Sındır, “10 yıl önce alkışlarla kabul ettiniz ve Türkiye’nin gelişen uluslararası saygınlığına olumlu katkıda bulunacağını belirttiniz; şimdi ne değişti de sözleşmeden çıkma kararı alıyorsunuz? Kadınlarımızın özgürleştikçe haklarını talep ettikçe, aydınlandıkça sizi iktidarınızdan düşüreceğinden mi korktunuz? Korkun; AKP iktidarını mücadele eden, dayanışmayı büyüten, irade ortaya koyan, şiddetsiz ve eşit yaşama hakkı için ses yükselten kadınlarımız yerle bir edecek” dedi.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE UYGUNLUK KARARI TBMM TARAFINDAN VERİLDİ”
Türkiye’nin Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nin öncülerinden olduğunu ifade ederek sözlerine başlayana Sındır, “İstanbul Sözleşmesi TBMM Başkanlığına, Bakanlar Kurulu tarafından bir kanun tasarısı olarak 2011 yılında gönderildi. TBMM’ye sunulan İstanbul Sözleşmesi hakkındaki Kanun tasarısının gerekçesinde: ‘Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ne taraf olunmasının ülkemize ilave bir yük getirmeyeceği ve ülkemizin gelişen uluslararası saygınlığına olumlu katkıda bulunacağı değerlendirilmektedir.” Bu sözleşme dönemin Başbakanı Recep Tayip Erdoğan ve dönemin bütün bakanlarının imzasıyla Meclis’e geliyor ve oy birliği ile kanunlaşıyor. İstanbul Sözleşmesi hükümet tarafından onaylanan fakat uygunluk kararı TBMM tarafından verilen bir sözleşme. İktidarın, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi nasıl bir ülke istediklerinin açık beyanıdır” dedi.
“AİHM'İN YOLUNU MU TIKAMAYA ÇALIŞIYORSUNUZ"
İktidarın kadının özgürleşmesinde korktuğunu söyleyerek sözlerine devam eden Sındır, “6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına karşı Şiddetin Önlenmesine dair Kanunun 1. maddesi bu İstanbul Sözleşmesini dayanak gösteriyor. Sözleşmeden çekilmekle artık 6284’te yapacağınız değişiklikler karşısında AİHM’in yolunu mu tıkamaya çalışıyorsunuz? O kanunda yarın bir değişiklik yapıldığında artık bizim çıkıp da bu uluslararası sözleşmeye aykırıdır bunu yapamazsınız deme hakkımız kalmıyor. 10 yıl önce alkışlarla kabul ettiniz ve Türkiye’nin gelişen uluslararası saygınlığına olumlu katkıda bulunacağını belirttiniz; şimdi ne değişti de sözleşmeden çıkma kararı alıyorsunuz? Yoksa, İstanbul Sözleşmesi ile kadınlarımızın özgürleşmesinden, eşit olmasından rahatsız mı oldunuz? Özgürleştikçe haklarını talep ettikçe, aydınlandıkça sizi iktidarınızdan düşüreceğinden mi korktunuz? Korkun. AKP iktidarını mücadele eden, dayanışmayı büyülten, irade ortaya koyan, şiddetsiz ve eşit yaşama hakkı için ses yükselten kadınlarımız yerle bir edecek” dedi.
“CUMHURBAŞKANIN BÖYLE BİR YETKİSİ YOK”
Sındır sözlerini şöyle sonlandırdı: “Cumhurbaşkanlığı bu sözleşmeden ayrıldığını, sözleşmeyi fesih ettiğini Cumhurbaşkanlığının 9 nolu kararnamesinin 3 maddesine dayanak tutarak açıkladı. Cumhurbaşkanlığının görev, yetki ve sorumlulukları Anayasa’nın 104. Maddesinde düzenlemiştir. Temel hak ve özgürlükleri ilgilendiren konular Cumhurbaşkanlığının görev, yetki ve sorumluluğunun dışındadır, bu konular TBMM’nin yetki ve sorumluluğundadır. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi bir temel hak ve özgürlük konusudur. Dolayısıyla Cumhurbaşkanın Anayasa’dan gelen böyle bir yetkisi yok. Bu yetkiye bir isim arıyorlarsa ‘ben istedim oldu’ koysunlar. Bu yetki de ancak bir kabile devletinde olur. TBMM devre dışı bırakılarak, Anayasa hiçe sayıldı. TBMM’nin uygun bulduğu bir kanunu yine TBMM fesih edebilir.”