“NEDEN 6,6 DİYE ISRAR EDİYORSUNUZ”
Depremin şiddeti konusundaki 6.6 ısrarına anlam vermediğini ifade ederek sözlerine başlayan Sındır, “eğer bilime inanıyorsak Kandilli Rasathanesinin tanımladığı, moment büyüklüğü olarak tanımlanan ve diğer bütün şiddetlere göre en güvenilir değer olan ‘6,9’ rakamını neden kullanmıyoruz, neden, hala anlayabilmiş değilim. Bilim insanları ‘6,9’ diyor, iktidar ısrarla ‘6,6’ diyorsunuz. Şiddetin ne olduğundan çok ne kadar acı yaşadığımız, bu depremde nelerin yaşandığı önemli” dedi.
“DEPREMZEDELERE YARDIM ETMEK HEPİMİZİN GÖREVİ”
Bölge Milletvekili olarak deprem sonrası yaşananları Genel Kurulda aktaran, arama kurtarma ekiplerinin çalışmalarına dikkat çeken Sındır, “bu depremde ilk müdahaleyi yapan İzmir Büyükşehir Belediyemiz daha hiçbir kurum yetişememişken 55 kişiyi önce sağ olarak çıkarma başarısını gösterdi. Sonrasında, ülkemizin dört bir yanından büyükşehir ve ilçe belediyelerimiz, itfaiye, fen işleri, İZSU, belediyeye bağlı şirketler, kurumlar, AFAD'mız, Kızılay'mız, UMKE'miz vesaire, devletin bütün kurum ve kuruluşlarının yetkilileri canhıraş o bölgede ciddi bir çalışma yaptılar. STK'lar, yardım kuruluşları hepsi fedakarca bölgede yardıma koştular, bununla gurur duyuyoruz. 91 milletvekili arkadaşımızla oradaydık, hala nöbet tutuyor arkadaşlarımız. İzmir Milletvekillerinden bugün bir tek ben buradayım. Dğer İzmir milletvekili arkadaşlarım alanda gece gündüz halkımızla birlikte. Bölgedeki yurttaşlarımızın kurulan çadırlarda ihtiyaçlarını belirlemek onlara yardım etmek, koşturmak hepimizin görevi” dedi.
“İMAR BARIŞINI, SEÇİMDE OY UĞRUNA YAPIYORSUNUZ”
Depremin yaşandığı bölgede doğup büyüdüğünü ifade eden ve bölgenin fiziki özelliklerini anlatan Sındır, “O bölgeyi yani Bornova'nın Küçük Park'ını birçok insan bilir. Küçük Park, Bornova'nın sonuydu. Küçük Park'tan denize kadar olan bölge tamamen ovaydı ve alüvyon toprak üzerinde dünyanın en verimli topraklarında her türlü sebze, meyve en yüksek verim ve kalitede yetiştirilirdi, hayvancılık yapılırdı. Ben çocukluğumda ve hatta üniversite yıllarımda, gençliğimde o tarlalara gidip çift sürdüm ve şu anda orada bir yapılaşma var. Bornova Ovası geçmişte hayat veren bir ovaydı, şimdi, hayat alan bir ova oldu ranta kurban edildi. Peki, neden? Bunun, bu sorunun, bu yaşamsal sorunun yanıtını bulmak, çözüm önerileri geliştirmek kimin görevi değerli arkadaşlar? Hepimizin görevi. Çok sayıda kanun düzenlemesi yapıldı afetlere karşı ama sonuç alamıyoruz. Hatta tam tersine bir de gelip ‘İmar barışı’ deyip insanların daha da kötü koşullarda yaşamasını yasal hale getiriyorsunuz. Ne için, ne uğruna yapıyorsunuz? Tam da seçim öncesi getirip imar barışını, seçimde oy uğruna yapıyorsunuz. Aklın ve bilimin yolundan uzaklaşırsan deprem değil, binalar öldürür. O binalar tabut haline dönüşür. 17 Ağustos depremini, Van, Erciş, Elazığ depremini yaşadık, akıllanmadık. Önlem almak için bugüne kadar neyi beklediniz” dedi.
“KOORDİNASYONSUZLUK VAR!”
Yasama olarak üzerimize düşeni yapmalıyız diyerek sözlerini sonlandıran Sındır şöyle konuştu: “Bölgede merkezi yönetim birimleri ile yerel yönetim birmleri ve diğer tüm resmi olmayan kurum ve kuruluşlar arasında ciddi bir koordinasyonsuzluk olduğunu gördük. Bakınız Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin o kadar raporu var. Bir şey yaptık mı? Yapmadık, Dinlemedik. Üniversiteleri de dinlemedik. İhmal edilen özel sektörün rolü nedir? Ona neden bir rol biçilmiyor bu afet koşullarında? Bunun koordinasyonu ne olmalıdır? Bunlar için yasal bir düzenlemeyle, bu sorunları çözecek ve yarına, gelecek nesillerimize daha güzel bir yaşam bırakacağız. Bu araştırma önergesi gerçekçi, uygulanabilir ve sağlıklı düzenlemeleri geliştirmek adına hepimiz için bir şans. Önergemiz ile kurulacak araştırma komisyonunun ülkemize, milletimize ve insanlığa her şeyden önce iyilikler, yararlar getirmesini diliyorum.”