GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
12 Haziran 2020 Cuma 17:20

İlker Başbuğ ifade verdi

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, "FETÖ’nün siyasi ayağı" tartışmalarına ilişkin yaptığı açıklama sonrası hakkında başlatılan soruşturma kapsamında ifade verdi. İlker Başbuğ yaptığı yazılı açıklamada, "5 Ağustos 2013'te FETÖ mahkemesi tarafından müebbet hapis cezasına çarptırıldım. Eğer o gün idam cezası kalkmamış olsaydı bugün aranızda hayatta olmayabilirdim" dedi.

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, katıldığı bir televizyon programında FETÖ’nün siyasi ayağına ilişkin bir soru üzerine, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan düzenlemeye dikkat çekmiş, "26 Haziran 2009'da bu kanun teklifini kim hazırladı? Ben bilmiyorum. 'Araştırsınlar' diyorum. Ben bir ipucu veriyorum. Bu kanun teklifinin FETÖ'nün emriyle, direktifiyle hazırlandığını düşünüyorum. Çünkü ikisinde de FETÖ komplolarıyla bağlantılı bir olayla karşı karşıyayız" ifadelerini kullanmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbuğ’a "Bu boru göstermeye benzemez, parlamentonun hukuku boru ile sindirilemez" yanıtı vermişti.
Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca "hakaret" ve "iftira" suçlarından başlatılan soruşturma kapsamında ifade vermek üzere Anadolu Adalet Sarayı'na geldi.  Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Başbuğ'un "şüpheli" sıfatıyla ifadesinin alınması için İstanbul Anadolu Başsavcılığına talimat yazısı gönderdi. 
Bunun üzerine İlker Başbuğ ifade vermek üzere avukatı İlkay Sezer ile saat 15.50 sıralarında Anadolu Adalet Sarayı'na giriş yaptı.  Başbuğ ve beraberindekilerin yeni tip koronavirüs (Covid-19) tedbirleri kapsamında maske taktığı görüldü. 


BAŞBUĞ'DAN İLK AÇIKLAMA
İlker Başbuğ ifadesinin ardından açıklamalarda bulundu. Başbuğ şu ifadeleri kullandı: 
"28 Ağustos 2008’de, Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı olarak göreve başladım.
O gün yapılan Genelkurmay Başkanlığı Devir ve Teslim Töreni’nde yaptığım konuşmada şunu söylemiştim:
Giderek güçlenen bazı cemaatler, ekonomiyi yönlendirmeye, sosyal ve politik yaşamı biçimlendirmeye ve dine bağlı bir yaşam tarzı olarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya çalışmaktadırlar.
Bu konuşmadan kısa bir süre sonra, Enver Altaylı F. Gülen’e yazdığı mektupta şunu söylüyordu:
“Yeni Gnkur. Bşk.’nın zat-ı alinize ve yapılan hizmetlere bakışı son derece menfidir [olumsuzdur]”
30 Ağustos 2010 tarihinde emekli oldum.
6 Ocak 2012 tarihinde tutuklandım.
5 Ağustos 2013’te FETÖ mahkemesi tarafından müebbet hapis cezasına çarptırıldım. Eğer o gün, Türkiye’de idam cezası kalkmamış olsaydı, bugün aranızda, hayatta olmayabilirdim. Yargıtay’ın kararı ve yeniden yargılanma neticesinde iddia edilen “Ergenekon Davası” tarihin çöplüğüne atıldı.
26 ay Silivri’de cezaevinde tutuldum, hürriyetim elimden gasp edildi.
Genelkurmay Başkanlığı görevim süresince, cezaevinde bulunduğum ve cezaevinden çıktığım günden bugüne kadar, TSK’ya karşı yürütülen komplolar ile mücadele ettim. Bu mücadeleyi bir görev ve sorumluluk olarak kabul ediyorum. Bu mücadele “Ergenekon’dan Çıkış” isimli kitabımda detaylı olarak anlatılmaktadır. Verilen bu mücadeleyi bazıları hayal bile edemez.
Bugün haksız ve anlamsız bir hakaret iddiası ile “şüpheli” sıfatıyla ifade vermeye çağrıldım.
Bu anı tarihe bir not olarak düşmek istiyorum.


Elli yıl bilfiil TSK’da görev yapan ve Türk Ordusu’nun en üst makamına gelen, geçmişten bugüne kadar yaptıkları ve davranışları herkes tarafından net olan birisi olarak, TBMM’nin manevi şahsiyetini hedef alan bir konuşma veya davranışımız söz konusu olamaz.
26 Haziran 2009 günü TBMM’ye getirilen yasa değişikliklerinden birisi Anayasa’ya aykırıdır. Bu yasa değişikliği Anayasa Mahkemesi tarafından 21 Ocak 2010’da iptal edilmiştir. Burada üzerinde durulan noktalar; Anayasa’ya aykırı bu yasa değişikliğinin kimler tarafından hazırlandığının ve bu yasa değişikliklerinden kimlerin faydalandığının, neden-sonuç ilişkileri çerçevesinde değerlendirilmesi ve sorgulanmasıdır.
Takdir, Yüce Türk Milletinindir."