GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Hüsnü Çelebi
YAZARLAR
7 Şubat 2020 Cuma

Türkiye neden patinaj yapıyor?

Toplum olarak mucizevi çözümler bekleyen bir yapıya sahibiz. Önce her şeyin birbirine girmesini bekliyoruz. Ancak problem daha karmaşık bir hale gelince çözümü düşünmeye başlıyoruz. Oluşan kargaşayı da tek bir mucizevi hamle ile ortadan kaldırmak gibi bir eğilim içine giriyoruz.
Ülkenin içinde bulunduğu siyasi, ekonomik, güvenlik- terör, dış ilişkiler bağlamındaki sorunları öngörüden ve rasyonel bakıştan uzak bir yaklaşımla çözmenin imkansız olduğunu bilmeliyiz. Bugünden yarının planlarını yapmamak gibi kötü bir alışkanlığımız var.
Gerek devlet yönetimi, gerekse bireysel olarak bundan muzdarip durumdayız. Çok güzel sorun tespit ediyoruz. Her şey olup bitikten sonra analiz yapıyoruz. Ancak gelişmeleri izlemek başka bir şey, izleyerek olası senaryolara hazırlık yapmak bambaşka bir yaklaşım.
Açık oturum programlarında yapılan analizlerin çoğu başka güçlerin yaptıkları kurnaz planlara yönelik suçlamaları içeriyor, iyi de bu kurnazlıkları görüp karşı önlem almak da yöneticilerimizin görevi değil mi?
Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Var olanı konuşmanın ötesine geçmek durumundayız. 
'21. yüzyılın Ortadoğu sancılarına hazırlıksız yakalandık' demek kanaatimce yanlış olmaz.
Birçok nedeni olmakla birlikte öngörüsüzlük, temelden çözüme dayalı politikalar üretip hayata geçirememek, planlamadan uzak, kısa vadeli ve popülist yaklaşımlar sayılabilir özetle. Yaşadığımız coğrafyanın zorlukları elbette görmezden gelinemez, ancak bizim dışımızda gelişen olaylara, olgulara ve siyasi plan veya gelişmelere göre hareket tarzı benimsemek, ülkenin jeopolitik durumunun dayattığı bir gerçek. Buna rağmen olacakları öngörememek neyle açıklanabilir?
Bu anlamda partilerüstü bir duruş gereklidir. Bir devlet politikası olmak durumundadır. Burada, öngörü-planlama-hazırlık-eylem birlikteliğini sağlamak zorundayız.
Hem devlet yönetimi, hem de toplum olarak bunu kültürel bir yaklaşım şeklinde gerçekleştirmek üzere adımlar atılmalı. Bu yapısal bir problemdir ve bugünden itibaren gerekli hamleler yapılmalıdır. Yoksa her seferinde başarısızlığı başka zeminlere, odaklara veya kişilere atmaktan öteye gidemeyiz.
Bugün çocuklarımızı nasıl yetiştirdiğimize dikkatle odaklanmak durumundayız. Karşılaştıkları en küçük sorun karşısında havlu atıyor, birilerinin gelip işi çözmesini bekliyorlar. Bugünkü, işleri başkalarına havale etme, başarılı olmayınca suçlular arama eğiliminin temeli ailede atılıyor, okullarda perçinleniyor. Eğitimin yıllarca temel olarak boş verildiğini biliyoruz. Okullarımızda akademik başarı odaklı eğitim var. Hoş bu konuda da pek iyi bir yerde değiliz.
Münferit başarıların üzerine çıkmak asla yetmemeli. Aileler bile tamamen başarı endeksli olarak bakıyor eğitime. Daha bütüncül ve entelektüel bir zeminde eğitim reformu yapılmaz ise, yazıda ifade etmeye çalıştığım yapısal sorunlar devam edecek.
Kahramanlar beklemeye devam edeceğiz. Bu yapıyı değiştirmek için önümüzdeki birkaç nesil dikkate alınarak planlanmalı, tüm yönleri özenle hesaplanarak hareket tarzı oluşturulmalıdır. Aksi halde ne içeride ne de dışarıda uzun vadede başarılı olma ihtimalimiz olmayabilir.
Türkiye gibi küresel bir güç, ekonomi olma iddası olan ülkenin, bulunduğu coğrafyayı ve bu bölgenin üzerindeki kem gözleri hesaba katarak hareket etmesinin en temel unsuru hazırlıklı olmasıdır. Bunun gereği de Atatürk Türkiye’sinin koyduğu hedefler doğrultusunda, ülkeyi dönüştürmekten geçiyor.