SONKALEİZMİR-İzmir'in Dikili ilçesinde Koza Altın İşletmeleri A.Ş. tarafından yapılması planlanan "Çukuralan Altın Madeni İşletmesi 3. Kapasite Artırımı" için yeniden başlatılan ÇED sürecine tepkiler sürüyor. Kapasite artışına karşı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer tarafından açılan davaya müdahil olan çevreciler ve yurttaşlar maden alanına giderek "Madenci şirket, Dikili terk et" sloganları attı. Bu sırada bir maden çalışanı tarafından çevrecilerin fotoğrafının çekilmesi gerginlik yarattı. Dikili Kültür ve Çevre Platformu (DİKÇEP) üyelerinin tepki göstermesi üzerine şirket özel güvenliği alandan uzaklaşmak zorunda kaldı.
IŞIK: TAHRİBAT KANITLANDI
Maden alanındaki protestoya Dikili’nin eski Belediye Başkanı Osman Özgüven ve Bergama’nın önceki dönem Belediye Başkanı Mehmet Gönenç de destek verdi. Dikili Kadın Platformu üyeleri ise maden alanına "İstanbul Sözleşmesi'nden Vazgeçmiyoruz" yazılı tişörtlerle geldi. Dikili Kültür ve Çevre Platformu ve Bergama Çevre Platformu öncülüğünde bir araya gelen Dikili Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri maden sahasının yanı sıra Dikili Adliyesi’nde de basın açıklaması yaptı. Yurttaşlar ile çevrecilerin davaya müdahillik taleplerini mahkemeye veren avukatlar adına konuşan Av. Doğu Işık meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve çevre savunucusu yurttaşlar tarafından açılan davalarla Çukuralan'da yaratılan tahribatın kanıtlandığını söyledi.
BAŞKAN SOYER'E TEŞEKKÜR
Tüm hukuksal kazanımlara ve "Burada maden işletmesi olamaz" diyen bilirkişi raporlarına rağmen, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın geçtiğimiz günlerde madene yeniden ÇED olumlu kararı verdiğini aktaran Işık şunları söyledi:
"Üçüncü kapasite artırımı projesine ilişkin 3 dosya görüldü. Üçünde de zafer çevrenin, çevrecilerin oldu. Üçüncü kapasite artırımına 3 iptal yetmedi mi? Yargılama süreçlerinde ortak olarak belirtilen, kabul edilemez olan çevresel riskler, Madra Barajı'na ve Nebiler Şelalesi'ne ilişkindi. Madra Barajı'nın mı, Nebiler Şelalesi'nin mi yoksa madenin mi yeri değişti? Bilimsel raporlarla kanıtlanmış olan çevresel riskler sona mı erdi? Bizler yılmadan usanmadan, Kozak Yaylası'ndaki tek bir çam ağacının yaprağına, Madra Barajı'ndaki, Nebiler Şelalesi'ndeki tek bir damla temiz suya sahip çıkmaya devam ediyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın madenin önünü bir kez daha açan kararına karşı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın geçtiğimiz günlerde açmış olduğu davaya katılmak için Dikilili ve Bergamalı yurttaşlar adına az önce dilekçemizi mahkemeye sunduk. Madene karşı davacı olan İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne ve Başkan Tunç Soyer'e dayanışma için teşekkür ederiz."
"İÇME SUYUNU ZEHİRLEYECEK"
Çukuralan Altın Madeni'nin kırma eleme tesisi projesi için yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi öncesinde de basın açıklaması yapıldı. Dikili Kültür ve Çevre Platformu adına basın açıklamasını Hüseyin Ege okudu. Açıklamada şöyle denildi:
"Burada üçüncü kapasite artırımından bahsediyoruz. Bu projeyi hayata geçirmek için Kozak Yaylası'ndaki binlerce çam ağacı katledildi. Doğa ve çevre, sermaye tarafından adeta talan edildi. Mahkemeler ve bilirkişiler olumsuz rapor vermesine rağmen şirket AKP hükümetinin 2009/7 genelgesine dayanarak verilen mahkeme kararlarını tanımayarak 3. kez kapasite artışına gitti. Bu, Dikili ve Balıkesir'e içme suyu sağlayan Madra Baraj Göleti zehirli ve kimyasal atıklarla kirlenmeye devam edecek demek. Akan derelerden beslenen başta Çukuralan köyü olmak üzere çevre köylerinin hayvanlarının ve topraklarının heba olması demek. Bir an önce mahkeme kararları uygulanarak maden arama faaliyetlerine son verilmelidir."
KEŞİF TUTANAĞINI İMZALAMADILAR
Yapılan keşif ve bilirkişi incelemesinde ise İzmir Büyükşehir Belediyesi avukatlarının keşfe ilişkin beyanlarının tutanağa geçirilmesi talebi mahkeme hakimince reddedildi. Bunun üzerine avukatlar duruma tepki göstererek, keşif tutanağını imzalamadı. Avukatlar beyanlarının tutanaklara geçirilmemesini ‘adil yargılanma hakkının ihlali’ olduğunu belirtti.