SONKALEİZMİR- İzmir’de 17 Şubat- 4 Mart 1923 tarihlerinde düzenlenen, Türkiye Cumhuriyeti’nin iktisadi politikalarının temellerinin atıldığı İzmir İktisat Kongresi’nin 100’ncü yıl dönümünde düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi, Adnan Saygun Kültür Merkezi'nde başladı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in açılış konuşmasının ardından kürsüye çıkan CHP Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, sözlerine Kahramanmaraş depremi ile başladı. Böke, "Depremin acısı hepimiz için hala çok taze. Öyle ki bugün aynı acıyı yaşayanlar sel felaketi ile karşı karşıya kaldı. Siyasetin, bilimin, toplumun tüm kesimlerini bir araya gelmesine her zamankiden daha fazla ihtiyacımız var. Böyle zor günlerde kürsüyü herkese açan tüm paydaşları birleştiren Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’e ve emek emek katılımları ile bunu sağlayan herkese teşekkürlerimi iletiyorum. Yaralarımızı hep birlikte dayanışma ile saracağız. Hep birlikte başaracağız. Başka yolu yok. Mutlaka bu yıkımı, ağır acının arkasından hep birlikte kalkacağız. Söz veriyoruz. Bunu hep birlikte yapacağız. 100 yıl önce kongre toplandığında ülkemiz yıllarca süren savaşın yaralarını sarmaya çalışıyordu. Bugün 100 yıl önce yine büyük bir yıkımla karşı karşıyayız. Deprem, ekonomik ve sosyal buhran, devlette yaşanan büyük bir yıkım… Hepsi birbirine geçmiş. 100 yıl önce Atatürk’ün İktisat Kongresinde yaptığı konuşmada kıyasıya eleştirdiği saltanat konuşması gibi bugün de bir iktidar saltanatı kendini ayakta tutmaya çalışıyor. Ancak 100 yıl önce olduğu gibi uçurum kenarında yıkık bir ülkeden genç bir cumhuriyet doğduysa, 100 yıl sonra bugün de bilim ve liyakatla, tek adam rejiminin yıkımını, Cumhuriyetimizin 100’ncü yılını hep birlikte el ele var edeceğiz” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 100 yıl önce olduğu gibi yeniden kurulmanın eşiğine geldiğini belirten Böke, şunları söyledi:
“100 yıl önce olduğu gibi bizi İzmir'de bir araya getiren ortak hedefimiz var. Ülkemizi içinde bulunduğu bu ağır durumdan çıkarmak ve el birliği ile ayağa kaldırmak. Sorumluluklarımızı yerine getirecek siyasal iradeye sahibiz. Yaşadıklarımız iktidarın söyledi gibi kaderimiz değil. İktidarın siyasal ve ekonomik tercihlerinin sonucudur. Biz bu tercihi değiştireceğiz. Tam 59 gün sonra 14 Mayıs'ta Cumhurbaşkanımız Kılıçdaroğlu önderliğinde bunun ilk adımlarını omuz omuza göstereceğiz. O günden başlayarak depremin yaralarını sarmak, kentleri ayağa kaldırmak için 4 temel anlayışı ile yönetmeye başlayacağız. 15 Mayıs’tan itibaren liyakate dayalı yönetim anlayışını inşa edeceğiz. 15 Mayıs'tan itibaren yeni kamusal anlayışla işe koyulacağız. 15 Mayıs’tan itibaren hak temelli güçlü sosyal devleti kuracağız. 15 Mayıs’tan itibaren bilime ve planlamaya dayalı hep birlikte zenginleşeceğimiz üretim düzeni hep birlikte kuracağız. O zaman kentlerimizde ekonomimiz de dirençli olacak. En önemlisi yaşanabilir olacak. O zaman yaralarımız saracağız ülkemizi ayağa kaldıracağız. Yeni anlayışa dayalı düzen yaralarımız sarmak ve ülkemizi ayağa kaldırmak için ne anlama geliyor derseniz; Liyakate dayalı sistemi kurduğumuzda halk koordinasyonsuzluktan kaynaklı enkaz altında kalmayacak. Hilti, iş makinesi, vinç operatörü başka bir yerde kaderine terk edilmiş olmayacak. Toplum yararını merkezine alan kamusal anlayışla yönettiğimizde Kızılay çadır satan bir holding olmayacak. Kızılay afetler esnasında halkı koruyacak, kan verecek. Yuvaları yıkılmış yurttaşlarımız borç karşılığı konut pazarlamayacağız. Depremde evleri yıkılmış tüm vatandaşların evlerini kendilerine ücretsiz teslim ediyor olacağız. Bilime dayalı bir sistem kurduğumuzda fay hatları sütünde okullar inşa edilmeyecek. Depremzedeler devletin bedelsiz teslim edeceği evler bilime dayalı afetlere dayanıklı halde üretilecek. Depremi yaşayan insanların işsizlik ve yoksulluk acısı yaşamasına asla mücadele etmeyeceğiz. Deprem bölgesinde çiftçiyi ekonomik yoksulluğa terk etmeyeceğiz. Bunlar bizi sadece aya kaldırmayacak, kalıcı olarak kalkınmamızı sağlayacak. Elimizde çok detaylı bir reçete ile hazırız. Bu 2'ncü yüzyılın İktisat Kongeresi'nde şekillendi. Türkiye'yi yeni anlayış ile hem ayağa kaldıracağız hem kalıcı bir şekilde yıkıma sonra verecek kalkındıracağız. Bunu yapacak güç hepimizde var. Bugün İzmir'de 100 yıl önceki dönüm noktasındayız. Zor günlerden geçiyoruz ancak gecenin en karanlık anı şafağa en yakın anıdır. Biliyoruz şafak sökmek üzere. Yeni bir dönem başlıyor. Halkın dönemi başlıyor! Biz başlıyoruz!”