Seferihisar açıklarında meydana gelen deprem özellikle Bayraklı ilçesinde bazı binaların yıkılmasına neden oldu. Sarsıntının ardından hızlıca yıkılan binaların bulunduğu bölgeye ulaşan AFAD İzmir ekipleri, diğer kurtarma ekipleri gibi özveriyle çalıştı. AFAD görevlileri, birçok ilden kente takviye amaçlı gelen arama kurtarma ekipleriyle enkaz altından 107 vatandaşı sağ olarak çıkardı.
AFAD İl Müdürü Kartal Muhcı, İzmir AFAD arama kurtarma ekiplerinin Türkiye'nin pek çok ilinde meydana gelen afetlere katıldığını ve önemli işlere imza attığını belirtti. Gelişmiş teknolojik aletlerle donatıldıklarını ve düzenli olarak eğitimler yaparak 24 saat göreve hazır beklediklerini vurgulayan Muhcı, arama kurtarma faaliyetlerinin yanı sıra vatandaşlara, kamu kurum ve kuruluş çalışanlarına ve okullarda afetlere hazırlıklı olabilmeleri için "Afet Farkındalık" eğitimleri vererek tatbikatlar yaptıklarını söyledi.
30 Ekim depreminde ilk andan itibaren enkaz altında vatandaşları canlı olarak çıkarmaya başladıklarını anlatan Muhcı, AFAD ekiplerinin depremde enkaz altında kalan 107 vatandaşı sağ olarak kurtardığını anımsattı. Muhcı, sahadaki arkadaşlarını "kahraman" olarak gördüğünü dile getirerek şöyle konuştu:
"Bizler enkaz altından çıkardığımız her canlıda gerçekten çok büyük mutluluklar duyduk. Enkazdan sadece insanları değil evcil hayvanları da çıkardık. İlk andan itibaren AFAD ekiplerimiz canla başla, insan üstü bir gayretle, bütün varlıklarını ortaya koyarak bir tane daha bir tane daha canlı çıkarma isteğiyle hiç durmadan çalıştılar. Arkadaşlarımız o gün dinlenmeden enkaz başında saatlerce kaldı. Dinlenmeye göndermekte dahi zorluk çektik. Bize 'Biraz daha kalayım, belki enkaz altından bir kişi daha çıkarabiliriz' diyerek çalışmak istediler. İyi ki arkadaşlarımız varlar. Bu gibi afetlerde emin olun hayata açılan kapı onların elleri."
"Ayda'yı sedyeye koyarken dizlerim titredi"
İzmir'de 91 saat sonra kurtarılan Ayda Gezgin'e uzanan "ilk eller"den biri olmanın mutluluğunu yaşayan Arama Kurtarma Birim Amiri Atıl Hepçorman, ekip olarak Rızabey Apartmanı'nda görev aldıklarını ifade etti.
İzmir depremini çok zorlu bir süreç olarak değerlendiren Hepçorman, "48 saat hiç uyumadan çalıştım. 91'inci saatte Ayda'nın sesini ilk duyduğumda 'Buradayım' demesi ve onu oradan arkadaşlarımla, ekiplerimizle beraber çıkarıp kucaklayıp sedyeye koyduğumda o dizlerimdeki titremeyi kesinlikle unutamıyorum. Onun o gülen yüzü, sevimli tavırları bütün ekibi duygusal anlara boğdu." diye konuştu.
Arama kurtarma teknisyeni Doğan Begit ise depremde kendi ailelerinin de etkilendiğini ancak onlardan iyi haber alınca enkaz bölgesine koştuklarını söyledi. Enkazın içine girdiklerinde her şeyi unuttuklarını belirten Begit, "O saatten sonra 3, 4, 5 saat geçiyor ne susadığınızı anlıyorsunuz ne de acıktığınızı. Özellikle küçük bir çocuk sesi geliyorsa direkt kendi çocuklarınız geliyor aklınıza ve duysal oluyor ortam. Ama profesyonelliğin gereği yapmamız gerekenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Yani ben düşünüyorum ki enkazın içerisinden çıkıp bir ihtiyaç gidermeye, yemek yemeye gitsem ama döndüğümde o sesi duyamazsam çekincesi her zaman içerimizde bir enerji, çalışma hırsını doğuruyor. Ama inanın muhteşem bir enerjiyle, hırsla, inançla çalışıyoruz enkazın içerisinde." diye konuştu.
"Hazine bulsanız o kadar sevinmezsiniz"
Arama kurtarma teknisyeni Emrah Atıcı da depremin ardından enkazda hiç çıkmadan 13 saat çalıştığını anlattı. Her enkazın ayrı bir bilinmez olduğunu anlatan Atıcı, şöyle konuştu:
"Biz enkazın altında ucu görünmeyen boşlukta ilerlerken haliyle yukarıdakiler bizim nasıl ve ne şartlarda çalıştığımızı görmüyor, haliyle bunlar ne yapıyor diye düşünüyorlardır. Biz orada yeri geliyor iğne ile kuyu kazıyor ve ses aldığımızda ve aramızdaki mesafe yakınlaştığında bütün yorgunluğumuz gidiyor. Daha da hırslı çalışıyoruz. Yukarıdan sesleniyorlar 'yorulduysan değiştirelim', ben değişmeyeceğim, ben bu ses aldığım kişiye ulaşacağım diyorsunuz. İlk teması sağladığımız zaman da o bizi görünce çok mutlu oluyor, kendini güvende hissediyor. Biz de onu bir an önce oradan çıkarmayı düşünüyoruz. Yani o duygu anlatılmaz yaşanır. Hazine bulsanız o kadar sevinmezsiniz."