İzmir Büyükşehir Belediyesi itfaiye teşkilatında uzun yıllar çalıştıktan sonra emekli olan Mehmet Çöpten ve Muhlis Felek, İtfaiye Haftası nedeniyle meslektaşlarıyla buluştu. Yıllarını bu mesleğe veren, tehlikeli olduğu kadar yoğun ve zor günler geçiren ateş savaşçılarının gönlü hala bu meslek için atıyor. 40 yılı aşkın bir süre itfaiyeci olarak ter döken her iki ismin buluştuğu ortak nokta ise bu mesleği her şeyden çok sevmeleri. O nedenle dünyaya bir kez daha gelseler, yine itfaiyeci olmak istediklerini söylüyor.
“Biz herkesten dua alırdık”
Mesleğini 45 yıl boyunca sürdüren 94 yaşındaki Mehmet Çöpten, o günleri hala net şekilde hatırlıyor. 1954 yılında ilk kez itfaiyede işe başladığında önce bulaşık yıkadığını, aşçı yardımcılığı yaptığını, yemek dağıttığını söyleyen Mehmet Çöpten, bir yandan bunları yaparken diğer yandan ise kenti öğrendiğini belirtti. İtfaiyecilik mesleğine sevgisini “Dünyaya bir kez daha gelsem yine itfaiyeci olurdum” sözleri ile anlatan Çöpten, “Dua alan bir meslek. Biz çalışırken herkesten dua alırdık. Bir yangına gidip evi, iş yerini söndürene kadar kimseyi oraya sokmazdık. Yangını kontrol altına aldıktan sonra ev sahibini içeri alır eşyalarının tam olup olmadığına bakmalarını isterdik. İnsanlar bizim çalışmalarımızdan sonra çikolata alıp teşekkür etmeye gelirdi” dedi.
“Bu mesleği çok sevdim”
Çok yoğun çalıştıkları için ikiz çocuklarının doğumuna yetişemediğini bunun da kendisini çok üzdüğünü vurgulayan Çöpten, şunları söyledi: “Kentin güvenliği elbette çok önemli. Biz de kritik bir yerde çalışıyoruz. O zaman bir şey diyemedim ama içim yanmıştı. O eziyetleri çektim fakat bu mesleği çok sevdim. İtfaiyecilik dua alan bir meslek. İnsanlar bize ‘Allah sizi kazadan beladan korusun’ diyor. Bu da sizi zenginleştiriyor.”
“Aklımda itfaiyede çalışmak yoktu”
İzmir İtfaiyesi’ne 1968 yılında giren Muhlis Felek ise tam 41 yıl 9 ay kurum çatısı altında ter döktü. 78 yaşındaki Muhlis Felek işe başladığı 2 Nisan 1968 tarihini yıllar geçse de hiç unutmadı. Bu tarihin hayatının dönüm noktası olduğunu söyleyen Felek, itfaiye teşkilatı ile yollarının kesişmesini şu sözlerle anlattı: “İzmir’de askerlik yapıyordum. Askerlik bitince birkaç ay inşaatlarda çalışıp memleketim Kars’a dönecektim. Bir yakınım itfaiyede eleman alımı olduğunu söyledi. Ancak ben memleketime dönme niyetindeydim. Yakınlarım ısrar edince geldim itfaiyeye, dilekçe verdim. Bir hafta sonra sınava girmem için gelmem gerektiğini söylediler. Geldim, yaklaşık 60 kişi sınava girdik. Sınavdan bir hafta sonra gelip kazananların listesine baktık. Listede ben de vardım. Tüm işlemleri tamamladıktan sonra iş başı yaptım. 41 yıl, 9 ay hizmet verdik. Çok huzurlu, çok mutlu bir çalışma ortamım oldu.”
“Hiçbir mesleğe benzemiyor”
Önce çavuş sonra kadrolu amirlik görevlerini üstlenen Felek, “Hiç aklında yokken itfaiyeciliğe başladım ve çok sevdim. Bu işi çok sevdim. Sel baskını, deprem, yangın… Herhangi bir göreve gittiğimizde çalışma tamamlandığında insanlar ‘Allah razı olsun sizden. Siz alnından öpülesi insanlarsınız. Çok iyisiniz’ derlerdi. İtfaiyeciler hep böyle dua alıyor. Bizi kurtardınız, canımızı kurtardınız’ diyorlar. Biz de çok insanı kurtardık. 1995 yılında yaşanan sel felaketini hiç unutamıyorum. Bir göreve gittiğimiz zaman can kurtarmaya odaklanıyorsun. Sel baskınlarında insanları sırtımıza alıp çıkarıyorduk. Çok kutsal bir görev. Hiçbir mesleğe benzemiyor. Hayat kurtarıyorsun. Dünyaya bir kez daha gelsem, yine itfaiyeci olurdum. İtfaiye teşkilatı dualı bir ocak. Kutsal bir ocak. Kesinlikle hiçbir mesleğe benzemiyor” dedi.