GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Güncel
8 Ocak 2020 Çarşamba 09:10

Alkışlar hayata bağlıyor

İzmir'de yaşayan tiyatro sanatçısı Ebru Son'un, 3 yıl önce Karşıyaka’da bir alışveriş merkezinde başlattığı atölye ile 20 görme engelliyle kurduğu Braille Okuma Tiyatrosu, çalışmalarına devam ediyor. Kimi meslek sahibi, kimi öğrenci olan görme engelli üyelerden oluşan ve tiyatro severlerin yakından takip ettiği ekip, bu yıl sergileyecekleri dört oyundan biri olan ‘Ağzı Çiçekli Adam’ isimli oyunu 11 Ocak’ta izleyiciyle buluşturacak.

İzmir’de yaşayan tiyatro sanatçısı Ebru Son, 3 yıl önce Karşıyaka’da bir alışveriş merkezinin isteği üzerine başlattığı görme engelli tiyatro atölyesinin zaman geçtikçe büyümesiyle, Braille Okuma Tiyatrosu’nu kurdu. Bazı üyeler kendi mesleğini devam ettirirken, haftanın iki günü Braille alfabesiyle yazılmış oyunu metninden okuyarak tiyatroyla hayatına renk katarken, bazıları ise daha önceden de tutkulu oldukları tiyatroyu sürekli hale getirme fırsatını yakalıyor. Her hafta Karşıyaka’daki alışveriş merkezinin atölye odasında toplanan ekip, Braille alfabesinden oyunu takip edip ses tonlarındaki değişimlerle canlandırma yapıp, ses efektleri ile oyunlarını zenginleştirerek çalışıyor. Yaşları 25- 40 arasında değişen görme engelli tiyatrocular, sahneye çıkıp görünürlüklerini artırarak sanatın engel tanımadığını kanıtlıyor. Onları engelli gibi görmediğini ve bir aile olduklarını söyleyen Ebru Son, bundan sonra oyun biletlerini ücretli hale getirmeyi ve bazı oyuncularının profesyonel projelerde yer almasını istediğini anlattı. İkinci oyunlarıyla Yön Engelsiz Sanat Birliği tarafından düzenlenen 5’inci Engelsiz Ödülleri’nde en iyi oyun ödülünü alan tiyatro ekibi, bu yıl ilk oyunları ‘Ağzı Çiçekli Adam’ı 11 Ocak’ta Karşıyaka’daki alışveriş merkezinde sergileyecek.

'BANA BAŞKÖR İSMİNİ TAKTILAR'

Atölyeye başladığında onların ne kadar çalışkan olduklarını, Braille alfabesine ne kadar aç ve kaynaklara ulaşmakta ne kadar zorlandıklarını gördüğünü anlatan Ebru Son, şunları söyledi:

"Onlara bir şeyler öğretebilmek için oyunlar sergilemeye başladık. Bu sene dört oyun çıkaracağız. 20 kişilik bir ekip. Çoğu tiyatroyla veya müzikle ilgiliydi, fakat devam ettirmemişlerdi. Aralarında bir kişi kalana kadar ben bu tiyatroyu yapmaya devam edeceğim. Çoğunun mesleği var ve bunun dışında buraya geliyorlar. Onları engelli gibi görmüyorum, herkese nasıl davranıyorsam onlara da öyle davrandığımı biliyorlar. Bunun sonucunda da çok gülüyoruz, çok keyif alıyoruz. Bana ‘Başkör’ diye isim taktılar. Buradaki atölyenin dışında da bir aile olduk. O yüzden kendimi çok iyi ve mutlu hissediyorum. Motivasyonumuzu kıran tek şey engelleri yaratan toplum. Bizim kendi içimizde hiçbir sorunumuz yok fakat dışarı çıktığımızda aldığımız bazı gereksiz tepkiler motivasyonlarını kırıyor. Ben hayatımı onlara adamış gibi oldum. İlk oyunumuzu binlerce kişi izledi. Geri dönüşler inanılmazdı, böyle bir şeyin yapılabileceğini bilmediklerini söyledi çoğu kişi. Oyuncuların ses tonuna, oyunculuklarına hayran kaldılar. Uluslararası İzmir Tiyatro Festivali’nde de oynadık. Takip edenlerimiz var, heyecanla oyunu bekliyorlar. Görünürlüğümüz arttıkça hem atölyemize katılanlar artacak hem de toplumda bir değişim olacak. Bornova Şehir Tiyatrosu bizi fark ettikten sonra oyunlarına sesli betimleme cihazı getirdi. Artık her oyunlarında 3 kişilik bir kontenjanla görme engelli izleyici kabul edebiliyorlar. İzmir’deki sanatçılar da görme engellileri sergilerine davet ediyor. Biz kitapçıklarını Braille alfabesiyle yazıyoruz, İzmir’deki görme engelliler de takip ediyor."

'SESLENDİRME YAPABİLİRLER, ONLARA GÜVENİYORUM'

Sinemacıların, tiyatrocuların da görme engellilere bir şans vermesini isteyen Ebru Son, "Ağız okuyamıyorlar ama belgesellerde ve reklamlarda seslendirme yapabilirler. Ben oyuncularıma güveniyorum. Hedefler koyarak ilerliyoruz. Artık bu sene biletli oyunlar oynamaya başlamak istiyoruz, ayrıca oyuncularımızı tiyatrolara meslek olarak yerleştirmek istiyorum. Çevremizdekilerin bakış açılarını değiştirmek, görme engellileri de işin içine katarak daha çok şey yapmalarını istiyorum" diye konuştu.

RADYO TİYATROSU DİNLEYİP HAYAL KURUYORDU, ŞİMDİ KENDİSİ YAPIYOR

Mesleğe yeni başlayan bir avukat olan Serdar Fırtına (25), "Bundan önce bir tiyatro geçmişim yok. 9- 10 ay önce katıldım. 'İstiridye ve İnci' oyununda başrolde müzik hocamız vardı, onun kolu kırılınca bana söyledi. Ben de onun yerine başrolü oynadım. Okuma tiyatrosu zor bir şey, hem okuyup hem rol yapmak durumundasınız. O zaman yapabildiğimi gördüm. Çok güzel oldu, bir aylık bir çalışmayla kendimden beklemediğim bir performans gösterdim. Ben zaten radyo tiyatrosunu dinleyen bir insandım. Böyle bir şey yapsam nasıl yapardım diye hep düşünürdüm. Bu gruba katılarak, tiyatroyu kendim deneyimleme imkanı buldum. Geniş düşünme imkanı verdi, oyunlardaki karakterler hayatımızda olsaydı ne olurdu diye düşünüyorum. Bunları gerçek insanlara uyarlama şansı da buldum" dedi.

KİMİ ÖĞRENCİ, KİMİ ÖĞRETMEN

Ege Üniversitesi Konservatuarı’nda Türk müziği eğitimi alan İnci Genç (25), "Geçen sene tiyatroya başladım. Burada olduğum için çok mutluyum. Birçok dostum oldu, sosyalleştim. Sanatın içinde olmayı çok seviyorum" dedi. Tiyatronun ilk katılımcılarından, Aşık Veysel Görme Engelliler Okulu’nda İngilizce öğretmenliği yapan Diyar İmer (34), "Katıldığım günden beri müptelası oldum, vazgeçemiyorum. Haftada iki gün çalışıyorum. İki oyun birden çalışıyorum. Eğlenceli, zevkli, neşeli geçiyor çalışmalarımız. Sonuna kadar devam edeceğim tiyatro yapmaya" dedi.