Menemen ilçesinde 89 yıl önceki ayaklanmada Cumhuriyet karşıtı gericiler tarafından şehit edilen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Bekçi Hasan ve Şevki Bey için anma töreni düzenlendi. Sabah saatlerinde ilk önce resmi törenler gerçekleştirildi. İzmir Vali Yardımcısı Mehmet Ali Barış, Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Tunç Soyer, Menemen Belediye Başkanı CHP'li Serdar Aksoy, Kubilay Ailesi ve komutanların katıldığı törende, şehit Asteğmen Kubilay Anıtı'na çelenk bırakıldı. Sivil toplum örgütleri ile vatandaşların katıldığı 'Demokrasi ve Laiklik' yürüyüşü ise saat 10.30'da Şehir Stadı önünden başladı. Binlerce kişi, ellerinde Türk bayrakları ile yürüyüşe katıldı. Kilometrelerce yürüyen İzmirliler, 'Mustafa Kemal'in askeriyiz' sloganı attı. Yürüyüşe; Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, önceki dönem Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar, bazı CHP'li ilçe belediye başkanları da katıldı. Program, Yıldıztepe'de saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla devam etti. Daha sonra konuşma yapan Tunç Soyer, Menemen olayının cumhuriyetin hangi bedeller ödenerek bugünlere geldiğinin kanıtı olduğunu söyledi.
'TARİH ONLARI DEVRİM ŞEHİTLERİ OLARAK YAZDI'
Konuşmasında Kurtuluş mücadelesi ile başlayan, Cumhuriyet ile taçlanan ve toplumsal devrimlerle nihayete varan bir ülkeyi kabul etmeyen bir avuç korkağın karşısında dimdik duran devrim şehitlerinin, ölüm yıl dönümü olduğunu ifade eden Soyer, "Tarih Menemen olayını gerçekleştirenleri, demokrasinin, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu cumhuriyeti, halkın düşmanları olarak yazdı. Aynı tarih, cumhuriyetin değerlerini yıkmaya çalışanların karşısında dimdik duran Asteğmen Kubilay'ı, Bekçi Hasan'ı ve Bekçi Şevki'yi ise devrim şehitleri olarak yazdı. Bugün Kubilay'ı vahşice öldüren ve 'Cumhuriyet bitmiştir' diyen zihniyete, demokrasi ve devrim düşmanlarına karşı, cumhuriyetin 100'üncü yılına doğru emin adımlarla yürüyerek yanıt veriyoruz. Bu tarihsel süreç, elbette cumhuriyet ve değerlerine saldırmaya, demokrasi ve halk egemenliğini yıkmaya çalışanlar oldu. Ancak buna karşı milyonlarca Kubilay, her seferinde bu değerleri korumaya ve muhafaza etmeye devam etti, ediyor, edecek" diye konuştu.
'BU TOPRAKLARI İŞGALDEN HEP BİRLİKTE KURTARDIK'
Soyer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Unuttular, unuttular ki bizler tohumuz ve bizler gömüldükçe yeniden doğarız. Anadolu'nun kurtuluş destanının ilk ve son sözünü söyleyen İzmir, 23 Aralık 1930'da Kubilay'ın şahsında Menemen'de bu özgürlük mücadelesi ve kazanımlarına sahip çıktı. Özgürlüğünü böylesi dirayetli bir millete borçlu olduğu için egemenliğin kayıtsız şartsız o millete teslim eden bir sistemin ilk taşlarının döşendiği İzmir, bu sebeple demokrasiyi, cumhuriyet ve değerlerinin bugün de en önemli savunucusudur. Anadolu'nun emperyalizme karşı direnişinde hepimiz tek vücut olmuştuk. Farklılıklarımız, ayrışmanın değil bütünleşmenin gücü haline gelmiş ve bu toprakları işgalden hep birlikte kurtardık. Bugün de aynı yaklaşımla bu toprakları ayrışma ve kutuplaştırmalardan arındırarak, birlikte beraber ortak bir akılla ileriye taşımayı hedeflemeliyiz. Tıpkı İzmir ve Anadolu'nun bağımsızlığını bizlere armağan eden başta Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarıyla, bu armağana Menemen'de canı pahasına sahip çıkan Kubilaylar gibi."
'BİZİM ONURUMUZDUR, TARİHİMİZDİR'
Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy da şunları söyledi:
"Bugün Kubilayları, Abdi İpekçileri Uğur Mumcuları, hepsini birden anıyoruz. Çünkü onlar Cumhuriyet şehididir. Çünkü onlar Atatürk devrimlerinin bekçileridir. Cumhuriyetin ilk yıllarında Mustafa Fehmi Kubilay'a ve iki bekçimize yapılan suikast, onların barbarca öldürülmeleri aslında cumhuriyet ile rövanşın nereden başladığını gösteriyor. Tüm cumhuriyet şehitleri gibi, bizler de cumhuriyetimizin bekçileriyiz. Daha iki gün önce bir televizyon programında, sözde bir tarihçi benim hemen arkamda bulunan heykele 'Rezillik' dedi. Menemenliler olarak, Cumhuriyetçiler olarak, Atatürk devrimlerinin savunucuları olarak diyoruz ki; Sizin bu 'Rezillik' dediğiniz şey, bizim ecdadımızdır. Bizim onurumuzdur, tarihimizdir. Bu arkamda gördüğünüz anıt heykel Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin onurudur. O nedenle biz bu anıt heykele laf söyletmeyeceğiz. Cumhuriyet devrimlerini sonuna kadar savunacağız."
Konuşmaların ardından şehitliğe karanfil bırakıldı, dualar okundu.