İzmir Tabip Odası'nda 2012- 2016 yılları arasında Özel Hekimlik Komisyon Başkanlığı'nın yanı sıra, Türk Tabipler Birliği (TTB) Özel Hekimlik Kolu yürütme kurulu üyeliği ve 2 dönem TTB Kol Başkanlığı yapan Tugay, İzmir Planlama Ajansı çatısı altında yapmak istediği çalışmalardan söz etti.
Katılımcı yönetim anlayışının temel alınacağını belirten Tugay, şunları söyledi:
“Demokratik kitle örgütleriyle, akademisyenlerle, özel sektörle, toplumun tamamını kapsayan yönetim modelini uygulayacağız. İzmir Planlama Ajansı, belirli konu başlıklarında çalışan insanlara ulaşıyor ve raporlar hazırlıyor. Belediye de faaliyetlerini ona göre planlıyor. Bu şekilde yapılan işler nitelik kazanıyor. Ayrıca Barselona Modeli de çok önemli. Bu modelin temelinde toplumun tüm kesimlerinin yer aldığı komiteler var. Belediye de onlarla yakın ilişki içerisinde oluyor. Farklı konularda oluşturulan başlıklarda çalışmak, gündemi ve vizyonu tartışmak üzere düzenli olarak bir araya geliniyor."
TOPLUM SAĞLIĞINA İLİŞKİN PROJELER
Meslek odalarının desteğinin önemine dikkat çeken Tugay sözlerine şu şekilde devam etti:
“İzmir’de tıp alanında neler yapılması gerektiğini odamızla birlikte çalışacağız. İzmir’in genel sağlık profilini çıkaracağız. Bununla ilgili sistem kuracağız. Büyükşehir belediyesi, ilçe belediyeleri ile koordinasyon içinde bu hizmetin standardını belirlemiş olacak. Sonra bu hizmeti insanlara sunacaklar. Geriatri bizde çok önemli bir sorun. Alzheimer, Parkinson gibi hastalıklar var. Toplum hızla yaşlanıyor. İleri yaş politikası mutlaka belirlenmeli, bunun omurgasında sağlıklı yaşlanma, ileri yaş problemleri ile ilgili önlemler, yaşlı dostu kent tasarımı gibi bir sürü konu başlığı var. Türkiye’de annelerin sadece yüzde 15’i bebeklerini ilk 6 ayda sadece anne sütü ile besliyor. Oysa tüm annelerin emzirmesi gerekiyor. Yeni doğum yapmış kadınların hayatlarını kolaylaştırmak adına yapılması gereken bir sürü şey var. Bu konuda Türkiye’de en fazla çalışmayı Karşıyaka Belediyesi'nde biz yaptık. Arkadaşlarımız 15 binden fazla ev ziyareti yaptı. Bu rakama ulaşan hiç kimse yok. Yüzde 17-18 oranında diyabet, yine aynı oranda hipertansiyon hastası var. Topladığınızda ortalama yüzde 35, yani her 3 kişiden birisi ya diyabet ya hipertansiyon hastası. Biz niye kanser oluyoruz, niye kalp krizi geçiriyoruz? Bu sorunların sebeplerini bulup mücadele edelim. Bu şehirde insanlar daha az kanser olsun. Beslenmenin sağlıksız olduğu açık. Tarımsal ve endüstriyel ürünlerde her biri ayrı ayrı değişik risk faktörleri içeriyor. İzmir Hali’nde gelen ürünler ile ilgili kimyasal değerlendirme yapan bir laboratuvar olması gerekli. Ürünler oradan şehre dağılıyor, biz de yiyoruz; ama ne kadar sağlıklı olduğunu bilmiyoruz. İnsanların beslenme alışkanlıkları ile ilgili de sorunlar var. Bunlar, toplumun ben iyileşmek istiyorum demesi ve önlem alması gereken konular. Bunu hatırlatmak için çalışacağız.”
"TABİP ODASI GÜÇLENDİRİLMELİ"
Tabip Odası'nın en güçlü meslek odalarından biri olması gerektiğini söyleyen Başkan Tugay, konuşmasını şu şekilde tamamladı:
“Hekimler için Tabip Odası biraz daha çekici bir kurum olmalı. Bütün meslek örgütlerinde aynı durum var. Meslektaş ilişkisinin yürümesini sağlamak için bu önemli. Odaların da desteğiyle toplumda bir şeylerin daha iyiye gittiğini anlatmamız gerek. Tabip Odası için kritik başlık, halk sağlığı ve koruyucu hekimlik. İnsanların hasta olmamasını sağlayacak eğitimler, taramalar, aşılar hangi yöntemler kullanılacaksa karar verilip uygulanması lazım. İzmir’de akciğer kanseri vakaların yarısının sebebi hava kirliliği. Bunu sadece belediye başkanının değil Tabip Odasının da söylemesi gerekli."
BELEDİYE-ODA İŞ BİRLİĞİ
Tugay'ın hekim olmasını özellikle halk sağlığı konularında avantaj olarak gördüklerini belirten Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak da temel sağlık hizmetleri başta olmak üzere pek çok alanda belediye-oda iş birliğinin yapılabileceğini söyledi.