GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ekonomi
23 Aralık 2021 Perşembe 10:00

26 yıllık başkandan 'kur korumalı mevduat' açıklaması: ERKEN SEÇİM SİNYALİ!

Türkiye Ağaç İşleri Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu Genel Başkanı Ali Rıza Ercan, "kur korumalı mevduat" uygulamasının 1970'li yıllarda "örtülü faiz sistemi" olarak denendiğini ancak başarılı olamadığını belirtirken, "Uygulamanın reel ve mantıklı olduğuna inanmıyorum. Bu bir seçim politikası diye düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız öyle düşünmüştür. Önümüzdeki Haziran ya da Kasım ayında bir erken seçimin sinyalleri gözüküyor. Bu başka türlü bir uygulama olamaz" diye konuştu.

SONKALEİZMİR (ÖZEL)-26 yıldır Türkiye Ağaç İşleri Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu'nun Genel Başkanlığını yürüten Ali Rıza Ercan, İzmir'de Mobilyacılar Odası'nın Karabağlar'daki hizmet binasının açılış törenine katıldı. Ercan, döviz kuru ve ekonomideki gelişmeleri SONKALE'ye değerlendirdi.

(Türkiye Ağaç İşleri Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu Genel Başkanı Ali Rıza Ercan)

"DOLAR DÜŞÜNCE 'SAYIMA GİRDİK' DİYORLAR"

Ercan, mobilya üreticisinin hammadde bulmakta zorlandığını belirtirken, şunları söyledi:

"Dolardaki ani yükseliş ve ani düşüşler bizleri olumsuz etkiliyor. Tabi bunu bütün Türkiye açısından düşünmek gerekiyor. Bizim imalatımızın ana hammaddesini firmalar dolar üzerinden değerlendirip fiyatlandırıyor. Şu anda da firmalar Cumhurbaşkanımızın açıklamalarının ardından 'sayıma girdik' bahanesiyle malzeme satmamaya başladı. 18 liradan 12 liraya ani bir düşüş bizi değişik bir boyuta getirdi. Firmalar hem 'sayıma girdik' diyorlar hem de 'biz doları 17,5 liraya sabitledik verirsek 17,5 liradan vereceğiz' diyorlar. Dolar şimdi 12 lira piyasada..."

"FABRİKALARDAN PARASIYLA MAL ALAMIYORUZ"

Sektörde mamul ihracatını ikinci plana atılıp hammadde ihracatına yönelindiğini vurgulayan Ercan, "Hammadde fabrikaları da bunu böyle değerlendirdikleri için hep ihracat öncelikli çalışıyorlar. MDF plakayı iç piyasaya 43 dolara verirken dışarıya 47 dolara veriyorlar. Yani böyle rakamsal boyutlar var. Plaka başına 100- 150 lira karı oluyor firmanın. Bu durumda neden bana versin ticari olarak düşünürseniz. Bu imalatımızı da devam ettirebilmemiz için bizim hammaddeyi almamız lazım. Fabrikalardan paramızla mal alamıyoruz. Ne yapacaksınız ayakta durmak için bir mücadele vereceksiniz. Dükkanları kapatmakta sorun değil. Bugün işverensiniz yarın işçi olacaksınız" diye konuştu.

"BU REEL VE MANTIKLI BİR UYGULAMA DEĞİL"

Hükümetin açıkladığı "kur korumalı mevduat" uygulamasını da eleştiren Ercan, şöyle konuştu:

"Örtülü faiz sistemi deniliyor ama bu sistem 1970’li yıllarda denendi. İnşallah tutar diyelim ama ben kanaat olarak tutacağını düşünmüyorum. Siz mevduatın faizini nasıl karşılayacaksınız? Para basarak karşılayacaksınız! Enflasyon yükselecek, marketlerdeki fiyatlar düşmeyecek, doğalgaza gelen zam düşmeyecek, hammadde girdilerimizdeki maliyetlerimiz yüksek olunca imalatımız da maliyetlerimiz de yüksek olduğu için satışlarımız da o ölçüde düşecek...Ben eleştiri anlamında söylemiyorum ama yapılan uygulamanın reel ve mantıklı olduğuna inanmıyorum. Bu bir seçim politikası diye düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız öyle düşünmüştür. Önümüzdeki Haziran ya da Kasım ayında bir erken seçimin sinyalleri gözüküyor. Bu başka türlü bir uygulama olamaz. 1970’li yıllarda denenen bir uygulamayı getirip karşımıza koyuyorsunuz."

"KENDİMİZDEN VEREREK NEREYE KADAR DAYANABİLİRİZ"

Ercan, sade vatandaşın, geçmediği köprünün parasını ödediği gibi bu mevduat faiz farkını da yükleneceğini belirtirken, şöyle devam etti:

"Örneğin dolar 10 liraya düştü. 10 liradan 10 bin dolar aldı, 100 bin lira... 100 bin lirayı bankaya döviz endeksli mevduat haline getirdi, yüzde 14 faiz aldı. Aylık 1,12'ye gelir, 1200 lira alır. Dolar 12 lira oldu, 10 bin dolar 20 bin lira para kazanacak. 20 bin lirayı nereden karşılayacaksınız? O zaman Hazine'yi devreye sokacaksınız. Hazine'nin parasını verdiğin zaman, bu sade vatandaşın parası... Zenginin kaybettiği bir şey yok ki. Orta tabaka da yok oldu. Özal’ın ifade ettiği orta direk dediğimiz tabaka da sıkıntıya girmeye başladı. Ve böyle bir ortamda da esnafın ayakta durabilme olgusu maalesef zayıf... Bu memleket bizim. Batarsak hepimiz birlikte batarız. Biz esnaflar olarak hep şunu söyledik; devletimizin bekası, bölünmez bütünlüğümüz ve geleceğimiz için canımızı, malımızı feda etmeye hazırız. Kendimizden vererek ne kadar dayanabiliriz. Zenginlerin umurlarında mı şu an ki durumlar? Ama orta kesimde, ayakta durmaya çalışanların sıkıntısı büyük."

"BU ASGARİ ÜCRET İSTİHDAMDA DARALMAYA ÇANAK TUTUYOR"

Açıklanan asgari ücretin de işvereni zor durumda bırakacağını savunan Ali Rıza Ercan, "Bu şartlarda çoğu firma maalesef ya işçiyle gizli pazarlıklar içerisine girecek, reel ücretini düşürecek, 4 bin 250 lira yerine 3 bin 500 lira vermeye devam edecek. Yüzde 10 – 20 arttırarak devam edecek, oradan sübvanse edecek... Ya da işten çıkartacak. Bu istihdamda daralmaya çanak tutan bir uygulama. Asgari ücretin arttırılmasına karşı değiliz. Benim işveren sigortam ne olacak? Ben nasıl ayakta duracağım. Benim ayakta durmam lazım ki o adamı istihdam edeyim. Benim ayakta durmam için imalatımın olması lazım. İmalatımı satmam lazım. Pazarlama tekniklerini geliştirmem lazım. Şu an da bana malzeme vermiyor. Benim siparişim var, 17 dolara malzeme alacağım 12 dolar üzerinden müşteriye vereceğim... Böyle bir mantık olabilir mi? Alım gücü yok insanlarda. Ani çıkışlar ani düşüşler her zaman bizleri sıkıntıya soktu. Sıkıntıya sokmaya da devam edecek gibi gözüküyor" diye konuştu.

ESNAFA UYARI: "TAAHHÜT İŞİNE GİRMEYİN..."

Ercan, mobilya üreticisine ise öz sermayelerini muhafaza ederek çalışmaları tavsiyesinde bulundu. Ercan, "Taahhüt işine girmeyin... O işe girdiğiniz zaman, bütün imalatın malzemesini alıp bir kenara koyup yapabiliyorsanız ve verdiğiniz fiyatın karşılığını karşı taraftan alabiliyorsanız taahhütte girin. Ama taahhüte giriyorsunuz, malzemenin yarısını alıyorsunuz, 15 dolara değer geliyor, 17 dolara, düştü 12 dolara... Yine 17 dolara alıyorsunuz. O zaman ben nasıl ayakta duracağım? Öz sermayemi bitirdiğim zaman ben de iflas edeceğim, dükkanımı kapatmak zorunda kalacağım. Yanımda çalışanlar işsiz kalacak. Ben de işsiz kalacağım. Ben de başkasının yanında iş arayacağım. İşveren olan insanın işçi olması inanılmaz bir sıkıntı oluşturacak" dedi.