SONKALEİZMİR- İzmir Barosu seçimlerine sayılı günler kala, yarış iyice kızıştı. İkiye bölünen Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu'nun en güçlü başkan adayı Avukat İlke Erol, yönetimindeki isimlerle birlikte SONKALE'yi ziyaret etti. Erol, süreçle ilgili dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. 22- 23 Ekim 2022 tarihinde yapılacak seçimler öncesi yoğun bir çalışma içerisinde olduklarını, özellikle genç avukatlara Cumhuriyetçi grubun ilkelerini ve duruşunu aktarmaya çalıştıklarını anlatan Erol, iki dönemdir Çağdaş Avukatlar Grubu'nda bulunan baro yönetimiyle ilgili bir dizi eleştiri getirdi.
İlke Erol, şunları söyledi: "İzmir Barosu'nda daha etkin bir yönetimin olması gerekiyor. Ülkenin, mesleğin, hem de meslektaşlarımızın sorunlarının daha etkin bir şekilde dile getirilmesi gerektiğini düşündüğüm için aday oldum. Cumhuriyetçi Grup olarak geçmişte yaptığımız hizmetlerin teminatı var. Biz bunu tekrar ortaya koyabiliriz. Mevcut yönetimden pek çok konuda ayrılıyoruz. Çoklu baro konusunu elbette onaylamıyoruz, kabul etmiyoruz. Ancak mevcut yönetim sadece söylemde kalıyor. İzmir'de biz 6 adliyeye bölünmüş durumdayız. Fiili olarak avukatlık yapmak çok zor. Baronun yaptığı tek eylem Adliye C Kapısı'ndan ek binaya kadar yürümek oldu."
SIĞINMACI VE ERMENİ SOYKIRIMI ELEŞTİRİSİ
Özkan Yücel başkanlığındaki İzmir Barosu yönetiminin kaçak sığınmacılar ve Ermeni soykırımı gibi konulardaki tutumunu da eleştiren Erol, "Harmandalı Sığınma Merkezi'nde alınan tavırla ilgili çekincelerimiz oldu. İzmir'in, ülkemizin demografik yapısı bozulmaya çalışılıyor. Hepimiz insan haklarını savunuyoruz. Her şeyden önce avukatlık kanunun verdiği bir görev bu. Ama bu durum insan haklarının ötesinde. Birinin hak savunuculuğu ötekinin hakkını ihlal eder noktaya geldiğinde o sınırları iyi çizmek gerekiyor. Vatandaş olarak haklarımızı koruyalım. Ondan sonra tabii ki insani anlamda yapılması gerekenleri yapalım. Burada sığınmacı meselesinin kendi vatandaşlarımızın hakkını ihlal eder hale gelmemiş olması gerekiyor. Buna keza 'Ermeni Soykırımı vardır' diyor mevcut yönetim. Biz ise 'Ermeni soykırımı koca bir yalandır' diyoruz. İlk kurşunu atan, İzmir'in simgesi Hasan Tahsin ile ilgili de hiçbir anma yapmadı bu yönetim. Cumhuriyetin değerleri ile ilgili sadece cumhuriyetçi grubun bölünmesinden kaynaklanan 'Bu boşluğu doldurabilir miyiz?' diye söylemlerde bulunsalar da bunun samimi olmadığını biz çok iyi biliyoruz. Yönetimde bulunduğumuz dönemde açmış olduğumuz Atatürk Araştırma Merkezi'ni de çalıştırmadılar" ifadelerini kullandı.
EMANETİ DEVRALMAYA GELİYORUZ
İlke Erol, şöyle devam etti:
"Cumhuriyetçiler olarak, Atatürk'ün izinde, emaneti devralmaya geliyoruz. Cumhuriyetin 100. yılını kutladığımız bu dönemde İzmir duruşu çok önemli. Baroya İzmir duruşu yeniden gelecek. Türkiye'nin gözünü diktiği bir şehirde yaşıyoruz. Baro da öyle olmalı. Bu sadece basit söylemlerle değil de duruşla, yaptığınız işlerle olmalı. Cesur olmalıyız. Birilerinin cesur olması gerekiyorsa ben diyorum ki '30 yılı aştım meslekte. Meslektaşlarım adına savunmanlık yapabilirim.' Mesleğin ağır yükü ile başladıkları bu dönemde seslerini çıkaramıyor olabilirler. Biz ses olalım, güçlü olalım istiyoruz."
GENÇ AVUKATLAR ÖNEMLİ
Genç avukatlara da özellikle eğilmek istediklerini vurgulayan Erol, "Cumhuriyetçi Grup olarak son iki dönemdir yönetimde değiliz. Biz görevi bıraktığımızda 8 bin 500 aktif meslektaşımız vardı. Ciddi anlamda avukat enflasyonu ve hukuk fakültesi mezunları var. Bizden sonra katılan 4 bin 500 meslektaşımız Cumhuriyetçi Grubu çok iyi tanımıyor. Bizim yaptığımız icraatları bilmiyor. Seçilene kadar bir grubu temsil ediyorsunuz. Ancak seçildikten sonra tüm meslektaşları temsil ediyorsunuz. Dolayısıyla bundan sonra liyakata bakmak zorundasınız. Gelip çalışmak isteyen herkesin katkısı önemli. Orada grupçuluk yapamazsınız ama Çağdaş Grup bunu yaptı. Özellikle genç avukatlar bizim için çok önemli. Onların sorunlarına çok duyarlı olacağız" diye konuştu.
KADINLARA MESAJ
Erol, genç avukatların yanı sıra hemcinsi olan kadın avukatlara da bir çağrı yaparken, "Meslektaşlarımıza şunu söylemek istiyorum. Her şeyden önce bize güvensinler. Kadın bir baro başkanı adayıyım. Kadın hakları savunucusuyum uzun yıllardır. O savunmanlığı her alanda yapmak istiyorum. Kadınların da üst düzey karar alma mekanizmalarında yer alması gerektiğini savunuyordum. İzmir halkı için, meslektaşlarımız için her türlü mücadeleye hazır bir ekiple geliyoruz. Bize inanmalarını istiyorum" dedi.