GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Türkiye
4 Şubat 2022 Cuma 10:10

Gardiyanlar sodayla geçiştirdi, o gece aort damarı yırtıldı öldü

Mardin Midyat'ta açık cezaevinde yatan M.S. Aksu bir akşam rahatsızlandı. Gardiyanlar "Bunu iç geçer" diye soda verdi. Geceyarısı durumu ağırlaştı. Cezaevinin önünde, gelen ambulanstaki teknisyen tarafından iğne yapılıp koğuşuna gönderildi. Aksu o gece öldü. Ailesi iki ay önce BİMER'e başvurmuş babalarının kalp hastası olduğunu, yaşamsal tehlikesi bulunduğunu söylemiş ancak devleti ikna edememişti.

M.S. Aksu, Mardin Midyat’ta açık cezaevindeki koğuşunda yerdeki minder üzerinde ölü bulundu. Koğuş arkadaşları sabah kalktıklarında onun soğuk bedeniyle karşılaştı.
Dava bile açılmadı. Cezaevi yönetimine, Adalet Bakanlığı’na, savcıya, mahkemelere göre hiç kimsenin bu ölümde sorumluluğu yoktu.

Ancak ailesinin başlattığı hukuk mücadelesinde ortaya koydukları oldukça ilgi çekici… Hukuki süreçte Erhan Aksu dosyasında biriken belgelere yansıdığı şekliyle hikaye şöyle:

Erhan Aksu 24 Şubat 2017’de Midyat Açık Ceza İnfaz Kurumu’na başvurdu. Çocukları 17 Şubat’ta o zamanki BİMER, şimdiki adıyla CİMER’e başvurarak babalarının kalp hastası olduğunu ve yaşamsal tehlikesi bulunduğunu yetkililere duyurmaya çalıştı.

Aksu hastaneye sevkedildi. İncelendi. Yüksek tansiyon tanısı konuldu. Cezaevinde kalabileceği, ceza ertelemesine gerek olmadığı kaydededildi. Tekrar cezaevine konuldu. Tarih 3 Mart’tı.

Ama Erhan Aksu iyi değildi. 9 Mart’ta, 6 Nisan’da 13 Nisan’da cezaevi hekimine gitti. Kas ağrısı, omuz ağrısı ve hipertansiyan tanılarıyla bazı ilaçlar için reçeteler yazıldı.

Ancak 13 Nisan gecesi hareketli geçti. Akşam 9 sıralarında mide ve sırt ağrısından şikayet etti. Gardiyanlar “iyi gelir” diyerek soda verip koğuşuna gönderdi.

Geceyarısı durumu ağırlaştı. 112 arandı ambulans geldi. M.S. Aksu Cezaevinin giriş kapısının önünde bekletiliyordu. Kapı önünde yapılan kontrolde yaşamsal değerlerinin normal olduğuna karar verildi. Bel ağrısı için de bir iğne yapılıverdi.

İğneyi yapan Acil Tıp Teknisyeni aynı zamanda ambulans şoförüydü.

M.S. Aksu tekrar koğuşuna götürüldü. Koğuş arkadaşlarının ifadesine göre kendi isteğiyle yerdeki minderin üzerine yattı. Arkadaşı üzerine bir battaniye örttü. M.S. Aksu bir daha gözlerini açamadı.

Koğuş arkadaşları sabah 7 sıralarında uyandıklarında soğuk bedeniyle karşılaştı.

Bu ölümle ilgili dava dahi açılmadı. Bir disiplin cezası dahi verilmedi.

ADLİ TIP: AMBULANS EKİBİ KUSURLU

Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı raporda ambulanstaki teknisyenlerle ilgili tespiti ilgi çekici:

Kişiye yapılan [ağrı kesici iğnenin] ölüm üzerine etkisi ve katkısının bulunmadığı, Acil Tıp Teknisyenleri’nin kişiye tedavi verme yetkilerinin bulunmadığı, hastayı sağlık kurumlarına naklini sağlamaları gerektiği kusurlu oldukları oy birliği ile mütaala olunur.

“YARGILAMA GİDERLERİNİN AİLE ÜZERİNDE BIRAKILMASINA…” 

Aile Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Yüksek mahkeme şu hükme vardı:

  • Yaşam hakkının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Celal Mümtaz AKINCI ve M. Emin KUZ’un karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
  • Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 19/10/2021 tarihinde karar verildi.

Akıncı ve Kuz’un karşı oy gerekçesinde yazılanlar ise dikkat çekici: 

  • DEVLETİN TEDBİR ALMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ VAR: Devletin, bir kişinin yaşamına yönelik gerçek ve yakın bir tehlikenin bulunduğunun kamu makamlarınca bilindiği veya bilinmesi gereken durumlarda, tedbirleri alma yükümlülüğü vardır.
  • AİLE İKİ AY ÖNCE BİLDİRDİ: İlgilinin ölümünden yaklaşık iki ay önce kalp hastası olduğu gerekçesiyle başvurucular tarafından infazının ertelenmesinin talep edilmesine (…) rağmen; başka bir anlatımla, ölen hükümlünün hastalığı nedeniyle somut olayda aktarılan belirtilerin yaşamına yönelik gerçek ve yakın bir tehlikenin işareti olabileceğinin bilinmesinin gerekmesine rağmen (…) yeterli tedbirlerin alınmadığı anlaşılmaktadır.
  • SODA VERİP KOĞUŞA GÖNDERDİLER: Nitekim, aynı koğuşta kalan ve soruşturmada ifadeleri alınan tanıkların, ilgilinin olay gecesi mide bulantısı ve sırt ağrısı nedeniyle infaz koruma memurlarından yardım istemesi üzerine memurların kendisine soda verip koğuşa gönderdiklerini söylediği,
  • İnfaz koruma memuruna bu kişinin kalp hastası olduğunu bildirmelerinden sonra görevlilerce 112 Acil Çağrı Merkezinin arandığı yönündeki beyanları da,
  • CİDDİYE ALINMASI GEREKEN BELİRTİLER: Ceza infaz kurumuna gelen cankurtaran aracındaki acil tıp teknisyenlerinin kalp veya yüksek tansiyon hastaları için ciddiye alınası gereken söz konusu belirtilere rağmen ağrı kesici bir iğne yaparak hastayı koğuşa göndermeleri de,
  • GARDİYANLAR BİLGİLENDİRİLMEDİ: İnfaz koruma memurlarının ilgilinin hastalığı hakkında bilgi sahibi olmadıklarını, yani anılan kişinin yaşamına yönelik gerçek ve yakın bir tehlike konusunda bilgilendirilmediklerini; bu konudaki tehlikenin gerçekleşmesini önleyebilecek yeterli tedbirlerin de alınmadığını ortaya koymaktadır.
  • İHMALLER ZİNCİRİ: Bütün yetkilileri bakımından bir ihmaller zinciri söz konusudur.

(…)

“HASTANEYE GİTMEYİ REDDETTİ İDDİASI: FORMDA İMZASI YOK”

  • Hasta nakil ret formunun bir örneğinin temini için yazışma yapmasına rağmen ölenin hastaneye gitmeyi reddettiği iddia edilen formun altında imzasının bulunmamasını da dikkate alarak bu çelişkiyi gidermediği,
  • ÖZENLİ İNCELEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ YERİNE GETİRİLMEDİ: Buna ilişkin gerekli açıklamayı da yapmadığı dikkate alındığında, soruşturmada Anayasanın 17. maddesinin gerektirdiği derinlikte ve özenli inceleme yükümlülüğünün yerine getirildiğinden söz edilemez.
  • KARARA KATILMIYORUM: Yukarıda açıklanan sebeplerle, başvurunun kabul edilebilir bulunması ve esas incelemesi yapılarak ihlal kararı verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluğun kabul edilemezlik kararına katılmıyorum.