Geçen hafta İstanbul’da bir ödül törenine katıldım. Yeditepe Üniversitesi’nin iş dünyasındaki kadınlarla ilgili kulübünce düzenlenen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Ödülleri’nde farkli iş kollarından, sektörel alanlardan başarılı kadınlar ödüllendirildi. İzmir’den de İZDENİZ’in 1881 Atatürk gemisinin kaptanı Kamile Koç, Azra Akın, Eda Ece, Bennu Yıldırımlar gibi önemli isimlerle podyuma çıkarak ödül alan kadınlar arasında yer aldı.
O Gurur İzmir’e Ait
Sadece İZDENİZ’in değil, bütün İzmir’in ve denizcilik dünyasının gururu olan Kamile Kaptan, gemisindeki denizcilerin tabiriyle “Suvari Hanım” İzmir’de kent içi deniz toplu ulaşımını sağlayan İZDENİZ’in tek kadın kaptanı. İstanbul’da aynı alanda faaliyet gösteren Şehir Hatları işletmesinde ve İDO’da kadın kaptan yok. Bu ayrıcalık ve onur İzmir’e ait. Bütün kadınlara da örnek olan ve kadınların her işi başarıyla yapabileceğini gösteren Kamile Koç, birkaç ay içinde başlayacak Alsancak-Midilli seferlerinin deneme seferine hazırlanıyor. Büyük olasılıkla Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de yolcuları arasında olacağı bu deneme seferine hazırlanıyor heyecanla. İnşallah koronavirüs günleri en az hasarla geçecek ve bu sefer gerçekleşecek. Güzel şeyler düşünmeye ihtiyacımız var şu günlerde. Tabii ki aynı zamanda azami önlemleri de alarak…
Yukarıda sözünü ettiğim ödül törenindeydim ve kaptan üniformasıyla podyuma çıkan Kamile Kaptan’ın nasıl en çok alkışı aldığına tanık olarak İzmir adına hakikaten gurur duydum. Tunç Başkan kadınların her alandaki görünürlüğüne çok önem veriyor, örneğin ESHOT’ta otobüslere de kadın şoför alıyor olabildiğince. Kamile Kaptan’a da ilk gördüğünde Tunç Başkan’ın nasıl gözlerinin ışıldadığını yakından görmüştüm.
Gelin, koronavirüs endişelerinden biraz uzaklaşıp şimdi sizi o ödül gecesine götüreyim; Kamile Kaptan’ın konuşmasıyla başbaşa bırakayım, eminim onun heyecanını ve coşkusunu siz de buram buram hissedeceksiniz. Şu notu da düşeyim; bu yazıyı emekçi kadınlara, bilhassa bu zor günlerde işinin başında olan emekçi kadınlara ithaf ediyorum.
“Her Zaman En İyisi Sen Olmak Zorundasın”
“İsmim Kamile Koç. Dünyayı iki kez fethetmiş bir kaptanım. 19 yıldır bu meslekte, bilhassa erkeklerin egemen olduğu bir iş alanında ‘ben de varım’ dediğim ve aşık olduğum denizde kaptanlık mesleğini icar ediyorum.
Bu mesleğin cazibesi deniz tutkumla başladı, önce ne istediğime karar verdim sonra da o yolda yürüyebilmek için tüm parkurları geçtim. İnanın o parkurlar çok zorluydu.
Mesleğimle ilgili olarak şunu söylemeliyim; eğer bu meslekte aynı mevkide bir erkekle eşit durumdaysanız sizi değil onu seçerler! O yüzden her zaman en iyisi siz olmak zorundasınız. Öncelikle iş bulmakta zorlandım, ardından çalışmakta… Hep en ufak hatam beklendi ama başaracağıma inandım. Sonuç gerçekten güzel oldu.
“İnsanlara İlham Olmak Paha Biçilmez Bir Eser”
Gemide birçok defa ölümle burun buruna geldim. Susuz kaldım, yemeğimiz tükendi, fırtınalara yakalandık… Gemide yangın çıktı, canımızı ortaya koyarak söndürmeye çalıştık. Daha pek çok şey… Kaptan olma yolunda bu zorlukları çekmemin bir nedeni olmalı diye düşünüp tüm kötü olayları geride bırakarak yoluma devam ettim. Şimdi anlıyorum ki meslekte tutunmamın nedeni tüm başarılı ve güçlü kadınlar gibi kadınların her mesleği yapabileceğini ve başarılı olabileceğini kanıtlamak, arkadan gelen kadınlara da ilham olmak ve gücümüzü tüm dünyaya gösterebilmekmiş… Kaptan olarak gittiğim her limanda hep şaşkınlık ve bir o kadar da saygıyla karşılandım. Türk bayrağını taşıyan bir gemide tüm dünyaya Türk kadınının gücünü gösterdim.
İnsanlara ilham olmak paha biçilmez bir eserdir. Buradaki her biri ayrı bir değer olan başarılı kadınlar öncülüğünde bu eseri daha da yücelteceğiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün o güzel sözü kulaklarımızda hep çınlıyor; ‘Dünyadaki her şey kadının eseridir’.
Budist Rahibin Dediği
Başıma gelen bir olayı anlatmak istiyorum. Altı yıl önce tatil için Uzakdoğu’ya gittim. Kamboçya’dan Tayland’a giderken bir Budist rahiple tanıştım. Bana bir adres sordu, halbuki otobüste birçok Tayland’lı varddı ama hiçbiri yardımcı olmamıştı! Kimsenin yardımcı olmadığını görünce Rahibi istediği yere götürdüm. Yolda konuşurken Müslüman bir ülkeden, Türkiye’den geldiğimi ve gemi kaptanı olduğumu, dünya seyahatinde olduğumu vb. anlattım. Bunun üzerine Budist Rahip şaşırarak ‘Böyle Müslümanlarda mı var, nasıl olur? Müslüman kadınlar okuyup çalışabiliyor mu? Tek başına uzak ülkelere gidebiliyor mu?’ sorularını yöneltti. Ben de ona Türkiye’yi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğunu ve kadınlara haklarını verdiğini, seçme ve seçilme hakkına ilk kez Türk kadınının sahip olduğunu; dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen’in bile bir Türk olduğunu anlattım. Rahip bunun üzerine Atatürk’ü duyduğunu ama bu kadar da önemli işlere imza attığını bilmediğini belirtti beni hayranlıkla dinlerken.
“Atatürk’e Çok Şey Borçluyum”
İşte ülkemden binlerce kilometre uzakta bu gururu bana yaşatan Mustafa Kemal Atatürk’e çok şey borçluyum. En önemlisi de böyle güzel bir ülkede istediğim mesleği yapabilmemi sağlayan Atatürk’e minnettarım. Ülkemizin tek kurtuluşu onun gösterdiği yoldan gitmek ve ilerlemektir.
Son olarak şunu söylemek istiyorum; kadınların yolu hep dikenli ve hiçbir başarılı kadın bulunduğu yere kolay gelmedi. Tabii ki bize destek veren erkekler de var; çağdaş, uygar, kadının toplumdaki yerinin farkında olan erkekler… Beni de üst mertebelere erkekler takdir eden erkeklerdi. Onlara huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Öteleneceğiz, yolumuza engeller çıkacak belki ama başaracağız. Biz kadınlar başarabiliriz… Haydi kadınlar gücümüzü tüm dünyaya gösterelim.”