GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ekonomi
16 Mayıs 2023 Salı 11:15

ESİAD'da "Yeşil Mutabakat" bilgilendirmesi...

Ege Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, iklim değişikliği ile mücadelede, dijital dönüşümün her alanda gerekli hale geldiğini vurgulayarak, “Nitekim Avrupa Yeşil Mutabakatı ile yeşil ve dijital dönüşüm hedefi ikiz dönüşüm olarak adlandırıldı. Buna toplumsal dönüşüm de ilave edilerek üçüz dönüşüm olarak tanımlandı. Üçüz dönüşümü, sürdürülebilir kalkınmanın temel unsurları olarak görebiliriz” dedi.

ESİAD tarafından düzenlenen “Yeşil Mutabakata Uyum, İyi Uygulamalar Serisi”nin dördüncü toplantısında Sürdürülebilirlik Bağlamında Teknoloji ve İnovasyon konusu tartışıldı. Çevrim içi olarak gerçekleştirilen toplantının moderatörlüğünü ESİAD Yönetim Kurulu Üyesi, Sürdürülebilirlik, Çevre ve Sosyal Politikalar Yuvarlak Masası Başkanı Süleyman Hançerli üstlendi. İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Genel Sekreteri Konca Çalkıvik’in ana konuşmacı olarak yer aldığı toplantıda, Sun Tekstil Sürdürülebilirlik Müdürü Utku Varol, Tabit Akıllı Tarım Teknolojileri A.Ş. Kurucusu Tülin Akın, Philip Morris Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Sıla Kurt Yağmur da kurumlarında sürdürülen çalışmaları ve iyi uygulama örneklerini paylaştılar.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİ ODAĞINA ALAN MODELLER

Toplantının açılışında konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, dünyanın çok yönlü bir değişim ve dönüşümden geçtiğini belirterek, küresel boyutta yaşanan ortak sorunların ve sınamaların söz konusu olduğunu söyledi. Bu sorunlar karşısında, BM’nin “Sürdürülebilir Kalkınma için 2030 Gündemi” doğrultusunda tüm dünyada kalkınmanın yönünün daha sürdürülebilir bir rotaya çevrildiğini ifade eden Zorlu, “Özellikle gelişmiş ülkelerde sanayileşme ile artan üretim kapasitesi, doğal kaynakların acımasız bir s?ekilde tüketilmesine neden oldu. Son dönemde etkilerini açıkça görmeye başladığımız iklim değişikliği ise bunun en temel göstergesi. İklim değişikliği ile mücadelenin küresel bir sınama haline gelmesiyle birlikte, iklim deg?is?iklig?ini odağına alan üretim modellerinin geliştirilmesi zorunlu hale geldi. Nitekim 2030 Gündemi, tüm dünyayı tehdit eden iklim değişikliği ile mücadele çabalarını ekonomik ve sosyal kalkınma konularıyla aynı düzlemde buluşturdu” dedi.

ÜÇÜZ DÖNÜŞÜM

Diğer yandan teknolojik gelişmelerin sanayideki dönüşümü hızlandırdığına dikkat çeken ESİAD Başkanı Zorlu, şunları söyledi: “Uluslararası rekabet edebilirlik bakımından sadece imalat sanayinde değil, ticaretten, hizmetlere her alanda dijital dönüşüm gerekli hale geldi. Nitekim AB tarafından ilan edilen Avrupa Yeşil Mutabakatı ile yeşil ve dijital dönüşüm hedefi ikiz dönüşüm olarak adlandırıldı. Buna toplumsal dönüşüm de ilave edilerek üçüz dönüşüm olarak tanımlandı. Esas itibarıyla küresel boyutta yaşanan ortak sorunlar ve sınamaları göz önünde tuttuğumuzda, üçüz dönüşümü, sürdürülebilir kalkınmanın temel unsurları olarak görebiliriz.”

İnovasyonun, sürdürülebilir kalkınmanın itici gücü haline geldiğini söylemenin yanlış olmayacağını da vurgulayan Zorlu, “BM’nin sürdürülebilir kalkınma amaçları arasında kapsayıcı ve sürdürülebilir sanayileşme ile bağlantılı olarak inovasyonun desteklenmesine doğrudan atıf yapılmaktadır. Ancak, sürdürülebilir kalkınma bakımından inovasyonu sadece sanayi ile özdeşleştirmek yanıltıcı olacaktır. Bugünkü toplantımızda değerli konuşmacılarımız birbirinden çok farklı sektörlerde inovasyonun sürdürülebilirlik bağlamında önemini bizlere çeşitli örneklerle gösterecekler. Hepsine katkılarından dolayı teşekkür ediyorum” diye konuştu.

ÇALKIVİK: YOL HARİTASI ÇIKARMALIYIZ

İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Genel Sekreteri Konca Çalkıvik, iklim krizinin etkilerini tüm dünyanın hissettiğini ve tüm bu zorlukların, toplumdaki sosyal eşitsizlikleri derinleştirdiğini söyledi. Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli raporunda, Paris Anlaşması’ndaki 1.5 derecelik sınırın artık yeterli olmadığını ifade eden Çalkıvik, şöyle devam etti: “1.5 derece bile artık insanlık için kriz anlamına geliyor. Biyoçeşitlilik kaybı en büyük risklerden biri olmaya devam ediyor. İklim krizi ile mücadelede sosyal konuları da kapsayan yol haritalarına ihtiyaç var. AB, yeşil mutabakat aracıyla 2050 yılında karbon nötr hedefini ortaya koydu. Emisyon azaltırken istihdam da sağlamayı planlıyor. Bu dönüşüm için AB ile ilişkisi olan her ülke bu dönüşüme ayak uydurmak durumunda kalacak” dedi.

ÖNLEM ALMAZSAK 750 MİLYON EURO EK VERGİ VAR

Sınırda Karbon Vergisi uygulamasının devreye girmesi durumunda Türkiye ihracatçısının 750 milyon euro ek maliyet ile karşı karşıya kalacağını söyleyen Çalkıvik, şöyle devam etti: “2026 yılında tam anlamıyla yürürlüğe girecek bu uygulamaya karşı önlemlerimizi almamız şart. Bu kapsam daha da genişleyecek. Dolayısıyla Türkiye sanayicileri ve ihracatçıları olarak emisyonlarımızı aşağı çekmemiz, emisyon azaltım stratejilerine yoğunlaşmamız gerekiyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında ülkemiz için de dönüşüm kaçınılmaz. Bunun da tek yolu inovasyon ve yenilikçi teknolojiler. SKD Türkiye olarak yeni teknoloji alanındaki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın temel ilkelerinden olan döngüsel ekonomi alanında ölçülebilir sonuçlara ulaşan çok sayıda proje üretiyoruz. Bu çalışmalarda sadece üye şirketleri değil, tüm değer zincirlerini de dahil edecek şekilde iş dünyasını kolektif şekilde aksiyona geçiriyoruz.”

VAROL: TÜKETİCİ ARTIK DAHA BİLİNÇLİ

Sun Tekstil Sürdürülebilirlik Müdürü Utku Varol ise iklim krizi ile iklimsel afetleri daha çok yaşamaya başladıklarını söyledi. Tüketicilerin ürünlerin çevresel ve sosyal etkilerini daha çok önemser hale geldiğini kaydeden Varol, “Ancak mağazadan ürünü alırken o ürünün geçirdiği süreçleri tam anlamıyla öğrenmemiz hala mümkün olmuyor. Bu sebeple Avrupa’da bazı kanunlar geliştiriliyor” dedi. Tasarımdan başlayarak, inovatif malzeme seçiminde izlenebilecek bazı işaretlerle bu takibin kurulabileceğini belirten Varol, “Bu şekilde nihai tüketici QR kodlarda ürünün tüm yolculuğunu görebilir hale getiriliyor. Bu yönde ilerliyoruz. Malzeme seçiminden üretim süreçlerine kadar iyi uygulamalarımız mevcut, denetimlerini de en iyi şekilde yapıyoruz” diye konuştu.

AKIN: ÇİFTÇİ TEKNOLOJİYE DEĞİL, RİSKE UZAK

Tabit Akıllı Tarım Teknolojileri AŞ Kurucusu Tülin Akın da, 19 yıldır 6 ülkede aktif olarak çiftçiler ile teknolojiyi buluşturmak için çalıştıklarını söyledi. Çiftçilerin yüzde 90’ının kırsalda yaşayan aile çiftçileri olduğunu söyleyen Akın, şunları söyledi: “Dünyanın ürettiği gıdanın yüzde 80’ini de bu kesim üretiyor. Teknolojiye uzak görünen bu kesimi teknolojiyle buluşturmak için çaba gösteriyoruz. Aslında teknolojiye değil riske kapalılar. Bu riski ortadan kaldırdığınızda çiftçiler teknolojiye son derece açıklar. Yeşil mutabakatta kırsalda dönüşüm de şart. Çiftçiler artık ürünleri eskisi gibi üretemeyeceklerinin farkındalar. İklim krizinin etkilerini yaşıyorlar. Toprağı, suyu kirletmeden kullanmak sadece teknolojiyle mümkün, çiftçiler de bunu görüyor.”

YAĞMUR: ÖLÇÜMLENDİRME VE HEDEFLENDİRME ÖNEMLİ

Philip Morris Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Sıla Kurt Yağmur, sürdürülebilirliğin küresel anlamda tüm firmaların gündemine güçlü bir şekilde girdiğini söyledi. Şirketlerin bulundukları coğrafyanın şartlarına göre önceliklerini belirlemesi gerektiğini söyleyen Yağmur, “Sürdürülebilirlik yatırımlarına firmaların baş koyması gerekiyor. Yatırım vizyonlarını da bu yönde yenilemeleri gerekiyor. Uygulama noktasında ölçümlendirme ve hedeflendirme büyük önem taşıyor. Ölçeklendireceksiniz ki hedefler belirleyebilesiniz. Ölçümlendirme de çok basit bir şey değil. Aylarca süren doğru hesaplama yapmanız gerekiyor kimi zaman. Hedeflendirmeyi de yukarıdan aşağıya kurgulamak gerekiyor. Philip Morris de bu ilkelerle yürüyor” dedi.