GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
26 Temmuz 2019 Cuma 12:46

Halk TV krizi büyüyor... Ayşenur Arslan: Her şeye şahidim

Aralarında yönetmen, muhabir, kamereman ve KJ operatörlerinin olduğu 11 çalışan televizyonun hisselerini elinde bulunduran önceki CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal’a dikkat çeken bir mektup gönderdiler.

Halk TV’de sular durulmuyor. Bu kez de Ankara Merkez ve İstanbul’dan aralarında yönetmen, muhabir, kamereman ve KJ operatörlerinin olduğu 11 çalışan televizyonun hisselerini elinde bulunduran önceki CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal’a dikkat çeken bir mektup gönderdiler. Gönderilen mektupta, Halk TV’de yaşananlar ve kanaldaki "erime" anlatıldı.

Halk TV’de Medya Mahallesi programını sunan gazeteci Ayşenur Arslan ise Halk TV’de yaşanan mektup krizini Odatv’ye değerlendirdi. Gazeteci Arslan, Halk TV’de çalışanların çok zor koşullarda işlerine devam ettiğini belirtti. “Şahidim yaşadıkları sıkıntılara” diyen Arslan, çalışanların sorunlarının çözülmesi için Baykal ailesinin elinden geleni yapacağına inandığını belirtti.

Ayşenur Arslan şöyle konuştu:

"Benim bu mektuptan haberim yoktu ancak bu sabah öğrendim. Öğrendiğimde kızdım. İki nedenle kızdım: Birincisi arkadaşlarımın bana bundan söz etmemesine, bana neden haber vermediklerine kızdım. İkinci olarak kendime kızdım. Kendi kendime dedim ki: ‘Yahu sen bu çocuklarla aranda bu kadar mesafe mi oluşturdun ki bu mektuptan haberin olmadı.’ Arkadaşlarımın Halk TV’de yaşadıkları gerçekten mektupta anlatılanların da ötesinde….

Mesela şundan söz etmiyorlar: Benim yönetmenim Dersu Can Yavaş haftalardır sabah 9’da işe geliyor ancak gece 1’de çıkabiliyor çünkü yedeği yok, yıllık izinde. Böyle ağır koşullarda çalışıyorlar. Yıllardır olduğu gibi de bunun karşılığını göremiyorlar. Bundan başka sıkıntıları da var. Pek söylemek istemiyorum. Kendileri zaten mektupta anlatmışlar. O arkadaşlarım senelerdir birlikte çalıştığım kişiler, onlara kefilim. Şahidim yaşadıkları sıkıntılara... Benim özetle söyleyebileceğim şey şu: Sadece çalışanların bu sıkıntıları idari ya da ekonomik sıkıntıları değil genel olarak yaşananların gözden geçirilmesi kanaatindeyim. Baykal ailesinin soyadına yakışır bir biçimde ve tarihi misyonuna uygun bir biçimde yol çizeceğine inanıyorum buna inanmak istiyorum. Ekonomik, editoryal, idari olarak bir şeyler yapılmalı. Onların ne olduğunu Halk TV’de çalışan herkes biliyor belki de izleyenler de biliyor. Bu konuda umutluyum. Arkadaşlarımızın seslerini duyduklarını düşünmek istiyorum. Halk TV çok sayıda emekçinin çalışanın alın teriyle var oldu, bugüne geldi, bunun göz ardı edilmeyeceğini düşünmek istiyorum. Gerçekten çok üzüldüm. Bu mektubun altında imzamın olmasını isterdim, genç arkadaşlarımın yanında olabilmek isterdim. En azından bu açıklamamla onların yanında olmaya çalışıyorum.”

"MUHTIRA" GİBİ MEKTUP

 

“Muhtıra” gibi mektubun aynı zamanda Aslı Baykal ve Ataç Baykal’a da iletildiği öğrenildi. Odatv'nin kulislerden edindiği bilgilere göre, mektup sonrasında, Halk TV yayınını sürdüren şirketin başkan vekili Aslı Baykal’ın, çalışanlara, yakında oğlunu genel müdür olarak atayacağını ve bu doğrultuda sorunların çözümü için zaman istediği belirtildi.

Öte yandan, ekran yüzlerinden de uzun süreli izne çıkanların olduğu aktarıldı.

İşte çalışanlarca Baykal’a gönderilen mektubun tam metni ve imza atan çalışanlar:

“Saygıdeğer Deniz Bey,

Bizler, Türkiye’nin çağdaş ve aydınlık geleceğine inanmış yurttaşların yıllardır sesi olan Halk Tv kurumunun emekçileriyiz. Gazeteciliğin ülkemizde zor şartlarda yapılabildiği bu dönemde, sizin bize verdiğiniz güç ve destekle yıllardır Halk Tv çatısı altında hem Atatürkçü düşüncenin takipçisi olduk hem de ülke meselelerini kamuoyuna cesurca yansıtabilmenin ayrıcalığını yaşayan gazeteciler olduk. 

Halkın sesi olmayı başaran Halk Tv’mizde yeri geldi Gezi Eylemleri esnasında günlerce uykusuz, yorulmak bilmeden, evimize dahi gitmeden korkusuzca gazeteciliğimizi yapabildik; yeri geldi “Hak, Hukuk, Adalet” diyen yüzbinlerle beraber olduk; durmadan, tereddüt bile etmeden kilometrelerce yürüdük, halkımızın “adalet” feryadına tercüman olmak için çabaladık. Tüm bu süreçleri şevkle, istekle ve bildiğiniz üzere mütevazı imkanlarla gerçekleştirdik. 

Gazetecilik yapabilmenin, gazeteci olmanın zorluklarını yaşayan, bilen biz Halk Tv emekçileri, şimdilerdeyse ne yazık ki bambaşka, hiç alışık olmadığımız bir atmosferle, sözün doğrusu, kurum içi basınçla karşı karşıyayız.

Saygıdeğer Deniz Bey,

1 Nisan sonrasında yapılan idari değişikliklerin akabinde, Halk Tv’mizde moda tabirle mobbinge uğradığımızı hissetmekte, düşünmekteyiz. Cesur haberlerle kamuoyunun beğenisini, takdirini alan biz gazeteciler ne yazık ki, bu kez kendimizi güvende hissettiğimiz çatı altında sebepsiz uyarılarla, haksızca tutanak tutma baskısı ve tehdidiyle yaklaşık 4 aydır tedirgin edilmekteyiz. 

Kurum içerisinde müdürlük makamına yakın olan birkaç çalışma arkadaşımız dışında kimseye hak edilen davranış ve anlayış gösterilmemekle beraber, Halk Tv’mize yıllarca Yönetmen, Reji-Ana Kumanda Personeli, Muhabir, Kameraman, Kurgu Operatörü olarak hizmet etmiş biz gazetecilere adeta üvey evlat muamelesi yaşatılmaktadır, tüm problem ve isteklerimize kulak tıkanmaktadır. Çözümü basit taleplerimiz bile görmezden gelinmekte, bizden mesleki olarak farkı olmayan ama ‘seçilmiş’ bazı personel arkadaşlarımızın talepleri, problemleri çözümlendirilirken bizlere ailede istenmeyen kişilermişiz gibi davranılmaktadır. 

Değerli büyüğümüz,

Yıllarca cesaret ve onurla hizmet ettiğimiz Halk Tv’miz bu idari boşluğu, bu iltimaslı yönetim tarzını hak etmemektedir. Bizler evimiz bildiğimiz, çalışmaktan gurur duyduğumuz Halk Tv’mizi terketmek istemiyoruz, kurumumuzun zarara uğramasını da, uğratılmasını da asla istememekteyiz. Defaatle mevcut müdürlük ve idari makamla iletişim kurmamıza rağmen netice göremememizle paralel olarak bizlerin varlığının ve seslerinin halının altına süpürüldüğünü de görmekteyiz. 2 aylık bebeği olan çalışma arkadaşımız Temmuz ayı başında işinden çıkarılmış, arkadaşımızın iş sözleşmesi İş Kanunu’nun 25’nci maddesine dayandırılarak feshedilmiş, arkadaşımızın İşsizlik Sigortası Fonu tarafından verilen asgari ücretin altında olan işsizlik maaşını bile almasına engel olunmuştur. Söz konusu 25’nci madde içerisinde; hırsızlık, cinsel taciz, hakaret, yalan beyanda bulunmak, mesai saatleri içerisinde sarhoş olmak, uyuşturucu madde kullanmak gibi ağır ithamları barındırmaktadır. 25’inci madde nedeniyle sözleşmesi feshedilen çalışan emekçi, ilgili yasa gereğince işsizlik maaşı talebinde bulunamamaktadır. 1 Nisan 2019 ve devamındaki tarihlerde işten çıkarılan diğer 4 çalışma arkadaşımız da aynı maddeye ve benzer ithamlara maruz kalmıştır, onların da işsizlik maaşı alması engellenmiştir. 

Emekçilere ve emeğe reva görülen bu muamele neyin kinidir? Bununla ne amaçlanmaktadır? Kısa süreliğine asgari yaşam geliri sağlayan işsizlik maaşına mani olmakla ne elde edilecektir, işsizliğe itilen emekçilerin cüzi miktardaki işsizlik maaşını bile almaması sağlanarak aileleriyle beraber parasız, aç susuz kalması mı istenmektedir? Gazetecilik ve emekçi hakları bir yana insan onuruna da mı saygı kalmamıştır? Kurum içerisinde güven, huzur, dayanışma alt üst edilmiş yıllarca beraber çalışan emekçiler, idari makama adeta jurnalcilik yapan maalesef bazı “arkadaşlarımızın” çabasıyla aslı astarı olmayan iddialar üretilir korkusuyla sohbet bile edemez hale getirilmiştir. 

Üzülerek belirtiyoruz ki, bugün bu mektupta adı geçmesinden tedirgin olan arkadaşlarımız da dahil, diğer arkadaşlarımıza yapıldığı gibi gelecekte aynı madde (İş Kanunu 25’inci madde) marifetiyle yuvamızdan uzaklaştırılacağımızı ve işsizlik maaşımıza bile göz dikileceğini düşünmekteyiz. 

Bu tutum, Halk Tv gibi güvenilir bir kuruma ait bir davranış değildir. Bu tutum, tüm baskılara direnmiş, hep ezilenin yanında olmuş kurumun etiği ve kimyası değildir. Halk Tv bu değildir. Müdürlük makamı tarafından istenmeyen kişi ilan edilen bizler, birer işçi değil, yaşam mücadelesi veren, hayat hikayesi olan bireyleriz, gazetecileriz. Üstelik Halk Tv gibi bir onurlu kuruluşun birer parçası olmanın kıvancı içindeyiz. 

Kurumumuza olan aidiyet duygumuzu, tüm bu mobbing uygulamalarına rağmen henüz kaybetmedik, biliyoruz ki; müdürlük makamı bizim yuvamızı sessiz sedasız terketmemizi istemektedir.

Sayın Deniz Bey,

Kaygımız işsiz kalmak değil, kaygımız; alınterimizi keyifle döktüğümüz Halk Tv’mizin gözümüzün önünde eritilmesidir. Kurumumuzda her şeyin yolunda olduğu iddia edilirken maaşlarımızın kesintiye uğratıldığını, müdürlük makamına yakınlığı olan ve bizlere baskı aracı olarak kullanılan birkaç çalışma arkadaşımıza zam ve prim verildiğini ve bunun saklandığını bilmekteyiz. 

İşte bu sebeplerden size bu mektup aracılığıyla ulaşmayı ve Halk Tv’de bir şeylerin ters gittiğini, buna müdahale edilmesi gerektiğini bildirmek istiyoruz. Biz bu mektubu size ulaştırırken bu mektubun ortaya çıkmasının ardından bu bildiriye imza atan bizlere baskı (mobbing) yapılacağını tahmin ederek size derdimizi anlatmak istedik. 

Saygılarımızla...”

Ümüt Anar-Kameraman, Çağdaş Çevik-Kameraman, Can Yıldız-Kameraman, Duygu Polat-Muhabir, Betül Araz-Muhabir, Erdinç Yılmaz-Muhabir, Fırat Karabulut-Muhabir, Buket Ceren Cavga-Yönetmen, Dersu Can Yavaş-Yönetmen, Gizem Yağbasan-KJ Operatörü, Nermin Yılmaz-KJ Operatörü.

Odatv.com