Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü Başkanlığı'nın, 2011 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı tarafından kapatıldığını belirten Kani Beko, “1928 yılında kurulan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nde Behçet hastalığı, tifo, tifüs, difteri, BCG, kolera, boğmaca, tetanos ve kuduz gibi 17 farklı hastalığa karşı aşı üretilmiştir. Ancak bugün AKP tarafından enstitünün kapatılması ile birlikte Türkiye tüm aşıları ithal eden bir ülke haline gelmiştir. Kapatılmasının büyük bir hata olduğu bugün pandeminin ardından çok daha net anlaşılan saygın kurumun yerine sözümona bir proje açıklanmıştı. Ancak 10 yılı aşkın süredir hiçbir gelişme kaydedilmedi. Pandemi bize ülkelerin kendi sağlık sistemlerinin, araştırmalarının, aşı, serum, ilaç geliştirme ve üretmelerinin hayati öneme sahip olduğunu çok net öğretti. İvedilikle Refik Saydam gibi Cumhuriyet değerlerini koruyacak ve ülkemizi sağlık alanında temsil edecek saygın bir hıfzıssıhha merkezi kurulmalıdır” dedi.
Beko'nın verdiği önergede şu sorular yer aldı;
1. Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü iktidarınız tarafından 2011 yılında neden kapatılmıştır?
2. Sizce de; Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün kapatılması büyük bir hata değil midir?
3. Hıfzıssıhha Enstitüsünü kapatmak yerine modernize ederek daha iyi bir konuma getirilmesini neden sağlamadınız?
4. Cumhurbaşkanlığı Kabinesi ve bakanlığınız Covid-19 pandemisini iyi yönetememiş ve yurttaşlarımızı bu salgınla mücadelede yalnız bırakmıştır. Bugün dünyada yeni salgınların konuşulduğu bir süreçte, ülkemizde aşı, serum ve ilaç geliştirmek ve üretmek üzere araştırmalar yapmak ve halk sağlığının korumak amacıyla Bakanlığınız tarafından hangi çalışmalar sürdürülmektedir? Bakanlığınız tarafından “yeni hıfzıssıhha projesi” olarak duyurulan merkez ile ilgili çalışmalar hangi aşamadadır?
5. 2015 yılında kurulan Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) bünyesindeki Türkiye Aşı Enstitüsü 2020 yılındaki pandemiye kadar hangi faaliyetleri yürütmüştür, kadrosu nasıl oluşturulmuştur?