CHP’li Bakan’ın açıklaması şu şekilde:
“Sayın Atilla Kaya; bir basın açıklaması yaparak bana yanıt vermiş. Şaşırdım, şaşırdığım kadar da üzüldüm. Sondan başlayarak düşüncelerimi ifade etmek istiyorum. Öncelikle bir hukukçu milletvekili olarak, masumiyet karinesini bilmemiş olmasına, biliyor ise de riayet etmemesine açıkçası çok üzüldüm. Gündeme getirdiği iddialarla ilgili yapılan şikayetlerin ve suç duyurularının sonucunda soruşturma izni verilmediğine ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara hakim olmasına rağmen, bir belediye başkanını kasıtlı olarak asılsız iddialarla itham etmeye devam ediyor. Sayın Kaya, burada siyasallaşan yargıya mı güvenmiyor? Yoksa İçişleri Bakanlığı’nın yetkinliğine mi güvenmiyor?
Muhbir vatandaş: AKP İlçe Başkanı
Bu arada Belediye Başkanını şikayet eden muhbir vatandaşın AKP ilçe başkanı olduğunu da buraya şerh olarak düşelim. 1994 yılından beri siyasetin içindeyim; böyle bel altı siyaseti ne duydum ne de gördüm. Seçimle kaybettikleri ilçeleri oylama taktikleri, meclis üyesi transferleri, siyasi ve hukuki kumpaslarla almaya çalışıyorlar. AKP’nin son dönemi -Sayın Kaya’yı tenzih ederek söylüyorum- FETÖ dönemi kumpaslarını hatırlatıyor.
Bana sorduğu 6 soruda da yönelttiği iddialarla ilgili soruşturma ve inceleme süreçleri işletilmiş, sonuçlanmış ve iddiaların asılsızlığı idari ve hukuki olarak ortaya koyulmuş. Sayın Kaya’nın bu ısrarını nasıl anlamak nasıl değerlendirmek gerekir? Bunu Karaburun ve İzmir halkının takdirine bırakıyoruz.
Bu arada Karaburun’a defalarca gitmeme rağmen henüz Belediye Başkanı’nın makamına gitmedim. Ancak kendisi bir siyasi partinin değil devletin Kaymakamı’nın makamından çıkarsa halkın ona soracağı soruları ben sorayım, isterse belgelerini de kendisine göndereyim.
Sayın Kaya’nın sınıfsal eleştirilerinin adresi TOKİ’dir!
Sayın Kaya, TOKİ’nin yaptığı projeleri savunurken birtakım sınıfsal eleştiriler yapmaya çalışmış, bundan memnun olduk. Zira aslında Sayın Kaya’nın bu eleştirileri bize yöneltmiş gibi yapıp, TOKİ’yi eleştirmiş olduğunu düşünüyoruz. Kamu arazilerini ve kamunun finans olanaklarını kullanarak fakiri, fukarayı, dar gelirli vatandaşı ev sahibi yapmak üzere yola çıkan TOKİ, gelinen noktada yeri geldiğinde kamu arazilerini AKP’nin çevresine yuvalanan bir grup ‘elit’ için ranta açan, yeri geldiğinde sermayeye peşkeş çeken bir kurum haline geldi. Haliyle Sayın Kaya’nın sınıfsal eleştirilerinin adresi TOKİ’dir.
Sayın Kaya, Karaburun’da yazlıkçıyı burjuva olmak, zengin olmak ile eleştirmiş. O bölgede ev sahibi olanların neredeyse tamamı emekli memur, hayatı boyunca çalışıp bir ev sahibi olan insanlar… Eğer birilerinin zengin edilmesine karşıysa İzmir’in Kanal İstanbul’u olan Çeşme yarımadasını, Çeşme’nin 47 km sahilini halktan alıp milyarderlere peşkeş çeken, denize parti adası yapan, İzmir’in koylarını kapatacak olanlara karşı çıksın.
Eğer Sayın Kaya, fakiri fukarayı, İzmirliyi savunacaksa da önce Mavişehir’den başlamalı.
TOKİ, 2004 ve 2005 yıllarında yapılan düzenlemelerle planlama konusunda aldığı sınırsız yetkiler ile merkezi hükümetin istediği rant planlarını yapmasını ve yerelde çıkabilecek sorunların bypass edilmesini sağladı. Bunun en somut örneği Karşıyaka Mavişehir’de kamu arazilerini imar planlarında rekreasyon alanı, açık spor alanı ve trafo alanının ihale ile satılması. Cengiz İnşaat’ın Karşıyaka’ya ait rekreasyon alanını ihale ile satın alıp daha sonra TOKİ tarafından ticaret ve konut alanına dönüştürülmesi. Türkiye’de kamucu, halktan yana tavır alan kimse TOKİ’yi savunamaz! TOKİ yapması gerekenin tam tersine garibin gurebanın hakkını iktidara yakın gruplara peşkeş çekti, çekiyor.
TOKİ Başkanı’nı tekrar uyarıyorum!
TOKİ kamu yönetiminin temel ilkesi olan denetim işleminden kaçmak için kamu ihale düzeninin dışına çıkarıldı. Bağlı olduğu Bakanlığı aşan yetkilere sahip hale getirildi.
TOKİ hiçbir projesini kent planının bütünlüğü içinde değerlendirmemiş proje bazında yapmış proje yaptığı bölgede kentin imar planı bütünlüğünü bozmuştur. Karaburun’da yapacağı proje ile de aynı şey yaşanacaktır.
TOKİ bu ülkenin yoksuluna ve dar gelirlisine hizmet etmiyor. TOKİ’nin uygulamaları gözden geçirildiğinde, kullanılan kaynakların yalnızca yüzde 22 civarındaki bir kısmının yoksul ve dar gelirlilere dönük konutlarda kullanıldığı ortada. İmar yetkileriyle gittikçe genişleyen TOKİ plansız, programsız ve kimliksiz projeler üretip yetkisini kötüye kullandı, kullanıyor. Türkiye’de kooperatifçiliği tamamen bitirdi. TOKİ Başkanı’nı tekrar uyarıyorum; seçilmişlere ayar vermek onun haddi değil. Onun görevi eleştirileri dinleyip projede bir eksiğim var mı neyi daha iyi yapabilirim diye düşünmek.
Devlet memuru değil, parti neferi olarak görev yapan, kanunları delip hukuku ezip nüfuzunu kullanarak zenginleşen bürokratlar ki onlar her kim olursa olsun arkasında duranları da milletimizin vicdanına havale ediyoruz.”