Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'a evinin önünde saldırı düzenlendi.
Olayı Twitter'dan duyuran Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selim Temurci, "Genel Başkan Yardımcımız Selçuk Özdağ abimize evinin önünde silahlı ve sopalı saldırıda bulunulmuştur" dedi.
Temurci, "Bu aşağılık saldırıyı şiddetle kınıyor, suçluların bir an önce yakalanarak adaletin önüne çıkarılmasını bekliyoruz. Korkaklarla ve alçaklarla mücadelemiz kesintisiz sürecektir" ifadelerini kullandı.
Gelecek Partisi Genel Sekreteri Kani Torun da “Genel Başkan Yardımcımız Selçuk Özdağ’a yapılan menfur saldırıyı şiddetle kınıyorum. Bu saldırı demokrasimize yapılmıştır. Yetkililerden faillerin bir an önce bulunmasını talep ediyoruz. Kaba kuvvetle sesimizi kısmak isteyenler boşuna uğraştıklarını yakında anlayacaklar” dedi.
Özdağ'a hastanede müdahale edilirken çekilmiş görüntüsü:
GELECEK PARTİ'Lİ ÜSTÜN'DEN ÖZDAĞ'A ZİYARET
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Feramuz Üstün, Selçuk Özdağ’ı hastanede ziyaret etti. Üstün, Özdağ’ın cuma namazına giderken saldırıya uğradığını söyledi.
Twitter’dan ilk açıklamayı yapan Feramuz Üstün, Selçuk Özdağ’ın cuma namazına giderken saldırıya uğradığını belirtti. Üstün, “ Maalesef Türkiye’nin geldiği nokta bu. Memleket için ne bedel ödenecekse, gençliğimizden beri ödedik. Ödemeye de devam edeceğiz. Bu menfur saldırıyı şiddetle kınıyorum. Gelecek Partisi kadroları Türkiye’yi bu süreçten ve ülkemizi içerisine düşürdüğünüz bu korku ikliminden kurtaracak” ifadelerini kullandı.
MHP’Lİ YALÇIN SERT İFADELER KULLANMIŞTI
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Özdağ’ın MHP hakkındaki açıklamalarının ardından Özdağ hakkında çok sert ifadeler kullanmıştı.
MHP’li Yalçın’ın 13 Ocak tarihinde Twitter hesabından yaptığı açıklamalar şu şekilde:
Selçuk Özdağ adında bir siyaset bukalemunu, son sığındığı kapı halktan itibar görmeyince, çareyi milletimizin sevgiyle kucakladığı MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli ve teveccühünü esirgemediği partimize çatarak gündeme gelmekte bulmuş. Bu Selçuk Özdağ ne tür bir âdemdir, biraz analiz edelim. Kendisi hasbelkader MHP ve Ülkücü camiada başladığı siyasi hayatına BBP ve Ak Parti ile devam etmiş; ardından İYİ Partili olmuş, son olarak da Gelecek Partisi kurucular kuruluna girmiştir.
Ülkücülük; mensubiyet şuuru ve aidiyet hissi gerektiren, siyasi, ideolojik, kültürel ve sosyolojik bir kimliktir. Eğer bir insanın ruhu, seciyesi ve bozuk iskeleti Ülkücü olmanın gerektirdiği vakar ve ağırlığı kaldıramıyorsa Ülkücü olarak kalması zordur. Ülkücülüğün üzerine tarihin, coğrafyanın ve milletin yüklediği ağır görevler; bazı zayıf omuzların çökmesine ve sefil karakterlerin ezilmesine yol açmaktadır. Dayanma gücü, cesaret, sebat ve iman gerektiren Ülkücü kimlik üzerlerine on numara bol gelen “yük elinden katı şikeste vü zâr” tipler, Ülkücü vasfında tutunamayarak derhal kaplarına uygun kimliklere kaçış yapmaktadır.
Ülkücülük kalın geldiği için taşıyabilecekleri daha kolay yükler arayan bu gibi gevşekler; siyaset tarihimizde dönek, hain, oportünist, revizyonist, bukalemun, satılmış, satıcı gibi sıfatlarla alınmaktadır. S. Özdağ da Ülkücülükte tutunamadığı, Ülkücü kalamadığı için sicilli dönekler ve bukalemunlar zümresinin ilk sıralarına adını yazdırmıştır. Bu gibiler, siyasetin de toplumun da yüz karası tiplerdir. Kapı kapı gezdikleri, parti parti dolaşıp bir kararda duramadıkları, her kaba girdikleri için de kimse onları inandırıcı bulmamaktadır.
Bir siyasetçinin inandırıcılığı, geçmişte sergilediği siyasi tavrın değişip değişmemesine değil; ait olduğu camiaya mensubiyetindeki sağlamlığa, bağlı bulunduğu siyasi partideki istikrar ve samimiyetine bağlıdır. Partilerin de dönemsel siyasi tavırları değişebilir,ancak ilkeleri ve temel hedefleri değişmez.MHP gibi kendini milletine adamış bir partinin ana gayesi,milletin bekasıdır.Bu uğurda öteki partilere karşı tavır değişikliğine gidilmesi,yaklaşımların gözden geçirilmesi mümkündür
MHP’nin bulunduğu ideolojik çizgi ve dayandığı siyasi zeminse istikrarlı ve değişmezdir. Bunun içindir ki “Ülkücü MHP’de olur!”. S. Özdağ gibi her kaba girebilen “mayi tabiatlı” politikacıların mayasında cıvıklık, ülke ve millete kendini adamakta atalet ve uyuşukluk vardır. S. Özdağ gibiler, memleketin gerçeklerine göre değil; kendi çıkar ve keyiflerine göre tavır alırlar. Bu hususta da her türlü Makyavelizm’i sergilemekten imtina etmezler.
Bu gibi gevşeklerin ne menem tipler olduklarını anlamak için çıktıkları siyasi yolculukta yaşadıkları acı ve sefil sergüzeşte bakmak kâfidir. Fransa tarihinde Talleyrand adında eşine ender rastlanır bir siyasi dönek ve bukalemun vardır. Talleyrand, papazlıkla başladığı siyasi yolculuğunda önce mesleğine ihanet etmiştir. Fransız İhtilalinde ihtilalci olmuş; Direktuvar, Konsüllük ve İmparatorluk dönemlerinin dışişleri bakanlıklarını yürütmüştür. Siyasi hayatının son döneminde de kralcı kesilip murahhaslık, elçilik yapan Talleyrand; kendisini satın alanların hepsini satarak her devirde gemisini yürütmüştür. Talleyrand kılıklı politikacı taslaklarının son örneklerinden biri de işte bu S. Özdağ müptezelidir.
BAHÇELİ’NİN DANIŞMANI ÇİÇEK, ÖZDAĞ'I HEDEF ALDI
Öte yandan Özdağ, bugün de MHP’ye yakınlığıyla bilinen Türkgün gazetesinde hedef alındı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başdanışmanı Yıldıray Çiçek, bugünkü köşesinde Özdağ’a sert ifadelerle yanıt verdi. Yıldıray Çiçek “Fethullah'ın kurşun askeri intikam peşinde!” başlıklı yazısında Selçuk Özdağ'ı hedef alarak, “Selçuk Özdağ denildiğinde benim hafızamda onun dönekliği ve Fethullah Gülen’e olan sevdası dışında bir şey yoktur. İstediği kadar kıvransın dursun, Türk siyasetinde sicili belli olan, hükümsüz adamın tekidir” dedi.
Özdağ MHP lideri Devlet Bahçeli’yi böyle eleştirmişti:
Bahçeli'nin seçimle ilgili daraltılmış bölge sistemi, milletvekili adaylığının yeniden tarifi, yerel yönetimin yapısının cumhurbaşkanlığı sistemine uyarlanması gibi taleplerini yorumlayan Özdağ, şunları kaydetmişti: "Doğru söylüyor ama bunu söylerken kendi partisini düşünüyor, Türkiye'yi düşünmüyor. Örneğin benim bölgem Manisa'da dar bölge uygulanırsa mezhepsel yapılar, mafyatik yapılar ve parası olanlar Parlamento'ya girebilir temsilde adalet sağlanamaz. Yoksa ben yaptım oldu mantığıyla hareket etmek Türk demokrasisine zarar vermiş olur. Bir yandan da Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini yaşatmak istiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi Türkiye'de çare değildir. Türkiye'de tam demokrasi için demokratik parlamenter sistem çaredir. Geçmiştekini istemiyoruz orada yanlışlar vardı, eksiklikler vardı.”