Fenerbahçe eski Başkanı Aziz Yıldırım, Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’a olağanüstü kongreye gitmesi yönünde çağrıda bulundu ve sert eleştiriler yaptı...
Aziz Yıldırım'ın açıklaması şu şekilde;
''Kamuoyunun dikkatine,
Ali Koç imzasıyla, 5 Haziran Pazartesi günü, Fenerbahçe resmi sitesinden yapılan açıklama ile ilgili aşağıda yazılı görüşlerimi kamuoyu ile paylaşıyorum.
Bilmenizi isterim ki görev yaptığımız dönemlerde, camiamızın böylesine ağır travmalar yaşadığı günlerin sonrasında, olağanüstü genel kurula yönelik ya da olası adaylık ile ilgili bir açıklama yapmak aklımızın ucundan dahi geçmemiştir. Geçtiğimiz sezonun sonunda bu büyük travmayı camiamıza yaşatan Ali Koç ve yönetim kurulu arkadaşlarıyken, hiç sorumlulukları yokmuşçasına yapmış oldukları “Aday çıkarsa genel kurula gideriz” açıklaması, beş yıllık dönemlerinin adeta bir özeti olmuştur. Üstten bakan, kendinde hiç hata görmeyen, başarısızlığı sahiplenmeyen, hayali düşmanlar arayan bir bakış…
Kulübümüzün geleneklerinde, olağan genel kurula bir yıldan daha uzun bir süre varken, kulübü, seçim sathi mahalline sokma gibi bir gelenek 2018 yılına kadar olmamıştır. 2018 yılında yapılan genel kuruldan bir buçuk yıl önce, bir Konya maçımıza dakikalar kala, kulübümüzü seçim sathi mahalline sokmak, “forma - kombine almayın, maça gitmeyin” şeklinde propagandalara ön ayak olmak, çanak tutmak, bu şekilde camianın bölünmesine sebebiyet vermek Ali Koç ve yönetiminin bu kulübün içine sokmuş olduğu bir virüstür.
YÖNETİME GÜVENSİZLİK HAD SAFHADA!
Bununla birlikte, kulübümüzün geleneğinde, yaşanan büyük olumsuzlukların ardından başkanların ve yönetimlerin güven oyu almak için genel kurula kendiliğinden gitmeleri vardır. Denizli’de kaybedilen şampiyonluğun ardından daha 5 ay önce seçilen yönetim, güven oyu almak için genel kurula gitmiştir. Nitekim Ali Koç da ilk kez o genel kurulda yönetime girmiştir. Hatta bir FETÖ Kumpası olan 3 Temmuz sürecinde iki arkadaşımızın üyelikleri için mahkeme kararı ile genel kurul toplanmasına karar verildiğinde de ben tüm yönetimi güven oyu almak için seçime götürmüştüm. Bugün, o günlerden çok daha güven tazeleme ihtiyacı vardır; 5 yıllık büyük tarihi bir başarısızlık vardır. Tribünlerde istifa sesleri yükselmektedir, takıma ve yönetime güvensizlik had safhadadır. Ali Koç ve yönetimine düşen bu seslere kulak vermek, mazeret ileri sürmeden, güven oyu alabilmek için olağanüstü genel kurula gitmek ve güven tazelemektir. “İstenmediğim yerde durmam” diye taraftara söz verenler, daha hangi şekilde istenmedikleri kanaatine varacaklardır?
BENİ VE ARKADAŞLARIMI HAYALİ DÜŞMAN OLARAK GÖRMEKTEN VAZGEÇİN
Bu açıklama vesilesiyle mevcut yönetime sesleniyorum:
Mevcut yönetim, ilk gününden itibaren, başarısızlıklarına, yetersizliklerine, tek mazeret ve kaçış yolu olarak beni ve arkadaşlarımı göstermektedir. Beni ve arkadaşlarımı hayali bir düşman olarak görmekten, yapamadıklarınıza mazeret olarak göstermekten bir an önce vazgeçin. Ben, bu kulübe 20 yıl başkanlık yaptım. Kulübe kazandırmış olduklarım ortadadır. Benim duruşum bellidir; hiçbir şeyi gizli kapaklı yapmadım, yapmam, bunu beni tanıyan herkes iyi bilir. Bu kulüp tarihine geçmiş bir başkan olarak, Fenerbahçe için her zaman söyleyecek bir sözüm vardır. Bunu da hiçbir zaman kapalı kapılar ardında yapmadım. Fenerbahçe ile dertlenen insanların benimle muhtelif ortamlarda yaptığı görüş alışverişleri sizleri rahatsız etmemelidir, bu durum özellikle camiamızın içinde bulunduğu karamsar ortamda çok da olağan bir durumdur.
BAŞKANLIK ZENGİNLİK İLE ALINAN BİR İMTİYAZ DEĞİLDİR
Bu kulüp, tüzüğün aradığı koşulları sağlayan yüzlerce başkan adayı çıkaracak potansiyele sahiptir. “Ali Koç olmaz ise kimse kulübe mali destek sağlayamaz” sözü yandaşlarınız tarafından ortaya atılmış ve Fenerbahçe’de karşılığı olmayan bilinçli bir söylemdir. Ayrıca bu söylem, insanları, Ali Koç’un sadece parası için başkan seçildiği gibi yanlış bir düşünceye yöneltmektedir. Fenerbahçe Spor Kulübü kimseye muhtaç değildir. Muhtaç olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır. Başkanlık zenginlik ile alınan bir imtiyaz değildir. Başkanlık, yönetme becerisi ile, yüksek organizasyon yeteneği ile, mevcut kaynaklar ile yapılabilecek bir görevdir. Türk Spor tarihi, paralı olmayan, yüksek yöneticilik becerisi ile büyük sportif başarılar elde etmiş başkanlar ile doludur. Rahmetli Süleyman Seba bunun en güzel örneklerinden biridir.
Fenerbahçe Spor Kulübü’ne 5 yılda Ali Koç’un tek başına milyarlarca lira verdiği, bu sayede kulübün ayakta kalabildiği büyük bir yalan olduğu kadar aynı zamanda taraftarlarımıza yapılmış büyük bir saygısızlıktır. Kulüp başkanlarının kulübe yaptığı hibeler her dönemde olmuştur, ama hiçbir başkan bu kadar başarısızlığa rağmen buna tutunarak iktidarda kalma mücadelesi vermemiştir. Keza geçmişten günümüze, kulübümüzün sponsorları olan büyük şirketler, kulübümüzün büyüklüğü ve marka değeri ile bir birliktelik kurmuştur; kulübe sağlanan sponsorluklar hiçbir zaman Başkanların kendi şahsi katkısı olarak değerlendirilmemiştir. Aksi değerlendirmeler, sponsorlarımıza yönelik büyük bir haksızlıktır. Bu tip değerlendirmelerden bir an önce vaz geçilmelidir.
FENERBAHÇE’Yİ YÖNETMEK, BU FİNANSAL SİSTEMİ YÖNETEBİLME KABİLİYETİNE SAHİP OLUP SPORTİF BAŞARI ELDE ETMEK DEMEKTİR
Bu beş yıllık süreçte taraftarlarımız kulübümüze, Ali Koç tarafından sağlanan maddi desteğin kat be kat fazlası bir desteği, hem takımlarımızın maçlarına gelerek ve ürün satın alarak, hem de Fener OL, Mesut OL gibi kampanyalar yoluyla sağlamıştır. Taraftarlarımız tarafından sağlanan bu değerli destek ile birlikte, bizim dönemimizdeki futbolcuların satışlarından elde edilen bonservis gelirleri, Futbol A.Ş’nin bedelli sermaye artırımı ve amatör şubelerden gelen vergi iadesi desteği düşünüldüğünde, yüz milyonlarca euronun, sayısız teknik direktör ve futbolcuya çarçur edilmesinin tek sorumlusu Ali Koç ve yönetimidir. . Ali Koç tarafından sağlanan maddi destek, varlığı inkar edilemez başarısızlığın eleştirilememesine bir gerekçe asla değildir. Fenerbahçe’yi yönetmek demek, kulübe salt para girişi yapmak değil, tüm bu finansal sistemi doğru yönetebilme kabiliyetine sahip olup sportif başarı elde etmek demektir. Bir kere daha ifade etmek isterim ki Fenerbahçe Spor Kulübü hiç kimsenin, hiçbir şirketin, vakfın, derneğin, ailenin, sosyal oluşumun malı değildir. Fenerbahçe Halktır. Fenerbahçe Halkındır. Hep de öyle kalacaktır.
Bugün geçiştirmek istediğiniz, güven tazelemek için almanız gereken, olağanüstü genel kurul kararı, bir müddet sonra alınmış olsa bile kulübe telafisi kabil olmayan zararlar verecektir. Yönetiminizin kalan bir yıllık süresinde takıma, teknik ekibe ve yönetime tam destek ancak genele kurulun vereceği güvenoyu ile mümkün olabilecektir. Tarihimizde bunun pek çok örneği vardır. Kişisel kaygılar ile kulübün zararına olabilecek bir kararı almayın, kulübümüzü derhal olağanüstü genel kurula götürerek güven oyu alın. Beş yıl önce uyarıda bulunduğum konuların bugün aynen gerçekleşmiş olmasını görmek de beni üzüyor. Takımımızdaki Ferdi, Arda ve benzerleri gibi yetenekleri kaybetmeyip elinizde tutun; tıpkı 2021 yılında söylediğim gibi bunların yanına geçmişte olduğu gibi yeni Alexler, Roberto Carloslar, Anelkalar, Hooijdonklar, Ortegalar, Appiahlar, van Persieler, kısaca dünya çapında yıldızlar katın. 1 yıl sonra da üzülmemek, kulübün zarara uğramaması, zaman kaybetmemesi için bütün bu söylediklerimi dikkate alın ve gereğini yapın.
Son 5 yılda kazandığımız tek kupa olan Türkiye Kupası şampiyonluğu için futbol takımımızı kutlarım. Bununla birlikte, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün hedefi ve vizyonu Türkiye Kupası Finali asla olmamıştır, olamaz. Maddi ve manevi değerini, yıllar önce yitirmiş bir kupa organizasyonun finalinin kazanılması, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkan ve yönetiminin beş yıllık kötü icraatları için bir kurtuluş ümidi asla olamaz. Fenerbahçe taraftarı da kazanılmış ya da kaybedilmiş bir Türkiye Kupası organizasyonu neticesi ile muhasebe yapmayacak kadar büyük bir taraftardır.
ALİ KOÇ’UN HAYAL ETTİĞİ FENERBAHÇE’NİN HEDEFİ TÜRKİYE KUPASI MIYDI?
Üzülerek söylemem gerekiyor ki bizler Ali Koç’un hayal ettiği Fenerbahçe’nin hedefinin Türkiye Kupası olan bir Fenerbahçe olduğunu görememişiz, anlayamamışız. Fenerbahçe gibi bir çınarın tek bir dalına zarar gelmemesi için maddi ve manevi birçok kaybı göze alarak 1 yıl hapis yatmış şahsım ve yol arkadaşlarım adına bu satırları tarihe bir not olarak düşmeyi görev kabul ediyor, mevcut başkan ve yönetimin gerekli adımları daha fazla zaman kaybetmeden bir an önce alması gerektiği yönündeki düşüncelerimi kamuoyuna sunuyorum. Bugün sayıları 50 bini aşan ve milyonlarca Fenerbahçe taraftarının temsilcisi olan genel kurul üyelerimizi, Fenerbahçe’nin büyük hedeflerine uygun olarak ve anlık başarılara odaklanmadan, mevcut yönetimin icraatları hususunda bir muhasebe yapmaya, kulübümüze ve kulübümüzün geleceğine sahip çıkmaya davet ediyorum.''