GÜNCEL POLİTİKA YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Haldun Yerlikaya
YAZARLAR
16 Mayıs 2020 Cumartesi

O GEMİ SADECE SAMSUN'A GİTMEDİ!..

Sağlığında dedemle çok sohbet ederdik. 

Son derece beyefendi bir insandı.Ölünceye dek ağzından tek kötü kelime duyan olmamıştı.

Öyle ki; fırına ekmek almaya giderken bile tıraş olup kravatını takar,titizliği ile anneanneme adeta fenalıklar getirirdi.

Dün onunla rüyamda konuştum!..

Önce biraz Atatürk'ten söz ettik..O'nu İzmir'e geldiğinde bir iki kez görmüştü.

Nasıl görmesin? O,Yunan'la işbirliği yapanların,geceleri dağdan inip sessizce gırtlağını kesen Sessiz Mehmet'in oğluydu..

O zamanlar 'Atatürk geliyor!' dendiğinde insanlar görebilmek için kendi deyimiyle senelerdir aradığı kanlısına denk gelse ''sonra görüşürüz'' deyip meydanlara koşarmış.

-Neden koşardınız dede?

(derin bir iç çekti)

-Nasıl anlatayım oğlum.Yunan'ı bilmeyene,düşmanı bilmeyene bunu anlatmak zordur.Yaşamayan bilmez. Ben küçüktüm. Babamı,yani senin koca dedeni pek göremedim.Hep dağlardaydı vatan derdine.Annem bütün gün yolunu gözlerdi.Ama ne zaman ben de özleyip yanına otursam,'Baban bugün gelmez,haydi git sen oyna sokakta' der,beni kovarken gözlerinden bir damla yaş süzülürdü. Dediği gibi de oldu,babam hiç gelmedi,annem hep bekledi...

Bana baban öldü demediler.Şehit oldu dediler.Tabii nereden bileyim,şehit nedir diye sordum,Mustafa Kemal'in emrinde savaşıp geri gelmeyenlere şehit denir dedi o sıra yaşlı bir dede. 'Yani ölmedi mi babam?'diye sordum. 'Onlar ölmezler,onlar ölmezler,onlar ölmezler!'diyerek gitti..

Ben de o günden sonra babamı hep Mustafa Kemal'in ordusunda görevde diye düşündüm. İşte hal böyleyken bir gün ''MUSTAFA KEMAL İZMİR'E GELİYOORR!'' dediklerinde,babamı görecekmişim gibime geldi,çok özlemiştim,dört beş saat hiç dinlenmeden koşarak şehir meydanına vardım. Ben memlekette o kadar çok insan olduğunu hiç bilmiyordum,kalabalıktan insanlar birbirini eziyordu.Ama küçük olduğum için milletin kollarının bacaklarının arasından ne yöne gittiğimi dahi bilmeden kendimi en önde buluverdim! 

Alsancak tarafından bir kalabalık ve bazı arabalar görüldü. Tam o esnada yanı başımda duran dev gibi bir asker ''MUSTAFA KEMAL PAŞAAA!!!'' diye öyle bir bağırdı ki,gelenin Atatürk olduğunu,arkasındaki kalabalığın içinde de babamın olduğunu zannederek hem heyecandan,hem de gururla ''BABAM GELİYOOORR!'' diye bağırdım.Herkes ağlıyordu ben de ağladım..

Kimisi ellerini havaya kaldırmış dua ediyor,kimisi olduğu yerde sevinçten havalara zıplıyor,kimisi bayrağı,kimisi toprağı öpüyor,kimisi hiç anlam veremediğim bir şeyler söylüyordu ama hepsinin ortak bir noktası vardı,kime baksam ağlıyordu..Uzaklardan görünen kalabalık yanımıza vardığında O'nun hemen yanına kadar yaklaştım.Gülümsüyordu,herkese el sallıyordu,bazen yanında oturan kişiye sertçe bir şeyler söylüyor,o kişi de arabanın yanında yürüyen başka birisine söylüyordu.Bir an göz göze geldik. Bana baktı,sonra başkalarına baktı,sonra aniden yine bana baktı!

O an...

İşte tam o an babamı gördüm. Sadece bir bakmakla bir insan her şeyi anlayıp,her şeyi anlatabilir mi?Demek ki olabiliyormuş.Sordun ya neden koşardınız dede diye,sen olsan koşmazdın sanki! İşte bundan koşardık,herkes de bundan koşardı..

-Anladım.Dede artık öyle değil biliyor musun?

-Nasıl öyle değil ?

-Artık Atatürk deyince sizler gibi heyecanlanmıyorlar,hatta bazıları hakaret bile ediyorlar..

(gülümsedi)

-Onlar o zaman da vardı oğlum,yeni bir şey değil ki..Mustafa Kemal vatanı kurtardı,yine de hepsi iyi demedi sadece sustu. Şimdi zapt olsa yine dönerler. Köpeğe havlama,haine kahpelik yapma denmez. Bir bakışla her şeyi anlayıp,her şeyi anlatan adam sanıyor musun ki bunları anlamadı bilmedi? Boş ver sen yolunda git,hepsi bir gün mecbur kalıp katılır.Hain kısmı başı sıkışmayagörsün,hepsi senden benden Atatürkçü olur..

-Rahatladım dede,teşekkür ederim.

-Dede?

-Efendim oğlum?

-Hatırlıyor musun emekli maaşın yetmediği zamanlarda anneannem dere kenarından topladığı otları kendi yaptığı salçası ile pişirirdi,ne güzeldi,ne lezzetliydi o yemekler değil mi?

-Çook. Hamarat kadındı. ağ olsa yine yapardı sana o yemekleri,sen onun her şeyiydin.

-Yapamazdı dede şimdi o dere bile yok,üstü beton kaplı artık,ot falan da kalmadı her yer ev inşaat doldu.Pazarda bile yok artık öyle şeyler,olanı da zaten insanlar alamıyor..Pazarcılar satamadığı ürünleri çöpe döküyor,geç saatlerde fakir fukara topluyor.

-Nasıl yahu nimet o, çöpe atılır mı hiç?

-Dede ne yapsınlar satamayınca taşımak da ayrı masraf,mecbur atıyorlar,en sonunda da batıyorlar..

-Yazık. Bak üzüldüm şimdi,keşke anlatmasaydın..

-Dahası da var. Mesela soğan, patates bile başka ülkelerden geliyor artık, her şey ithal dede:)

-İthal ne? O ne demek?

-Yani bizde olmayan yiyecekler başka ülkelerden getiriliyor.

-Borçları vardır bize,ödeyemiyorlardır ondandır.

-Yok dede yok borç değil,bizim çiftçi ekemiyor,ekse de biçemiyor,biçse de fiyatından dolayı satamıyor,satmaya kalkışan da işte böyle batıp en sonunda çöpe döküyor!..

-İthal demek...

-Evet ithal.

-Dede?..

-Dede ses ver?....

-Dede?.....