İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Biz bu sürecin karşısındayız. Canımızın, kanımızın, son damlasına kadar, Aklımızın fikrimizin son cevherine kadar, biz bu yolda ‘Ya istiklal ya ölüm’ diyenleriz. Saray'ın yolundan, İmralı’nın yolundan, okyanus ötesi baronların yolundan yürüyenlerin, 1923’te kurulan Cumhuriyet’i ve 1924’te onun tarihe kazılan tapusunu yok etmesine müsaade etmeyiz, etmeyeceğiz. Biz bu oyunun neye mal olacağını görüyoruz. Irak’ın kuzeyinde tamamlanan, Suriye’nin kuzeyinde sona yaklaşılan, İran’da düğmesine basılan 4 kantonlu kürdistan projesinin Türkiye ayağı için de dün düğmeye basılmıştır. Bu cüretkar adım, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedinin ucundan bir parça koparma girişimidir'' dedi.
İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Edirne’de bulunan Lozan Anıtı önünde açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu, şunları kaydetti:
''Büyük Türk milleti; sırtımı dayadığım arkamdaki bu anıt, Lozan Anıtı’dır. Anıtta 3 tane sütun vardır. Sütunlardan biri Anadolu’dur, biri Trakya’dır, diğeri ise ayak bastığım bu toprak Karaağaç’tır. Bu anıt, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, onun tapu belgesi olan Lozan’ı anlatır. Bu üç sütunda,
Türk milletinin hürriyet ve istiklali için akıttığı üç kutsal değer vardır. Onlar kandır, terdir, gözyaşıdır. Haddini bilmezce ve yarınlar yokmuşçasına, bu üçüyle derdi olanlar bu sözlerimi çok ama çok iyi dinlesinler. Gittikleri yolda, kuşandıkları makam ve sıfatlarla, kendilerini dokunulmaz, hesap sorulmaz zannediyorlar. Yaptıkları için hiçbir bedel ödememeye alıştılar. Yanılıyorlar. Dilerim bu yanılgılarını anladıklarında hiç kimse için çok geç olmaz! Çünkü Türk milletinin sabır taşı artık çatlamıştır. Türk milletine baş olmanın kuralları vardır. Türk milletine baş olmanın bedelleri vardır. Ve Türk milleti, kendisine ihanet eden başları hiçbir zaman affetmemiştir.
Bu büyük millet azınlık haline getirilmek isteniyorsa, buna dur diyecek neferler de sahneye çıkmak mecburiyetindedirler. Türk devletinin; sınırlarına, rejimine, üniter yapısına İlkelerine, diline ve en önemlisi milli kimliğine onu kuran ve kurtaran Türk milletinin maddi ve manevi varlığı üzerine yemin etmiş olan AK Parti Genel Başkanı kendisini kapalı salonlarda, mizah dergisi sahneleri gibi alkışlayan aklını yitirmiş güruhların büyüsüne kapılmamalıdır. O salonlarda kendisine şu soruyu sormazlar.
''Türk tarihi, hiç kimsenin ortakçı arayacağı, babasının tarlası değildir''
Ben bu anıtın önünde soruyorum. Türk tarihi, hiç kimsenin ortakçı arayacağı, babasının tarlası değildir. Türk devleti, hiç kimsenin hisse alıp satacağı şahıs şirketi değildir. Türk kimliği, kimsenin oyuncak sanacağı yapboz tahtası değildir. Türk tarihi ise köksüz, nesepsiz, şahsiyetsiz düşüncelerle silinip yazılabilecek bir mecra değildir. İyi dinle efendi! Senin, namusun ve şerefin üzerine defalarca ettiğin yemini aymazca çiğneyecek kadar mezhebin geniş olabilir. Biz ise buna rıza verecek, sessiz kalacak, senin uydurma tarihine piyon olacak kadar alçalamayız. Biz Türk milletiyiz. Hamdolsun, elhamdülillah Türk milletiyiz. Kimliğimiz pazarda alınıp satılmadı. Vatanımız, çizim masalarında cetvelle kurulmadı. Oturduğun o makam da sen, Cumhuriyeti yıkasın diye sana emanet edilmedi. Belli ki artık sen onu emanet değil de malın saydığın için kalkıştığın şeyin ihanet olduğuyla da ilgilenmiyorsun. Bil ki yeniden yazmaya kalktığın tarihin ağırlığı altında ezileceksin. Türk’ün tarihini eğip bükmek, hiç kimsenin harcı, hakkı ve haddi değildir.
''AK Parti - MHP-DEM üçlüsünün yanlarına İmralı ve Kandil sefillerini de katarak çıktıkları yol tarif edilmiştir''
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir ulus devlettir. O ulusun adı Türk milletidir. Bunun dışındaki her söz gaflet, dalalet ve ihanet üçlüsünün kollarıdır. Buradan tüm millete, siyasi ve sivil toplum örgütlerine sesleniyorum. Hepimizin önüne bir seçenek konulmuştur. Bu seçenek, AK Parti Genel Başkanı tarafından deklare edilmiştir. AK Parti-MHP-DEM üçlüsünün yanlarına İmralı ve Kandil sefillerini de katarak çıktıkları yol tarif edilmiştir. Bu yol, bizim aylardır gerçek şeceresini ortaya koyduğumuz, sözde 'Terörsüz Türkiye' projesidir.
Aslında olan biten basittir. Yeni kılıflar, isimler ve sözlerle yürütülen Büyük Ortadoğu Projesini yeni hisselerle, yeni pazarlıklarla tamamlama sürecidir. Bu sürecin özü bellidir. Türkiye’yi Türksüzleştirmektir, Türk vatanına ortaklar koşmaktır. Türkiye’yi Cumhuriyet’ten tamamen kopartmaktır. İşte kim bunun karşısında veya yanında olacaktır? Bir takım iyi niyetlerle, bir takım saklı niyetlerle, ya da bir takım belirsiz hesap ve heveslerle kimler bu sürecin yanında yer alacak, kimler bu değirmenin suyuna su taşıyacak. Kimler bu imhaya ortak olacaktır. Milletimizin merak ettiği budur. Herkes kararını vermelidir. Herkes tarafını seçmelidir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü kurduğu devletin tarihinden silmek ve onun kurduğu devleti de sona erdirmek sürecinin neresindesiniz? Bize soruyorsanız söyleyelim. Biz bu sürecin karşısındayız. Canımızın, kanımızın, son damlasına kadar, aklımızın fikrimizin son cevherine kadar, biz bu yolda ‘Ya istiklal ya ölüm’ diyenleriz. Saray'ın yolundan, İmralı’nın yolundan, okyanus ötesi baronların yolundan yürüyenlerin, 1923’te kurulan Cumhuriyet’i ve 1924’te onun tarihe kazılan tapusunu yok etmesine müsaade etmeyiz, etmeyeceğiz.
''Allah şahittir ki Türk milleti bu tuzağı da boşa çıkaracaktır''
Aziz milletim; biz bu oyunun neye mal olacağını görüyoruz. Irak’ın kuzeyinde tamamlanan, Suriye’nin kuzeyinde sona yaklaşılan, İran’da düğmesine basılan 4 kantonlu kürdistan projesinin Türkiye ayağı için de dün düğmeye basılmıştır. Bu cüretkar adım, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedinin ucundan bir parça koparma girişimidir. İşte bu yüzden bugün serhat şehrimiz Edirne’de ve Lozan Anıtı önündeyiz.
Aziz milletim; buahval ve şerait içinde daha umutsuzluğa asla yer yoktur. Allah şahittir ki Türk milleti bu tuzağı da boşa çıkaracaktır. Müsterih olun, biz varız, biz bize yeteriz. Oyun ne kadar büyük olursa olsun, milletimizin inanç ve kararlılığı karşısında bu oyunun başarı şansı yoktur. Omuz omuza verip, bu badireyi de atlatacağız. Ama biliyorsunuz kötülük organizedir. Dikkatli olmamız gerekmektedir. Bilin ki iyiler sonunda kazanır. Bu duygu ve düşüncelerle, bir kez de buradan haykırıyorum; Türkiye’yi Türksüzleştirmeyeceğiz! Cumhuriyeti yıktırtmayacağız! Türk milletini böldürtmeyeceğiz!Ya devlet başa ya kuzgun leşe! Ne Mutlu Türk’üm diyene.'' (ANKA)