkanımız Alaattin Köseler'e selam olsun. Onların özgürlükleri için, onların özgürlükleri için, onların özgürlükleri için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Şunu söyleyeyim, haksızlığa kim uğruyorsa her Cumhuriyet Halk Partili her haksızlığa uğrayan için de mücadelesini verecek. Bunların tek derdi ne biliyor musunuz? Sandıkta yenemedikleri ve bundan sonra da asla yenemeyecekleri Cumhuriyet Halk Partisi'ne yargı eliyle diz çöktürmek istiyorlar.
İŞ DÜNYASINI UYARDI
Şimdi yargıyı bir silaha dönüştüren iktidara ve onların dediklerini birebir uygulayan savcılara sesleniyorum. Tehlikeli bir yolda yürüyorsunuz. Tehlikeli bir yol açıyorsunuz. Türkiye'de kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine giren tüm firmaları, o kurumların yöneticilerini de zan altında bırakıyor ve onları da bir örgüt şeklinde bir tasarımın içine dahil ediyorsunuz. Sizin Ekrem İmamoğlu alerjiniz, Ekrem İmamoğlu olan, Ekrem İmamoğlu'na olan düşmanlığınız ya da birilerinin Ekrem ağrılarından dolayı çektiği sıkıntıdan size verdiği talimatlarınız başka kapılar açıyor. Kamudan, ihale alan tüm iş insanlarına sesleniyorum. Çok büyük bir yol açılıyor. Emsal olacak işler açılıyor. Bu hukuksuzluk son bulmazsa bundan sonra Türkiye'de ne bir kamu yetkilisi ne de kim olursa olsun hiçbir iş insanı başına ne geleceği bilemeyeceği günlere gebeyiz. Bugün olmaz, yarın olur. Bu gayrimeşru uygulamalara maruz kalmak istemeyen bu kötü akla müdahale eder. Ekrem İmamoğlu'nun itibarını zedelemek isteyenler, bana kumpas kurmak isteyenler bilsin ki dönüşü olmayan bir yola giriyorlar. Bu tarihi uyarıyı da Türkiye'nin kalbi Ankara'dan onlara yapıyorum. Beni duysunlar.