İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin dördüncü gününde konuşan İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Dr. Güven Eken, “Sevgi, dünyanın neresine giderseniz gidin, hangi milletten olursanız olun çözümün nerede olduğunu gösteriyor. Sevgi olmadan dünyada hiçbir şeyi değiştiremeyiz. Bir şehri aşkla yöneteceğim diyen ve 50 yılda bir gelen bir lider İzmir’i yönetiyor” şeklinde konuştu.
İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin dördüncü gününde konuşan İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Dr. Güven Eken “Döngüsel Kültür Şehirleri” başlığıyla bir sunum yaptı. Eken, “Geleneksel anlamda ben kelimesi yaşadığımız çağda en temel kutsalımız haline geldi. Bizim dışımızdaki canlılar için ben kelimesi geçerli değil. Ben olunca biz kümesi de beraberinde geliyor. Ben ve bizim dışımızdaki her şey de iklim, biyoçeşitlilik, ekosistem bunlar da çevre oluyor. Bizim dışımızdaki birçok canlı yaşamı böyle algılamıyor. Çevre dediğimiz şey, hepimizin parçası olduğumuz doğa, evren, yer kürenin bütünlüğü. Bu iki algı yaşamda aldığımız her türlü kararın zemini aslında” dedi.
Temel bilimlerin içerisine ekosistemi de dahil etmek gerek
Bencilliğin, bizciliğin kışkırtıldığı bir çağda yaşadığımızı söyleyen Güven Eken, “Doğayla ilişki kurmayınca yaşamın temeli gidiyor. Sadece almak ve biriktirmek ortaya çıkıyor. Hayata ne vereceğim sorusu aklımıza gelmiyor. Günün sonunda kendi mekanlarımızı yaratıyoruz. Etrafındaki kuşlarla, derelerle ilişkisi olmayan mekânlar bunlar. Mekanlar düşüncemizin aynasıdır. Dirençli, doğayla uyumlu bir şehir yaratmak için temel bilimler bilgilerimiz eksik. Bir uygarlık yaratmak istiyoruz ama parçası olduğumuz ekolojiyi, doğayı içerisine katmıyoruz.
Anadolu bilgeliği aslında bize çok daha iyi yaşayabileceğimizi gösteriyor. Geleceğin şehirlerini inşa etmek için doğadan daha fazla ilham almamız gerek. Temel bilimlerin (matematik, kimya, fizik, bilim, astronomi) tam ortasına ekolojiyi koymamız gerek. Öncelikle temel bilimlerin tanımını değiştirmek gerek. Hangi tasarımı yaparsak yapalım temel bilimleri esas alarak yaratıp üretmemiz gerek” ifadelerini kullandı.
Doğanın bir tasarım dengesi var
Doğanın bir tasarım dengesinin olduğunu ifade eden Güven Eken, “Bu öyle bir tasarım ki sonsuz bir çeşitlilik yaratabildiği gibi bir benzerlik de yaratabiliyor. Bunu çözdüğümüzde de tam uyum içerisinde yaşayabiliyoruz. Doğadaki bütün varlıklar bunu yapıyor. Bizim beynimiz ise insanları bölüp parçalamaktan besleniyor ve belli güç odakları yaratıyor. Aslında kendimizi doğanın sevinç ve coşku kaynaklarından ayrı kalarak cezalandırıyoruz” şeklinde konuştu.
Geleceğin şehirlerini döngüsel kültür ile kurabiliriz
Şehir denilen yapıların ilk tatilde uzaklaşılması gereken yerler olarak algılanmaması gerektiğini söyleyen Eken, “Şehirleri kurarken doğayı okuyup yazabilmek çok önemli. Dünyamız uzaktan bakıldığında nefes alıp veren mavi, yeşil, kahverengi bir gezegen. Varlıklar birbirlerini besliyorlar. İnsanların şehirde veya köyde nerede yaşıyorsa yaşasın bir ayak izi var. Yarattığımız iklim değişikliği dünyaya yayılıyor, etkiliyor. Nasıl döngüsel şehirler kurabiliriz? Bu, şehrin içerisinde yeşil koridorlar oluşturarak dereleri beton değil, toprakla buluşturduğumuzda mümkün. Yöntemler çok basit. Eğer bir şehri döngüsel kültür ile beslersek bu mümkün. Birbirimizle uyum, değişimle uyum, doğayla uyum, geçmişimizle uyum döngüsel kültürü oluşturuyor. Geleceğin şehirleri bu ana zincir üzerinden inşa edilebilir. Unuttuklarımızı hatırlamak, hatırladıklarımızı unutmamak gerek” dedi.
Bu bizler için bir şans
Mümkün olduğunca daha fazla sevgiyi hayatımızın içine almamız gerektiğini söyleyen Eken, “Korku devreye girdiğinde hareket, ilişki, iyileşmeyi kapatıyorsunuz. Sevgi, dünyanın neresine giderseniz gidin, hangi milletten olursanız olun çözümün nerede olduğunu bize gösteriyor. Sevgi olmadan dünyada hiçbir şeyi değiştiremeyiz. Bir şehri aşkla yöneteceğim diyen ve 50 yılda bir gelen bir lider İzmir’i yönetiyor. Bu, bizler için bir şans, en önemlisi de bu” şeklinde konuştu.