Anayasa Mahkemesi (AYM), eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yargılandığı ana davadaki tutukluluğunun makul süreyi aşması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Buna karşılık mahkeme, gerekçesinde Demirtaş’ın tutuklanmasının hukuki olmadığı iddiası incelenirken “suç işlediğine dair kuvvetli belirtilerin bulunduğu sonucuna varıldığını” belirtti; o dönem yaşanan 6-8 Ekim ve Hendek olaylarına işaret etti. Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, Demirtaş’ın tahliye edilmesini istedi. Demirtaş, 4 Kasım 2016’da Diyarbakır’da gözaltına alınarak tutuklandı. 31 fezlekenin birleştirilmesiyle oluşturulan soruşturmada Demirtaş’ın tutuklandığı suçlar “terör örgütü üyeliği” ve 6-8 Ekim olayları nedeniyle “suç işlemeye alenen tahrik” oldu.
AYM, 21 Aralık 2017’de Demirtaş’ın yaptığı bireysel başvuruyu reddetti. AİHM İkinci Dairesi, 20 Kasım 2018’de Demirtaş’ın tutukluluğunun makul süreyi aştığı yönünde karar verdi. Hükümet, bu karara itiraz etti. AİHM Büyük Daire, 18 Eylül 2019’da itirazı görüşmeden önce Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi, 2 Eylül 2019’da kimsenin katılmadığı duruşmada Demirtaş’ın tahliyesine karar verdi.
Bu tahliye, AİHM kararı öncesi hamle olarak yorumlandı. Bu arada Büyük Daire, 18 Eylül’deki görüşmesinde aldığı kararı henüz açıklamadı. Ancak Demirtaş’ın İstanbul’da terör örgütü propagandası suçundan aldığı 4 yıl 8 aylık ceza kesinleştiği için tahliye edilmedi. Demirtaş’ın ana davada yattığı süre, 4 yıl 8 aylık cezayla “mahsup edildi.”
Ancak bu süreçte Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili başlattığı yeni bir soruşturma kapsamında Demirtaş, 20 Eylül 2019 tarihinde yeniden tutuklandı ve cezaevinden çıkamadı. Demirtaş’ın avukatları, 2017’de reddedilen başvuru üzerine ikinci kez AYM’ye başvurmuştu.
AYM, AİHM Büyük Daire’nin kararını açıklamasının konuşulduğu bir dönemde 9 Haziran’da sürpriz şekilde Demirtaş’ın başvurusunu görüştü. AYM Birinci Bölüm, tutukluluğun makul süreyi aşması dolayısıyla Demirtaş’ın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine, bu nedenle Demirtaş’a 50 bin TL manevi tazminat verilmesine karar verdi. Demirtaş’ın 2 yıl 1 ay 3 gün tutuklu kaldığına işaret edilen kararın gerekçesinde, Anayasa Mahkemesi’nce başvurucunun tutuklanmasının hukuki olmadığı iddiası incelenirken suç işlediğine dair kuvvetli belirtilerin bulunduğu sonucuna varıldığı belirtildi.
Yüksek Mahkeme, Demirtaş’ın tutukluluğun devamına ilişkin kararları tutuklama nedenleri ve ölçülülük yönünden de inceledi. Mahkeme kararında, “Sulh ceza hâkimlikleri veya ağır ceza mahkemeleri, başvurucunun milletvekili, siyasi parti eş genel başkanlığı ve Cumhurbaşkanı adaylığı dolayısıyla tutukluluğunun devam ettirilmesinin makul olmadığı, aynı zamanda bu tedbirin devamının seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkını aşırı şekilde kısıtladığı iddiaları yönünden herhangi bir değerlendirmede bulunmamıştır” değerlendirmesi yapıldı.
Tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçesinin yeterli olmadığını vurgulayan mahkeme, adli kontrol tedbirlerinin neden yeterli görülmediğinin de dayanaklarıyla birlikte tartışılmadığı anlattı.
Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, karara ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Bu kararın, 20 Eylül 2019 tarihinde verilen ve hâlâ devam eden ikici tutukluluğa etkisi olacaktır. Kısaca Demirtaş, 6-8 Ekim olayları nedeniyle tutuklu kaldı ve bu kararla da ihlal tespit edildi. İkinci tutuklama aynı sebebe dayandığından derhal buna son verilmelidir” dedi.
‘STRATEJİ KARARI’
Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı, avukat Kerem Altıparmak, kararın bütünüyle bir strateji kararı olduğunu belirterek “AİHM önünde hükümete bu konuda AYM de görüş bildirdi, dedirtecek ama içeride de çok sonuç doğurmayacak şekilde kaleme alınmış. AİHM’nin bunu ne kadar ciddiye alacağını göreceğiz. Öte yandan kararda Demirtaş’ın milletvekilliği, eşbaşkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı adaylığının dikkate alınmadan tutuklama verilmesinin anayasaya aykırı olduğu belirtiliyor. Buna göre şimdi bu sıfatları taşımamakla birlikte çok uzun süredir tutuklu olan önde gelen bir siyasetçiden bahsediyoruz. Şu anki tutuklaması açısından bunu dikkate alarak tahliye edilmesi gerekir denebilir” değerlendirmesini yaptı.
ERDEM’E DE İHLAL
Öte yandan Anayasa Mahkemesi, Karşı gazetesi davasında 4 yıl 2 ay hapse mahkûm edilen eski CHP milletvekili Eren Erdem’in bireysel başvurularında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Mahkeme, Erdem’e 30 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti. (CUMHURİYET)