Ali Babacan, bugün partisinin İzmir il kongresinde konuştu. Babacan, özetle şunları söyledi:
YOL AYRIMI: “Ülkemiz, şu anda son derece önemli bir yol ayrımında. Ya 84 milyon el ele verip özgürleşeceğiz ya da bu otokrat rejim memleketimizde iyice perçinlenecek. Ya Türkiye’yi hep beraber bir hukuk devleti yapacağız ya da iktidardaki otoriter ortaklığın ülkemizi sefalete sürüklemesine seyirci kalacağız. Ya Türkiye’yi tam demokrasi rotasına sokacağız ya da demokrasimizden eser kalmayacak. İşte yol ayrımı bu.
BASKI DÖNEMİNİN BEDELİNİ KADINLAR VE GENÇLER ÖDÜYOR: İktidardaki otoriter ittifak, toplumun tüm kesimlerine çok ağır bedeller ödetti, ödetiyor. Bu baskı döneminin en büyük bedelini ise kadınlar ve gençler ödüyor. Her hanenin geçim yükünü üstlenen kadınlar, yokluğu ve yoksulluğu bizzat yaşıyorlar. Yetmezmiş gibi tek bir kişi, gece yarısı aklına eseni yaparak gözünü kadınların kazanımlarına dikiyor. İmzalanmasına Türkiye’nin öncülük ettiği İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılarak hem kadınların kazanımları ellerinden alınıyor hem de ülkemiz Avrupa kurumlarından uzaklaştırılıyor. Kadınların tüm hak ve özgürlüklerini amasız, fakatsız savunuyoruz. Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli, şimdi size sesleniyorum. Gençler, buldukları ilk fırsatta kendilerine başka bir ülkede hayat kurmayı hayal ediyorlar. Var mı bir cevabınız? Sabah akşam hayali düşmanlar üretip gölge boksu yapacağınıza gençlerin gözünün içine bakarak bu sorulara cevap verin.
AVRUPA BİRLİĞİ STANDARTLARINI ZORLAYACAĞIZ: Eğri oturalım doğru konuşalım. Avrupa’nın kapıları Türkiye’ye ne zaman açılır biliyor musunuz? Kendi anayasasını çiğneyen, hukukun üstünlüğünü yerle bir eden bu zihniyeti iktidardan gönderdiğimizde kapılar ardına kadar açılır. Biz, bu konuda kadrolarımıza güveniyoruz. Biz, bu özgüvenle hareket ediyoruz. Türkiye, korkmadan Avrupa Birliği standartlarını zorlayacaktır. Bunlar, her türlü yanlışın, hukuksuzluğun üstünü yerli ve milli anlayışla örtmeye çalıştılar.
SİZİN ENTRİKALARINIZ BİZE VIZ GELİR VIZ: Belli ki Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli, önlerine haritayı koymuşlar, masa başı formüllerle jübile seçimlerine nasıl gireceklerini konuşmuşlar. Boşa kürek çekiyorlar. Ben buradan otoriter ittifakın büyük ve küçük ortağı Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli’ye sesleniyorum. Sizin entrikalarınız bize vız gelir, vız. Elinizden geleni ardınıza koymayın. Masa başında üretilen matematik formülleriyle, entrikalarla, dalaverelerle seçim kazanılmaz. Seçim meydanda kazanılır. Onun için size ‘hodri meydan’ diyorum. İlk seçimden hemen sonra Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’i inşa edeceğiz.
GİDİCİ OLDUKLARINI TESCİLLEDİLER: Anlaşılan o ki seçim hesapları Beştepe’nin koridorlarını epey hareketlendirmiş. Ne zamanki bir iktidar seçimi kaybedeceğine kanaat getirir, o noktada seçimin kurallarını değiştirmeye başlar. İktidar ortaklarının Seçim Yasası’yla ilgili Meclis’e getirdikleri değişiklik önerileri, gidici olduklarının en önemli vesikası. Gidici olduklarını tescillediler. Çok önemli bir konuyu gözden kaçırıyorlar. Zannediyorlar ki ‘2018 seçimlerinde başka kural uygulasaydık iki milletvekili oradan, üç milletvekili oradan alırdık’ hesabı yapıyorlar. Yahu 2018 geçeli 4 yıl oldu. Bu yaptıkları matematik formülünün öteki tarafında bulacaklar kendilerini, haberleri yok.
FETÖ’NÜN BULANDIRDIĞI SUDA TEMİZLENEMEZLER: Ekonomik kriz veya faili meçhul cinayetler dönemi denilince ilk akla gelen bazı isimlerden medet umar hale düşmüşler. Enerjinize yazık yahu. Bu millet, 90’lı yılların karanlığında, ülkenin doğusunda kol gezen beyaz Torosları, ülkenin batısında katledilen aydınları ve gazetecileri, Manisa’da gençler için kurulan işkencehaneleri unutmayacak. Devletin resmi belgelerinde dahi kayda geçen Gladyo ve benzeri çetelerden hesabı, bağımsız ve tarafsız yargı soracak. Bu noktada, bağımsız ve tarafsız yargının altını özellikle çiziyorum. Hukuka aykırı işler yapanlar, demokrasimize kasteden, hukuk sistemimizi felç eden FETÖ’nün bulandırdığı suda temizlenemezler.
İZMİR’E ÜVEY EVLAT MUAMELESİ YAPILMASINA SON VERECEĞİZ: DEVA Partisi olarak, tarımdan sosyal politikalara, ekonomi ve finans politikalarından dijital dönüşüme kadar pek çok alanda eylem planlarımızı hazırladık. Açıkladığımız eylem planlarımızdan birisi de Afet Eylem Planı’ydı. Çok yakın bir zamanda İzmir’de yaşanan depremde 116 vatandaşımız hayatını kaybetti. Aradan bir buçuk yıl geçti. Ama ne yazık ki depremden sonra yaşanan süreç sağlıklı yönetilemedi. Bu tür afet zamanlarında en önemli konulardan biri, kuşkusuz hasar tespit çalışmalarıdır. Afetle mücadelede en önemli hususlardan bir tanesinin de merkez ile yerel arasındaki dengeyi doğru kurmak olduğunu düşünüyoruz. Merkeziyetçi yönetim anlayışının afet durumlarında etkinliği azalttığını biliyoruz. Şu anda operasyonel sorumluluğun AFAD ve valiliklerin üzerinde bulunması, yerel yönetimlerin etkinliğini zayıflatıyor. Merkezi ve yerel yönetim arasındaki siyasi ve ekonomik çekişmelerin en ağır sonuçlarını İzmir yaşadı, yaşıyor. İktidarın Ankara’ya, İzmir’e üvey evlat muamelesi yapmasına da son vereceğiz.”
ÖSEN: İZMİR'DE ÇALMADIK KAPI BIRAKMADIK
Yeniden il başkanlığına seçilen Seda Kaya Ösen ise şunları söyledi:
"İzmir Teşkilatı’ndaki tüm yol arkadaşlarımla İzmir’de basılmadık toprak, çalınmadık kapı, dinlenilmemiş dert bırakmadık. DEVA Partisi olarak muhtaç olan her İzmirlinin yanında, yakınında olduk. Açık yüreklilikle belirtmek isterim ki; Artık bizim sayemizde, İzmir’in adliyelerindeki, şiddet mağduru kadınların yanında DEVA var! Yurtsuz, evsiz üniversite öğrencilerinin yanında DEVA var! Geçinemeyen, kimsesiz ailelerin yanında DEVA var! Güçsüzün, haklının, mazlumun yanında DEVA, suçlunun, radikalin, arsızın karşısında yine DEVA var! Güzel, eşsiz ve yalnız ülkemizde paylaşamadığımız, paylaşamayacağız hiçbir şey yok diyenlerin hareketi olan DEVA Partisi, 9 Mart 2020’den bu yana, siyasetteki ezberleri bozmaya, konuşulmayanları konuşmaya, kurumsal devlet yapısını onarmaya, çıkar gruplarına değil, halka hizmet eden bürokrasi anlayışını tekrar getirmek için yola çıktı."