GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
8 Haziran 2022 Çarşamba 13:20

Antik kentte iş makinesiyle kazı!

İzmir'in Urla ilçesindeki Klazomenai Antik Kenti'nde 4 bin 861 ada 1 parselde yapılaşma talebinin çıkması üzerine yapıldığı belirtilen kazı çalışmasında iş makinesi kullanıldığı ortaya çıktı. Arkeolog Prof. Dr. Armağan Erkanal uygulamayı eleştirerek üçüncü derece SİT alanı ilan edilen söz konusu bölgenin mezar buluntularını içermesi nedeniyle birinci dereceye dönüştürülmesi gerektiğini söyledi. 

Urla ilçesindeki Klazomenai Antik Kenti 4 bin 861 ada 1 parsel içerisinde İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'ndan alınan izinle, İzmir Arkeoloji Müzesince sondaj kazıları sonucunda mezar olduğu öne sürülen buluntulara rastlandı. Alanda yapılaşma talebi çıkmasıyla yapıldığı belirtilen kazılarda yükü azaltmak ve çalışmalara destek olmak amacıyla iş makinesi kullanıldığı ortaya çıktı.

Eski Panaztepe Kazı Başkanı olan Arkeolog Prof. Dr. Armağan Erkanal, iş makinesi uygulamasını eleştirerek üçüncü derece SİT alanı ilan edilen söz konusu bölgenin mezar buluntularını içermesi nedeniyle birinci dereceye dönüştürülmesi gerektiğini anlattı. Prof. Dr. Erkanal, "Klazomenai'de ilk vahşet değil bu. Burada bir vahşetle karşı karşıyayız. Resimlerde bir nekropol alanının tahrip edildiği görülüyor. Alanın kültür toprağı olduğunu gösteren emareler var. Kültürel birikimlerin çıkma olasılığı yüksek bu yüzden muhakkak kazma kürek kullanarak derinleşilmesi gerekir. Bir alanda bu kadar şey çıktığı zaman bu inşaatın durdurulması gerekir. Değil dozer sokmak, çevresindeki boş alanların da korumaya alınması gerekir" ifadelerini kullandı.

'HER YERDE BERGAMA ARAMAMAMIZ LAZIM'

Klasik arkeologların bir kazıda mabet, sütun, mermer ve görkem olmasını beklediğini ifade eden Erkanal, şöyle devam etti:

"Her yerde bir Bergama aramamamız lazım. Türkiye'de araştırılması ve incelenmesi gereken kültürler çok daha eski olanlardır. Klazomenai de bunlardan birisidir. Kurula resmi bir hava verilmiş. 'Şurası şöyle yapılsın, burası böyle yapılsın' denmiş. 'Bunları yaptıktan sonra dozeri de sokabilirsiniz' gibi bir mantıkla çalışılmış. Ben bu kurulun üyesi olsaydım, buranın birinci derece SİT ilan edilmesini isterdim. Öncelikle bir nekropol alanı olduğu için. Birkaç nekropol alanı daha burada vaktiyle bulundu. O nekropollerden birisinin de yanına inşaat yapıldı. Bana göre bu alan birinci derece SİT alanı olması gereken bir yer. Bir başka arkeoloğa göre, bölge bir yavru Efes Antik Kenti kadar görkemli olmadığı için veya mabet bulunmadığı için üçüncü derece SİT alanı olarak değerlendirilebilir. Klazomenai kenti çok geniş bir alana yayılıyor. Urla'nın herhangi bir yerinde bulunacak bir mezarlık çok büyük önem taşıyor. Bugün bu alandan sadece M.Ö. birinci yüzyıla ait eserler çıkmış olabilir ancak alt tabakalardan nasıl eserler geleceği belli değil. Mezarlıklar asırlar ve yıllar boyu hep aynı yerde yapılır. Bir yer mezarlık alanı olarak seçiliyorsa bir sürü dönemde aynı yere mezarlık inşa edilir. Burasının bir mezarlık olması muhakkak birinci dereceye alınmasını gerektirir. Kuruldaki kişilerin yaklaşımı bilimsel bir yaklaşım değil."

'KAZI ALANINDA YANMIŞ KEMİKLERDEN BAHSEDİLİYOR'

Ayrıca alanın mutlaka korunması gerektiğinin altını çizen Erkanal, "Bir metrede yaptığınız tahribat belki çok önemli bir dönemin çok önemli bir parçasını yok etmek oluyor. Bu alanların mutlaka korunması lazım. Ben kazı başkanlarından biri olsaydım kazının derhal durdurulmasını talep ederdim. Bu mezarlık alanında yanmış kemiklerden bahsediliyor. Bu kremasyon geleneğidir. Mezara, yeni bir birey konulacağı zaman, eski bireyler kenara itiliyor. Etler erimemişse mezarın içinde ateş yakılıyor. Bu ateş hem mezarı dezenfekte ediyor hem de cesetleri ortadan kaldırıyor. Yanmış olan her kemik bizim için önemli. Kremasyon geleneğinde en erken örnek Neolitik Çağ'dadır. Klazemenai'de yuvarlak bir yapı var. Bu yapı belki de Batı Anadolu'nun ilk kremasyon yapısı bile olabilir. Burada öyle gelişi güzel bir kazı yapılmış ki, belki kremasyon ile ilgili kemiklerin nerelerde toplandığı bile anlaşılamamış. Arkeoloji aslında iğne ile kuyu kazmaktır. Bu kadar geniş yüzeyleri birden bire açmak hoş bir şey değil" diye konuştu.

'ALANA KEPÇE DEĞİL İNSAN BİLE SOKULMAMALIDIR'

Doğa ve Kültürel Yaşam Girişimi Sözcüsü ve şehir planlamacısı Ahmet Tuncay Karaçorlu ise konuya ilişkin, "Alanda değişik parsellerde yapılaşma talebi çıktığında koruma kurulu kişileri yönlendiriyor. Burada da aynı işlem yapılmış. Bu alanın nekropol olduğu öğrenildiğinde derhal tedbir alınmalıdır. Uzmanlara devredilmeli, alana kepçe değil insan bile sokulmamalıdır. Buradaki kazı durdurulması gerekirken bir kurtarma kazısına dönüştürülmüştür" ifadelerini kullandı.  

Ekinoks Çevre ve Kültür Derneği Başkanı Başak Yasemin Kumaş ise "Derneğimize kazı alanına kepçe sokulduğu yönünde bir ihbar geldi. İlk defa böyle bir uygulamayla karşılaştık. Yüzün üzerinde mezar çıkmış bir alanda kepçe çalıştırılması bize çok tuhaf geldi. Görüştüğümüz uzmanların hepsi böyle bir şeyin olamayacağını söyledi. Biz konuyu savcılık makamına taşımak üzere gerekli çalışmaları başlattık" dedi.

Öte yandan, Klazomenai Antik Kenti Arkeolojik Kazı Başkanı Prof. Dr. Yaşar Erkan Ersoy, konuya ilişkin açıklama yapmayacağını söyledi.