Toplu ulaşımda ’Visa Kart’ uygulamasını, Türkiye’de bir ilk olarak duyuran Soyer’i eleştiren Sürekli; “Bu sistem, yıllardır, önce bizim sonra kendi partili belediyeleri tarafından zaten uygulanıyor. Ama bunu kendi keşfetmiş gibi lanse etmekten imtina etmiyor. Ya taklit ya da reklamla günü kurtarmak çabası bu. Mevcutta, devraldıkları işleri tamamlayamayan, tek başına çözüm ve proje üretemeyen bir yerel yönetim var. Uzundere dönüşümü 9 yıldır kangrene dönüştü. Mağdurları pinpon topuna çevirdiler. Karşıyaka Cumhuriyet Mahallesi Muhtarımızı da ziyaret ettik. Kendisine de söyledik. Kamuoyu iyi biliyor ki buradaki dönüşüm meselesi yılan hikayesine döndü. Karşıyaka ve Büyükşehir Meclislerimizde plan değişikliklerinin takipçisiyiz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız yetkisinde üstümüze düşen ne varsa hazırız. Vatandaşımızın talepleri, hakkını alması çok önemli ve biz bu konuda mahalle sakinlerimizin yanındayız.” diye konuştu.
Konuşmalarında; ‘’Karşımızda; 9 yıl önce bizim belediyelerimizin hayata geçirdiği ulaşımda banka kartı uygulamasını ‘ilk’ olarak duyuran, bataklığa dönüştürdüğü körfezde pelikanlı turistik gezi planlayan bir büyükşehir belediyesi var. Her yaptıkları ve yapamadıklarıyla dökülüyorlar. İzmir’in uğradığı zararın ve kaybettiği zamanın haddi hesabı yok.” ifadelerini kullanan Sürekli; ‘’Buca Metrosu, en çok reklam yaptıkları projeydi, onda da önce onay vermiyorlar diyerek sızlandılar, sonrası hüsran! İhalede 525 Milyon TL zararla ikinci firmaya teslim ettikleri bu yatırımı da tartışmalı ve şaibeli bir noktaya sürüklediler.”
Kimse ellerini kollarını bağlamıyor…
AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli’nin ana kademe, kadın ve gençlik kolları ile ilçe teşkilatına öncülük ettiği yoğun program çerçevesinde vatandaşlarla sohbet edilirken, STK, üye ve esnaf ziyaretleri gerçekleştirildi. Daha sonra eski ve yeni ilçe teşkilatı yöneticileriyle vefa buluşması gerçekleştiren Sürekli, AK Parti olarak en sıcak günde olduğu gibi, en soğuk günde de sokakta olduklarını vurgulayarak, ‘hız kesmek yok’ mesajı verdi. İzmir’in ‘Yaşanabilir İzmir’ deyip hizmet üretmeyen, her fırsatta da ‘engelleniyoruz’ gerekçesini ortaya süren ellerde heba olduğunu belirten Başkan Sürekli; “Gemi lafla yürümüyor işte. Kimse ellerini kollarını bağlamıyor. Yetki ve sorumluluk onlarda, kaynak onlarda. Ama ne zaman bir işi ellerine yüzlerine bulaştırsalar, ‘İzmir’i cezalandırıyorlar, bizi engelliyorlar.’ algısına sığınıyorlar. Bu algı artık yıkılıyor. Bunu sokakta görüyoruz.” dedi.
Plan değişikliğinden, emsal artışından da kaçıyorlar…
Sürekli ayrıca şunları söyledi; “Halka rağmen karar, halka rağmen başka hesaplar içindeler. Herkesi mutlu edecek bir formül bulmak bu kadar mı zor! Genel Başkanları, ‘buradaki rant halkındır, halka teslim edilecek’ dedi. Sözlerini tutsunlar. İmar plan değişikliklerini bu kapsamda, yani insanların mülkiyet haklarını vererek yapmak ellerinde. Kentsel dönüşümden kaçıyorlar, çünkü siyasi risk görüyorlar. Plan değişikliğinden, emsal artışından da kaçıyorlar; çünkü o zaman çözüm ortaklarını küstürecekler. Halk kimin umrunda! Bu şehir, CHP zihniyetinin elinde, mutsuz insanlarla çürüyüp gidecek. Yazıktır, günahtır. Seferihisar’da enerji santrali için bir kampanya yürütüp Harmandalı, Menderes çöplüğü projelerini unutturamazlar. Bir bardak suda fırtına koparıp, İzmir’i okyanusta boğmak bu.”
Sanayiciyi, esnafı, hiç kimseyi duymuyorlar
Karşıyaka’da olmaktan mutlu olduğunu belirten Sürekli, İlçe Teşkilatı ile yaptığı toplantının ardından Muharip Gaziler Derneği’ni de ziyaret ederek, üyeleriyle de sohbet etti. İzmir’in en önemli sorunu olan kent içi trafik ve toplu ulaşıma da değinen Sürekli, sözlerini şöyle sürdürdü; “Çiğli’de, OSB’lerin tramvay isyanını duymamaları mümkün değil. Esnafı, vatandaşı her işte oyun dışı bırakıyorlar. Ama iş bahane bulmaya geldi mi çok başarılılar. Meslek Fabrikasına talip olan İzmir’in iş dünyası temsilcilerine sırtlarını dönüp Meslek Fabrikası’nı İstanbullu bir vakfa vermekte tereddüt görmediler. Sonra da ‘Neden bizsiz Ankara’ya gidersiniz!’ yaygarası kopardılar. İzmirli üreticiye, temsilciye, bu şehrin dinamiklerine, mallarına bakış açıları bu işte. En değerli tarihi yapılarımızdan birini hayata geçirmek istemeleri değil mesele. Mesele; ne olduğu belli olmayan, tutunamamış ve İzmirli olmayan Adıgüzel Vakfı’na bir kalemde bedelsiz devredilmesi. Meclis üyelerimiz hukuk mücadelesi başlattı. İzmir’in malı İzmirlinindir. Bu şehir sahipsiz de değildir. Başlarına buyruk, İzmir’in ‘İ’sini düşünmeden adımlar atıyorlar. Birçok konuda, üstlerine düşeni yapmaları için engelleri yok. Ama onlar, mızıkçı çocuk gibi; ‘beni oynatmıyorlar’ deme lüksüne sığınıyorlar.”